Yazılacak konuları sıraladım üç konu ön plana çıktı…
Hangisinden başlasam acaba!
6’lı Masa’ dan başlayayım. Geçen gün değindim; 6’lı Masa AKP’nin Meclis’e getireceği Anayasa değişikliği konusunda karar vermek zorunda dedim.
Ortak hareket etmeleri gerektiğini yazdım.
6’lı Masa’nın açıklamasını okudum, liderler kararlı. Liderler sağlam duruyor. Amiyane tabiriyle AKP’ye ‘yemezler’, ‘kül yutmayız’ dediler…
Açıklamaları aynen şöyle:
‘Kamuoyunun açıkça bilmesini isteriz ki temel hak ve özgürlüklerin siyasi bir kavga konusu olmasına izin vermeyeceğiz. Anayasayı ve hukuk devletini yok sayan ve herkesin temel hak ve özgürlüklerini kendi tasarrufunda gören bir iktidarın vaatlerinin kimseye güven veremeyeceğinin bilincindeyiz.’
Bu açıklamanın sokak ağızıyla ifadesi şu; muhalefet iktidara başka kapıya dedi…
AKP’nin kuyruğu sıkıştı demem bundan.
AKP/MHP ortaklığı, herkesin hak ve özgürlüğünü kendi tasarrufunda gören iktidarla bir arada olmayız diyen muhalefetin bu duruşuna karşı ne yapacak?
Anayasa teklifini Meclis’e getirecek mi, getirmeyecek mi?
Bahçeli’nin dünkü grup konuşmasını dinledikten sonra getirmeme ihtimalleri kuvvetli…
Neden mi?
HDP’nin kapatılmasını isteyen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nı zorlayarak dava açtıran, bunların alayı terörist Meclis’ten atalım diye tutturan Bahçeli, geçen hafta yumuşamış, pamuk gibi olmuştu…
AKP heyetinin HDP’yi ziyaretini, Anayasa değişikliği için destek ricasını, ‘doğru ve olumlu’ bulmuştu.
Dün yine demir eldivenlerini giydi. Geçen hafta söylediklerini yuttu; ‘HDP derhal Meclis’ten atılmalıdır’ dedi…
Anayasa değişikliği için iş birliği yapma önerisi götürdükleri partiyi, onların sayesinde Anayasa’yı değiştirirken veya değiştirdikten sonra Meclis’ten atamayacaklarına göre!...
Gerçi artık iktidarın ilkesi kalmadı. Koltuğu korumak için her yol mubah politikasına geçtiler ama bir de seçmenin tepkisi var…
Seçmen; yok artık oha artık diyebilir…
Şimdi diyeceksiniz ki Bahçeli bu, yarın tam tersini söyler; CHP’yi suçlar, HDP’nin CHP’nin oyununa geldiğini iddia eder…
Bahçeli bu, yapar mı yapar, der mi der!
Atalarımız dilin kemiği yok diye boşuna dememiş!..
Ne olursa olsun…Erdoğan’ın Anayasa referandumu ile seçimi birleştirme planı suya düştü...
Gelelim İstiklal Caddesi’ndeki terör saldırısına… Bombalı çantayı bırakan Afrika kökenli Suriye vatandaşı 23 yaşındaki genç kadın terörist gibi durmuyor. Gerçi terörist çehresi nasıl olur bu da ayrı konu!
Makyajlı oluşu, tırnaklarının ojeli olması, eylemden sonra eve kaçınca sweatshirt giyerek oturması, saçlarının bakımlı olması bugüne kadar tanıdığımız kadın teröristlerin dışında profil çiziyor.
Suriyeli kadın terör örgütü üyesi olmayabilir…
Suriyeli kadının siyasal bir bakışı da olmayabilir…
Birileri para karşılığında, Avrupa’ya götürme vaadiyle bombalı paketi oraya koymasına ikna etmiş olabilir.
Bu tabii teröristin suçunu hafifletmez. Ben diyorum ki arka planını araştıralım. Arka planı önemli. Ülkemiz yabancı cenneti. 10 milyona yakın yabancı uyruklu var. Ülkelerinden kaçıp yeni yaşam kurmaya çalışan milyonlardan söz ediyoruz…
Ege denizine uyduruk teknelere doluşup çoluk çocuk ölümü göze alarak yeni hayata koşmaya çalışan insanlardan söz ediyoruz…
Çocuk yaşında yaşadığı evini, mahallesini, ülkesini terk etmek zorunda kalan, vatanı olmayan, geleceğini göremeyen insanlardan söz ediyoruz
Bu insanların içlerinden birkaçı her türlü vaade kanabilir. Her şekilde kullanılabilir…
Ülkemizde bu durumda olan binler, on binler değil; yüz binler var…
Meselenin bu boyutuna dikkat!...
Dikkat etmesi, kafa yorması gereken kişi İçişleri Bakanı Soylu ama o her zaman olduğu gibi ucuz yöntemi seçti. ABD’yi suçladı. ABD Büyükelçisi’nin taziyesini kabul etmeyeceğini söyleyerek terör eyleminden siyasi rant devşirmeye kalktı.
Ama lideri, Biden ile görüşürken taziyeyi kabul etti!...
Ne diyeyim!
Ucuz söylemlerle, kifayetsiz yöneticilerle ülke yönetilmiyor. Ülke ciddi devlet adamı arıyor.