29 Ekim coşkusunun verdiği enerji milyonlarca kişinin ruhundaki karamsarlık tozlarını bir nebze silerken bu ikileme 30 Ekim sabahı terör operasyonu düzenlendi. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer, “PKK üyeliğinden”, “terör faaliyetlerinden” dolayı gözaltına alındı!
Siz bir yandan terör örgütünün elebaşısına el uzatıp Meclis’e davet edeceksiniz bir yandan Türkiye’nin en büyük ilçesinin belediye başkanına, “on yıldır süren bir soruşturma” çerçevesinde sabaha karşı operasyon çekeceksiniz. Belediye binasını da güvenlik görevlisinin kapıyı açmasını beklemeden kapıyı kırarak gireceksiniz!
Neresinden bakarsanız bakın buram buram siyasi operasyon kokan bir hukuksuzluk!
Son günlerde en moda sözcük şu:
Zamanlama manidar!
Bu kez gerçekten zamanlama manidar!
***
Bütün mesele CHP’yi ucu belirsiz, çerçevesi belirsiz sürecin içinde sokup aşağı çekmek!
Zamanlama açısından bakıldığında, İmamoğlu’nun el yükseltip “Molozları süpüreceğiz” dediği akşamın sabahında Prof. Özer gözaltına alındı. Bu bağlamda hedeflerden biri İmamoğlu!
İmamoğlu 31 Mart’ta Erdoğan’ı üçüncü kez yenerken üç başarı elde etti:
Büyükşehri kazandı, 26 ilçeyi aldı, belediye meclisinde çoğunluğu elde etti. Bunu Türkiye ittifakından kent ittifakına kadar CHP olarak başardı. Partisel ittifaklara girmedi. İmamoğlu bu başarısını daha yukarıya taşıyacağını 29 Ekim günü bir kez daha haykırdı. Saray da karşısına hukuk silahını koydu!
Erdoğan’ın dünkü konuşmasında operasyonu savunmasının anlamı açık:
- Savcı ve hâkim benim!
Bir başka hedef Özgür Özel. 2 Mayıs ve 11 Haziran’da gerçekleşen Erdoğan-Özel görüşmelerinde şu gözlemi paylaşmıştık:
Erdoğan, Özel’i CHP’den olabildiğince ayırıp İmamoğlu ile arasını açmayı hedefliyor!
Dün tablo bir kez daha netleşti. Özel’e hem teşekkür edip hem Prof. Özer operasyonunu desteklemesini istemenin anlamı açık! Gelinen noktada şu soruyu bir kez daha sorma hakkımızı da kullanalım:
- Baş başa görüşmelerde ne konuşuldu?
1 Ekim’den bu yana DEM Parti, Öcalan merkezli açılımların ucu şuraya varıyor:
Erdoğan’a bir kez daha aday olmanın yolunu açacak olan anayasa değişikliği için DEM Parti’nin desteğini almak.
57 milletvekilinin Cumhur’a oy vermesi halinde işlem büyük ölçüde tamam.
Bu sürece CHP sokulabilirse şu olacak:
İşler iyi giderse “Cumhur İttifakı bir kez daha başardı”, kötü giderse “CHP yüzünden oldu” denecek.
Erdoğan dün Bahçeli’yi yere göğe sığdıramadı, “Bütün gövdesini koydu” dedi. Erdoğan’a soruyoruz:
- Siz neyinizi koydunuz?
Yoksa sadece adaylığınızı mı koydunuz?
***
Türkiye’nin sorunlarını çözme gücünü yitiren AKP’nin elinde tek seçenek var:
CHP’yi yıpratıp seçenek olmaktan çıkarmak!
Bunu başarırsa bir süredir uyguladığı propagandayı daha yüksek sesle dillendirecek:
Yaparsam yine ben yaparım!
Bir anlamda, “Ben bozdum, ben yaparım, başka seçenek yok” diyecek!
31 Mart’tan bu yana yaşadıklarımıza bakınca şunu söyleyebiliriz:
CHP, Saray planlarının parçası olmamaya çalıştı ama bir plan da yapamadı!
Dün yeni bir kırılmaydı. Özgür Özel’in liderliği taşıyıp taşıyamayacağını gösteren yeni bir süreç başladı.
Erdoğan, Özel’e hem teşekkür edip hem yanında olmaya zorluyorsa...
Bu hayra alamet değil!
Özel, hızla bu kapsama alanından çıkmalı!