Barış Pehlivan örneği: yargı bağımsızlığı yoksa basın özgürlüğü de yok

Gazeteci Barış Pehlivan’ın yazdıkları yüzünden yeniden hapsedilmesi basın özgürlüğü açısından kaygı verici. Yerleşik düzen suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı’yı değil gazeteci Merdan Yanardağ ve Pehlivanı tehdit sayıyor.Yargı siyasallaştıkça basın özgürlüğü lafta kalıyor.

Okunma Sayısı: 1640    |    Yazı Tarihi: 18.08.2023


Gazeteci Barış Pehlivan, gazetesinde yazdıklarından ötürü yeniden cezaevine giriyor. Gazeteci Merdan Yanardağ, ekranda söylediklerinden dolayı hapiste; tutukluluğuna yapılan itiraz yine yargıdan döndü. Yanardağ’ın yönettiği Tele-1 kanalına RTÜK tarafından verilen yayın durdurma cezası yeni sona erdi.

Basın özgürlüğü sadece yargı üzerinden değil, ekonomik kuşatmayla da baskı altında.

Pehlivan, Covid-19 salgını sırasında cezaevlerinden denetimli tahliye için baş vurmuş ama yanıt alamamıştı.

Covid-19 nedeniyle tahliye edilenlerin cezaevine dönmeleri için verilen süre bugün, 15 Ağustos’ta doluyor.Salgın nedeniyle şartlı tahliye edilen 90 binden fazla kişi arasında siyasi nedenlerle ceza veya tutukevinde olanlar yararlandırılmadı. Kader kurbanı denilen kriminal tutuklu ve hükümlüler arasında MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan özel talebiyle suç örgütü lideri Alaattin Çakıcı dahil edilmişti. Bağımsız Türk yargısıysa Çakıcı sağlık gerekçesiyle dışarıda -ve Sedat Peker yokluğunda- işlerini yeniden yoluna koyarken hakkındaki mahkûmiyet kararının “infazını durdurmuştu.

Yani Çakıcı Covid-19 tahliyesinin sonuçlanmasıyla zaten hapse dönmeyecek, ama gazeteci Pehlivan hapse girecekti.

Basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı

Türkiye Gazeteciler Sendikası verilerine göre Yanardağ’ın da tutuklanmasıyla hapisteki gazeteci sayısı 34’e yükseldi. Hükümete sorarsanız hiçbiri söyledikleri ya da yazdıkları nedeniyle değil, otoriter rejimlerde görüldüğü üzere terörizm, casusluk gibi af kapsamına alınmayan suçlardan yargılanıyor, mahkûm ediliyor.

Katiller, kaçakçılar, hırsızlar, tecavüzcüler “kader mahkûmu” sayılıyor; onlar affedilebilir. Ama gazeteciler, siyasetçiler hapiste kalmalı, siyasetten yasaklanmalı Anayasa’ya göre bağımsız olması gereken Türk yargısına göre. Yerleşik düzen asıl onları tehdit olarak gördüğü için mi?

Hep darbeci zihniyete durmuş Osman Kavala ömür boyu hapse mahkûm, Erdoğan da yargı da onu tehdit görüyor. Onun için da Selahattin Demirtaş için de ne Anayasa mahkemesi kararları geçerli ne de Avrupa İnsan Hakları mahkemesi kararları. “Elime silah değil, taş dahi almadım” diyen Gezi Davasından Hakan Altınay, hakkındaki hüküm kesinleşmediği halde tahliye edilmiyor. Gezi Davasından Can Atalay milletvekili seçildi, bırakılmıyor, düzene tehdit sayılıyor.

O nedenle mi Çakıcı dışarıda, Yanardağ içeride, Pehlivan da onun yanına…

Yargı siyasallaştıkça basın özgürlüğü lafta kalıyor.


MURAT YETKİN İsimli Yazarın Diğer Yazıları