Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel: “Hiç Kimse Bu Meydanı Hafife Almasın”

Haber Tarihi: 30.10.2024

“BİZ BU ÜLKEYİ HEP BİRLİKTE KURDUK”

“YAŞASIN CUMHURİYET”

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhuriyet Bayramı’nda 1’inci Meclis önünde yaptığı konuşmada, “Hiç kimse bu meydanı hafife almasın. Biz bu ülkeyi, bu meydandakilerin dedeleri, nineleriyle, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’iyle, etnik kökeni ne olursa olsun her birisiyle, Alevisi, Sünnisiyle, mezhebine bakmadan, ayırmadan hep birlikte kurduk. Bu ülkeyi zaten onlar hep birlikte kurtarmışlardı. Şimdi birileri ülkenin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine değil de siyasi çıkar hesaplarına göre bir takım adımlar atmaya başlıyor. İşte biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu hesaplara karşı bu ülkedeki 86 milyonun müşterek menfaatlerini korumak durumundayız. Kararlılıksa bizde var. Cesaretse bizde var. Hazırlıklı olmaksa bizde var. Ama bizde millete veremeyeceğimiz hesap, birilerine verilmiş sözler, gizli kapılar ardında mutabakat yok. Aksine açıklık, şeffaflık ve kararlılık var” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle 1’inci Meclis’in önünde gerçekleştirilen halk buluşmasında konuştu. Özel, “Hepiniz hoş geldiniz. Hepiniz Cumhuriyet ateşleri olarak, her birisi iki gün önce İstanbul’da teröre karşı, sindirmeye, korkutmaya karşı korkmuyoruz diyen ve o meydandan bu meydana, bu meydandan Türkiye’nin dört bir yanına, 81 ilçeye, 973 ilçeye sıçrayacak olan Cumhuriyet ateşleri. Hepiniz hoş geldiniz. Bayramınız kutlu olsun” dedi. Özel, şunları söyledi:

“KİMSEDEN KORKMADILAR”

“Bugün bir ucunda Birinci Meclis, bir ucunda Ankara Palas, bir ucunda Türkiye İş Bankası’nın ilk binası, bir ucunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası binası olan tarihi bir kavşaktayız. Bugün biz tarihi bir kavşaktayız. Bu ülkeyi kuranlar, bu ülkeyi kurtaranlar, 23 Nisan 1920’de bu binanın içinde kararı verenler ve kurtuluş savaşını yönetenler, kimseden ama kimseden korkmadılar. Ne dünyanın en güçlü o dönemin devletlerinden, onların ordularından, işgal kuvvetlerinden, ne onların içerideki iş birlikçilerinden, ne de korkarak ‘Efendim milli mücadeleye gerek yok anlaşalım, Cumhuriyet ilanından önce birilerine danışalım, mandaya girelim, himayeyi savunalım’ diyen korkaklara inat bu binadakiler Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları korkmadılar. Bu memleketi onlar kurtardılar, bu Cumhuriyeti onlar kurdular. Şimdi bu tarihi kavşakta yepyeni bir kavşaktayız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu ülkeye çağdaşlaşmayı, gelişmiş ülkeleri yakalayıp geçmeyi, bilimi, irfanı, teknolojiyi, elbette aydınlanmayı başlatmış, örgütlemiş ve miras bırakmışken üzülerek ifade etmem gerekir ki bugün maalesef, başta kadınlar, koruyamadığımız kadınlar, haklarını koruyamadığımız, en önemli hakları olan yaşam haklarını koruyamadığımız kadınlar, Cumhuriyetin emanet edildikleri, öyle ya bu Cumhuriyet kuruldu, birilerine emanet edildi. Askerdi, askerlere, Genelkurmay Başkanlarına emanet edebilirdi. Öyle yapmadı. Siyasetçiydi, Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurmuştu. Genel Başkanlarına emanet edebilirdi. Yapmadı, devletin kurucusuydu, kendinden sonraki Cumhurbaşkanlarına emanet edebilirdi. Yapmadı. Cumhuriyeti ne orduya, ne partiye, ne siyasete, kurduğu Cumhuriyeti gençlere, siz gençlere emanet etti. Bu yüzden Cumhuriyet Bayramı’nda bugün Türkiye’deki her dört gençten üçünün umudunu kaybedip, bilhassa son yerel seçimlere kadar umudunu kaybedip yurtdışına gitmek istediğini anketler yazıyordu. Hepimiz biliyoruz. 31 Mart’ın yarattığı umutla, bir durdular. Bir bakıyorlar. Bir seçim daha beklemeye karar verdiler. Ama bu ülke gençlerin umutlarını kırmaya, onları üzmeye, özgürlüklerini elinden almaya, geleceklerini ellerinden almaya, liyakatsizliğe, kendisine sadakat etmeyen kimseye yaşam hakkı tanımayan bir yönetim yüzünden umutlarını diri tutmak isteseler de mutlu değiller.”

