Suriye’de belimize kadar, Libya’da boğazımıza kadar

Suriye ile Libya politikamız taban tabana ters; tutarsız. Suriye’de meşru hükümeti devirmek isteyenleri destekliyoruz. Libya’da meşru hükümeti ayakta tutmak için savaşmayı göze alıyoruz

Haber Tarihi: 03.01.2020

Soruyorlar: Libya’ya savaşması için asker gönderiyoruz da sonuç ne olur?

Yanıt vereyim: Suriye’de ne olduysa o olur?

Askerimizi Suriye’den çekebiliyor muyuz?

Hayır. Askerimiz Suriye’de yıllardır terörist temizliği yapmakla meşgul. Bu uğurda onlarca şehit... Bırakın çıkmayı, Suriye'de daha geniş alanda hakimiyet sağlamak istiyoruz.

Barış Pınarı Harekâtı'nın amacı buydu.

Askerimiz kaç yıl sonra Suriye’den çıkar?

Tarih veren var mı? Verebilen var mı?

Yok. Libya’da da aynısı olacak. Gireceğiz ve uzun yıllar çıkamayacağız. Sarraj hükümetini ayakta tutmak için üzülerek yazıyorum onlarca şehit vereceğiz.

Diyelim ki başardık, Sarraj hükümetinin devrilmesini önledik. Diyelim ki, Hafter güçlerini püskürttük. Libya’yı teröristlerden temizleme işini de biz mi yapacağız?

Mıntıka temizliğini...

Suriye’de olduğu gibi!

AKP Sözcüsü, Meclis konuşmasında Libya’ya teröristlerin kökünü kazımak için gideceğimizi söyledi.

Deniz sınır anlaşması karşılığında asker göndermeyi mi taahhüt ettik?

Kimse çıkıp mertçe "Evet" demedi.

Ama anlaşılan bu!

AKP - MHP sözcüleri, yazarları, destekçileri, TV konuşmacıları kalıp cümlelerle Libya’ya asker gönderilmesini savunuyor.

Haa bu arada hiçbiri, "Askerimiz Libya’ya gidecek çakır çakır savaşacak" demiyor, diyemiyor. Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne destek olacağız, yardım edeceğiz, Trablus rejimi askerlerini eğiteceğiz gibi yuvarlak sözler söylüyorlar.

İşin gerçeği açık, net: Askerimiz savaşmaya gidiyor. Sarraj hükümetinin başka türlü ayakta kalması mümkün değil!

İktidar cephesi diyor ki; Trablus hükümeti meşru. Birleşmiş Milletler tanıyor. Hafter’in Libya Ulusal Kurtuluş Ordusu gayrimeşru. Biz meşru hükümetin yanındayız, o hükümet savunmak, korumak zorundayız.

Libya Ulusal Kurtuluş ordusuna destek veren başkentlere kızıyoruz.

Ama, Ankara Suriye’de aynısını yapmadı mı? Birleşmiş Milletler'ce tanınan, meşru Şam hükümetine karşı gayrimeşru kabul edilen Milli Suriye Ordusu’nu (eski adıyla Özgür Suriye Ordusu) destekledik.

Para verdik, silah verdik, mühimmat verdik. Her türlü yardımı yaptık.

 Suriye ile Libya politikamız taban tabana ters; tutarsız.

Suriye’de meşru hükümeti devirmek isteyenleri destekliyoruz.

Libya’da meşru hükümeti ayakta tutmak için savaşmayı göze alıyoruz.

"Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer derler ya" o özdeyiş bu defa anlamsız kaldı.

Suriye’den ağzı yanan iktidar bırakın yoğurdu üfleyerek içmeyi fokur fokur kaynayan suyu içmeye hazırlanıyor. Kızgın çöllere girmeyi planlıyor.

Suriye iç savaşında taraf olmuştuk. Belimize kadar bulaştık.

Şimdi de Libya iç savaşına da taraf olduk. Korkarım gırtlağımıza kadar bulaşacağız.

Çünkü hep söylüyorum savaşa girmek kolaydır çıkmak zor.

 Sonuç ne olursa olsun.

Suriyelilerin bir bölümü Ankara’yı nefretle anacak. O nefret kuşaklar boyu sürecek. Babadan oğula aktarılacak. Diğer bölümü de Türkiye’ye ömür boy minnettar kalacak.

Bugünden itibaren Libya’da da aynısı olacak. Libyalıların bir bölümü sevgiyle söz edecek bir bölümü nefret dili kullanacak..

Çünkü Arapların iç kavgasını yatıştırmaya çalışmadık. Bir taraf öbür taraf dövsün diye elimizden geleni yaptık, yapıyoruz.

Dilerim; beş yıl sonra, on yıl sonra, yirmi yıl sonra yine Suriye demeyiz, yine Libya’yı konuşmayız. Oradaki askerlerimiz için endişeli geceler geçirmeyiz.

Ve yine dilerim; iç savaşlara müdahil olmamızın faturasını bizden sonraki kuşaklara da ödemez.

Korkarım ödeyecekler!








MEHMET TEZKAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları