İstifleme ve emekli maaşları

Okunma Sayısı: 1749    |    Yazı Tarihi: 16.07.2023


16 Temmuz 2023 Pazar

Bankaların her tür kredilerde kısıntaya gittiği şu dönemde durgunluğun ayak izlerini iyiden iyiye görmeye başladık. 

Durgunluk derken yanlış anlaşılmasın...

Sanki işler çok yolunda gidiyor da şimdi yavaşlamaya başlamış tarzında bir resim yok karşımızda. Çoktan beri yaşanan krizin pandemi sonrası Avrupa Birliği’nden gelen dış talebin yarattığı ihracat ile içeride enflasyondan korunmak için yapılan istifleme harcamasıyla şekil bulmuş yeni hali bu.

Sermaye birikimi zayıflığı ve işletme sermayesinin neredeyse tamamının banka kredileri ve devlet teşviklerine bağlı olan üretim zincirinde kopan halkasınının görünümü var karşımızda. 

Arz ile talep farklı tellerden çalıyor artık şarkıyı...

Sermaye kıtlığı yanında, tüketici yani halk, diğer adıyla tasarruf eden kesim hızla artan fiyatlar karşısında korunmak için istifleme yarışına girdi adeta. 

İstifleme ama sonu gelmeyen cinsten değil, doğal olarak. 

Düşük gelirin etkilediği bir istifleme...

Finansal piyasalarda yatırımcının riski dağıtma ve belki de azaltmak için farklı zaman dilimlerine yaydığı zıt yönlü yatırım araçlarına yönelmesi türünden bir davranış şekli.

1970’lerin tüketici davranışının 90’larda görülen yansımasından sonra belki de Cumhuriyet tarihinde boyutu en büyük olan enflasyon etkisi ile şekillenmiş bir tüketici davranışı bu. Halk her gün değişen fiyatlara karşı tüketimini çok ama çok önceye çeken bir davranış içinde adeta...

Davranış derken bir ucuyla rasyonel, çoğunluğuna bakarsak da sadece günlük tüketime dair dayanıklı ürünlerin satın alınması türünden bir yapı olduğunu vurgulamak gerekir. Açıkçası hanehalkı bir beyaz eşya veya mobilya yenilemek, onları öncelikle değiştirmek gayretinde bile değil artık.

Aksine bu tür gereksinimlerin artık lüks sınıfına girdiğini ve konut bakım ve tamiratı dahil bunlara ulaşmanın olanaksız olduğu fikrine sahip olmuş durumda. Yoksulluğun yoksunlukla bezenmiş hali, diğer bir ifadeyle.

EMEKLİLER BU FOTOĞRAFIN NERESİNDE?

Emeklilerin durumunu belirtmeye, onların içinde bulunduğu ruh halini tekrar tekrar anlatmaya gerek yok esasında. Enflasyonun yüksek olduğu, hem de açıklanan ile pazardaki fiyat artışlarının katbekat farklı olduğu bir ortamda, çalışırken zorunlu tasarruf niteliğinde devlete ödedikleri emeklilik prim ve gelir vergisi birikiminin bir kararname ile ellerinden alınıp gittiği bir durumu tecrübe ediyoruz. 

Hemen herkes asgari emekli maaşı olan 7 bin 500 liranın akıbetini sorgularken asıl ayrıntıyı kaçırıyor!

Ne mi bu ayrıntı?

Kamu ya da özel sektörden emekli olmuş tüm vatandaşların ortak sorunu olan, gelirlerinde bir çırpıda devletin başka kesimlere aktardığı alım gücüdür söz konusu ayrıntı. Rasyonel ekonomilerde amaç edinilen, emeklilerin refah seviyesinin sürekli yükseltilmesi yaklaşımının tersine, yurdumuzda acı bir örneğini gözlemlediğimiz üzere emeklilerin cüzdanlarından ve birikimlerinden alınan/çalınan yüklü bir varlığın kaybı var ortada...

Bu varlık kinetik ve potansiyel enerjinin dönüşümleri sonucu kaybolmayan enerji misali başka bir tarafa aktarılıyor. 

Bilerek, isteyerek ve maalesef planlı bir şekilde hem de.


VEYSEL ULUSOY İsimli Yazarın Diğer Yazıları