"Enflasyon sadece bizde değil Batı’da da yüksek" diyebilmeniz için, Amerika’da, İngiltere’de, Almanya’da ve Euro bölgesinde satın alma gücünü, emekli maaşlarını, emeklinin hayat koşullarından da söz etmeniz gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, enflasyonu "en büyük baş ağrımız" diye nitelemiş. Daha doğrusu "en büyük baş ağrımız, hayat pahalılığının tetiklediği enflasyondur" ifadesini kullanmış.
Ama dış ticaret verileri toplantısında bunu söylerken, ülkeyi tam 22 yıldır yöneten bir siyasetçi olarak, sorumluluk almamak için olsa gerek, cümleye, "Dünyadaki diğer ekonomiler gibi" diye başlamış.
Yanlış faiz politikasıyla, ekonomi bürokrasisine Kur'an'ı Kerim'i referans gösterdiği "nas" inadıyla yükselen enflasyonu uzaydan gelmiş bir olgu gibi anlatmayı sürdürmüş. Tıpkı yardımcıları ve bakanlarının sık sık yaptığı gibi.
Mesela bütçe görüşmeleri sırasında, ekonomiyle ilgilenen iki isim, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de böyle yapmıştı.
Enflasyon deyince hemen "Zaten Avrupa'da Amerika'da da yüksek. Jeopolitik koşullar" ezberini vaaz edip durmuşlardı. Aksi takdirde mücadele etmek zorunda bırakıldıkları enflasyona Erdoğan'ın yol açtığını kabul etmek durumunda kalırlardı ki bunun da imkansız olduğunu biliyoruz. Tam da bu nedenle, kürsü önlerinde, törenlerde, açılışlarda steril bir biçimde kaleme alınmış metinler üzerinden, sorumluluğu üstlerinden tamamen atarak durumu idare etmeye çalışıyorlar.
Cumhurbaşkanı, Batı'daki enflasyondan adeta teselli bulan halini şu cümlelerle açıyor:
"Avrupası'ndan Amerikası'na zirveye çıkan enflasyon oranları alınan önlemlere rağmen yüksek seyretmeye devam ediyor. Enflasyonu tekrar tek haneli rakamlara indirmeyi hedefliyoruz. Hayat pahalılığına karşı mücadelemizi bir tarafta denetimlerin, diğer tarafta tedbir ve düzenlemelerin olduğu çift kulvarlı bir şekilde yürütüyoruz."
Hani yolsuzluklar
Oysa Cumhurbaşkanı yatırım yapan kuruluşlarına, ihalelerde daha dikkatli olmalarını, bütçe kaynaklarını gözetmesini, anlaşmalı ihale yapılmaması talimatını verse, çok daha hızlı sonuç alır. (Neyse bunu en az benim kadar kendisi de iyi biliyordur.)
Batı'daki enflasyon gelişmelerinden teselli devşirildiğini görünce, kasım ayı rakamlarına göz attım. Almanya'da yüzde 3,2, İngiltere'de 3,9, Euro Bölgesi'nde 2,4, ABD'de ise 3,1 olarak açıklanmış enflasyon. Oysa Türkiye'nin aylık enflasyon rakamlarına yakın olan bu veriler, Avrupa'da yıllık enflasyona ilişkindi.
Batı'da emekli nasıl yaşıyor?
Öte yandan "Enflasyon sadece bizde değil Batı'da da yüksek" diyebilmeniz için, Amerika'da, İngiltere'de, Almanya'da ve Euro bölgesinde satın alma gücünü, emekli maaşlarını, emeklinin hayat koşullarından da söz etmeniz gerekiyor. Euro bölgesinde temel gıda ürünlerinin fiyatlarının ne olduğunu, asgari ücretlinin bunlardan kaçar tane alabildiğini de. Emeklisini aç bırakan bir ülke olduğunuzu ihracatçılara ödül töreninde saklamak zor olmasa gerek. İhracat sonuçlarına dair "gurur tablosu" ise geçen yıla göre yüzde 0,6 artış.tan ibaret. 255 milyar 890 milyon dolara ulaşıp Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırmıştır diye övünüyor Cumhurbaşkanı ama aynı sene Türkiye, Avrupa'da enflasyonu en yüksek ülkeler arasında başa yerleşti. BAE'den Suudi Arabistan'dan Katar'dan rezervleri dolu göstermek için para istedi, hesap açtırdı. Karşılığında Türkiye'deki enerji kurulu güç kapasitesinin yüzde 23'üne karşılık gelen bir kapasiteyi BAE'ye devretmek için kapitülasyon benzeri anlaşma imzaladı.
Yukarıda verdiği yüzde 23 oran, TMMOB verisi. TMMOB Maden Mühendiseleri Odası dün yaptığı açıklamada, bizim size ve tüm kamuoyuna iki ayrı yazıyla duyurduğumuz BAE ile anlaşmanın TBMM tarafından imzalanmaması çağrısında bulundu. Toplam 24 bin 500 megavat kurulu gücün BAE şirketlerine sunulmasının ilerleyen süreçlerde geri dönülmez sorunlara yol açacağı uyarısını yaptı.
Ekonomisi rekorlar kıran bir ülkede, enerji kapasitesinin dörtte birini başka bir ülkeye ikram etmezsiniz. Ederseniz asıl baş ağrılarını o zaman yaşarsınız.