“BU GÖREV MİLLETİNDİR”

“Diğer yandan bu ülkede refah yok. Bu ülkede demokrasi yok. Bu ülkede eşitlik yok. Yani Cumhuriyetin temel felsefesi, herkese eşit, ayrımsız, zengin bir ülke yaratma felsefesi maalesef, terk edilmiş durumda. İşte bu yüzden Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının sadece savaş tepelerinde değil sivil olarak da sosyal, ekonomik, bireysel hakların garantisini temin eden bir sistemin inşası için yürüttükleri mücadele bugün ülkeyi yönetenler tarafından yarım bırakılmıştır. Demokrasiye, adalete, birlik ve beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkmak, bugün ülkeyi yönetenlerin ya da duvarlardan, binalardan ibaret devletin değil bugün bu görev milletindir, hepimizindir, hepinizindir.”

“BİZ BURADAYIZ”

“Bir yandan korkuyu örgütleyenler, terör örgütleri eliyle ya da mafya liderleri eliyle, bu ülkeyi korkutarak, sindirerek bu ülkeye istikamet vermeye çalışanlar var. Onların karşısında dimdik ayakta durmak, Cumhuriyetimizi hedeflerinden geriye götürenlere karşı, adalet ve demokrasiyi şahsi çıkarlarına göre kısıtlayanlara karşı emekçileri, emeklileri, çiftçileri, esnafları savunmak için, bir kişi için bir anayasa değişikliği hesap edenlere karşı ya da bir kişinin geleceği için sözde bir kişinin umut hakkı için bu memleketin umutlarını tüketenlere karşı bizim hep birlikte, milletin sesini yükseltmeye ve büyük bir cesaret göstermeye, demokrasiye, kardeşliğe ve Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmaya ihtiyacımız var. Onun için bugün buradayız. Kendi hedefleri için milleti sefalete, güvensizliğe sürüklemek isteyenlerin yaptıklarını hep beraber görüyoruz. Kimse unutmasın ki kardeşliğimizin, bir arada yaşama irademizin ve bu ülkenin bölünmez bütünlüğünün bir teminatı varsa o da Atatürk’ün eseri Cumhuriyet Halk Partisidir. 100 yıl önce olduğu coşkuyla, ilk yılki inanç ve kararlılıkla, 101’inci yılda bu tarihi günde hep birlikteyiz. Hiç kimse bu meydanı hafife almasın. Biz bu ülkeyi, bu meydandakilerin dedeleri, nineleriyle, Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’iyle, etnik kökeni ne olursa olsun her birisiyle, Alevisi, Sünnisiyle, mezhebine bakmadan, ayırmadan hep birlikte kurduk. Bu ülkeyi zaten onlar hep birlikte kurtarmışlardı. Şimdi birileri ülkenin birliğine, beraberliğine, kardeşliğine değil de siyasi çıkar hesaplarına göre bir takım adımlar atmaya başlıyor. İşte biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu hesaplara karşı bu ülkedeki 86 milyonun müşterek menfaatlerini korumak durumundayız. Kararlılıksa bizde var. Cesaretse bizde var. Hazırlıklı olmaksa bizde var. Ama bizde millete veremeyeceğimiz hesap, birilerine verilmiş sözler, gizli kapılar ardında mutabakat yok. Aksine açıklık, şeffaflık ve kararlılık var. Bugün bu tarihi kavşakta Cumhuriyeti hep beraber yüceltmeye ve Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine el koymanın kararlılığı ile yürüyüşe geçmeye geldik. Eğer 22 yıldır yönetildiği gibi kişisel hesaplar, kişisel çıkarlarla birileri bir şey yapacaksa, bir adım atacak, o adımlar anayasaya uzanacaksa biz orada yokuz. Ama biz buradayız. Bu meydandayız. 1’inci Meclis’in önündeyiz.”

“KISIR KAVGA VE ÇEKİŞMELERİN TARAFI DEĞİLİZ”

“Yürüyüşümüz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, ülkedeki kimseyi ayırmayan, bir imparatorluktan demokrasiye geçen, 28 Ekim günü, ‘Yarın Cumhuriyeti ilan ediyoruz’ diyen, burada, bu binada Cumhuriyeti ilan eden ve kesilmeyen sürekli alkışlarla ‘Türkiye devletinin şekli hükümeti Cumhuriyet’tir’ ifadesinden sonra sürekli ve dakikalarca ‘Yaşasın Cumhuriyet’ nidalarıyla hayata geçen anlayış, bu meydanın anlayışıdır. Türkiye Cumhuriyeti… Buradan ifade etmek isterim ki, biz bölünmeye karşıyız. Biz kavgaya, çatışmaya karşıyız. Ancak biz şehit analarının, şehit babalarının, şehitlerin emaneti evlatların ve gazilerimizin gözünün içine bakılmayacak, onların rızası olmayacak hiçbir şeyin de tarafında değiliz açık söylüyoruz. Kutuplaşma kimseye yaramaz. Yoksullara, halkın temel direği olan orta direğe, esnafa, memura hiç yaramaz. Onun için biz Türkiye’de kavgayı yoksullar adına, işsizler adına, gençler adına, emekliler adına, emekçiler adına, çiftçiler adına vermeye varız. Kısır kavga ve çekişmelerin tarafı değiliz.”

“HİÇ O TARAFLARA BAKMAYACAĞIZ”

“Malumunuz bugün Cumhuriyet Bayramı. Biz de bu bayramda bu toplum bölünmesin istedik. Sayın Erdoğan’a çağrıda bulundum. Dedim ki; ‘Gelin Atatürk Orman Çiftliği‘ne, bütün itirazlara rağmen yapılmış, Atatürk’ün vasiyetine aykırı olan o sarayda bir Cumhuriyet Bayramı kutlaması yerine Atatürk’ün evinde, milletin evinde, Çankaya Köşkü’nde hiçbir partiyi ayırmadan gelin Cumhuriyeti olması gerektiği yerde kutlayalım. Bu çağrıma maalesef olumlu bir yanıt gelmedi. Onun için Erdoğan orada, biz buradayız. Saray orada, Çankaya Köşkü burada. Ve şunu söylüyorum, elbette hem de çok yakında elbette Cumhuriyet kutlamaları milletin evinde, Çankaya Köşkü’nde yapılacak. Emin olun o gün orada sizin seçtiğiniz bir cumhurbaşkanı oturacak. İşte söylemek istediğim şudur ki; bu tarihi kavşakta birileri kişisel hesaplara sürüklenebilir, biz sürüklenmeyeceğiz. Bu tarihi kavşakta birileri iktidarını sürdürmenin hesabında olabilir, hiç o taraflara bakmayacağız. Eğer biz Atatürk’ün partisini, eğer biz Cumhuriyet Halk Partisi’ni kararlılıkla savunur, sahiplenir ve hep beraber Cumhuriyet coşkusunu sürdürerek Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerleyecek yani muasır medeniyetleri yakalayıp geçecek, Avrupa Birliği’nin tam üyesi olacak, gençler için, herkes için serbest dolaşmayı, pasaportsuz, vizesiz dolaşmayı mümkün kılacak ve Türkiye Cumhuriyeti’ni demokraside de teknolojide de insan haklarında da milli gelirde de hak ettiği noktaya, en gelişmiş ülkelerin noktasına getirecek bir tercihte bulunarak ve hep birlikte aynı bugün olduğu gibi ‘Gel’ denildiğinde gelerek, ‘Koş’ denildiğinde koşarak, hep birlikte çalışarak bir kez daha Cumhuriyeti kuracak, ülkeyi bu içinde bulunduğu durumdan kurtaracağız.”

“COŞKUYLA CUMHURİYETİMİZİ KUTLAYINIZ”

“Çağrımıza kulak verenlere teşekkür ediyorum. Buradan bütün milletimize sesleniyorum. Bugün 29 Ekim, bugün Cumhuriyet Bayramı. Ama Cumhuriyet korkanların, sinenlerin, evde oturanların değil kendisine sahip çıkanların rejimidir. Biz bugün 1’inci Meclis’ten Anıtkabir’e hep beraber coşkuyla Atatürk’ün izinde Cumhuriyetimiz için yürüyüşe geçiyoruz. Hepiniz evlerinize bayrakları asınız, ellerinize şanlı bayrağımızı alınız, sokaklara çıkınız, meydanlara çıkınız ve coşkuyla Cumhuriyetimizi kutlayınız. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin emanet edildiği gençlere ve buradaki her yaştan gence yürekten inanıyoruz.”

“YAŞASIN CUMHURİYET”

“Şimdi, sözümün sonunda, tam burada, bundan 101 yıl önce olduğu gibi sizlere ifade ediyorum ve bu ifadeden sonra ‘Yaşasın Cumhuriyet’ çığlıklarıyla, ‘Yaşasın Cumhuriyet’ nidalarıyla, kesilmeyen alkışlarla Cumhuriyet’i kutlamaya ve Atatürk’ün izinde yürümeye davet ediyorum. Türkiye Devletinin şekl-i hükümeti Cumhuriyet‘tir, Cumhuriyet ilan edilmiştir, Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Cumhuriyet. Bayramınız kutlu olsun. Yaşasın Cumhuriyet, Yaşasın Cumhuriyet’in evlatları, yaşasın Cumhuriyet’in özgür ve eşit yurttaşları. Yaşasın Cumhuriyet.”