CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi:
Korona Virüs’ün Covıd 19’un bütün ülkeler için ciddi bir tehdit oluşturduğu bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte bütün ülkelerin sağlık sistemleri ciddi bir yeterlik testinden geçmektedir. Ancak şunu gördük ki, böylesine salgın ve bulaşıcı bir hastalık riskinin varlığı halinde ülkelerin sağlık sistemleri yetersiz kalmıştır. Buna Türkiye’de elbette dahildir. Sağlık sistemleri bireysel hastalıkları, bireysel hastalık risklerini dikkat alarak kurgulanmış olduğu için toplumsal veya kitlesel düzeydeki bir hastalık riskini karşılayan bir sağlık sisteminin olmadığını gördük. Sosyal güvenlik sistemlerinin bu risk karşısında hangi problemlerle karşılaşacağını henüz görmüş değiliz. Bunu da sanıyorum ilerleyen süreçte göreceğiz. Şunu görmüş olduk. Hem sağlık sistemleri, hem sosyal güvenlik sistemleri artık yeni hastalık risklerini, yeni sosyal güvenlik risklerini dikkate alacak şekilde yeniden kurgulanmak zorundadır.
TÜRKİYE VE DÜNYA EKONOMİSİ POTANSİYEL KRİZİN TEHDİDİ ALTINDA
Elbette Türkiye’ye ülkemize de bu konuda büyük bir görev düşmektedir. Problem sadece sağlık alanında değil sağlık konusunda meydana gelen Korona Virüs kaynaklı bu risk nedeniyle dünya ekonomisi ve Türkiye ekonomisi ciddi bir potansiyel krizin tehdidi altındadır. Türkiye ekonomisi ağır bir ekonomik krizden geçti, geçiyor. Bu krizin etkilerini henüz atlatabilmiş değil ve böyle bir süreçteyken şimdi de Korona Virüs kaynaklı potansiyel bir ekonomik krizin tehdidi altındayız. Bunun ilk işaretleri meydana gelmiştir. Şu anda ekonomide bunun etkilerini görüyoruz.
SÜREÇTEN “TOPLUMSAL DAYANIŞMA PROGRAMIYLA” ÇIKABİLİRİZ
Böyle bir süreçten toplumun bütün kesimlerinin işçi, işveren, kamu çalışanları, esnaf, emekliler, özel sektör çalışanları, toplumun bütün kesimlerini kapsayacak şekilde herkesi ortak bir ruh etrafında buluşturacak şekilde bir toplumsal dayanışma programıyla çıkabiliriz. Toplumsal Dayanışma Programı derken toplumu fedakarlığa davet eden bir program değil tam tersine devleti fedakarlığa davet ederek ekonominin çarklarını yeniden işleyecek şekilde önlemlerini alacak bir süreci tarif ediyoruz. Devlet üzerine düşen görevleri yaptığı zaman toplum bir bütün olarak toplumsal dayanışma ruhu etrafında toplanacaktır buna inanıyoruz.
TEKLİFLERİMİZİ YASA TEKLİFİNE DÖNÜŞTÜRDÜK
Bu çerçevede ekonomik alanda alınması gereken önlemlere ilişkin olarak CHP Ekonomi Masası olarak uzun bir süredir bir çalışma yürütüyoruz. O çalışmanın sonuçlarını şimdi sizlerle ayrıntılarıyla paylaşacağım. Ona geçmeden önce şunu da ifade etmek isterim. Biz ekonominin karşı karşıya kaldığı riskler karşısında sorumlu bir muhalefet anlayışıyla daima önerilerimizi yaparız ve önerilerimizi yapmamızın ardından da bunları bir kanun teklifine dönüştürmek suretiyle TBMM’ye sunarız. 2019 yılında 13 Ağustos’ta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu o ekonomik krizin en alevli günlerinde 13 maddelik bir eylem paketini kamuoyuyla paylaşmış ve hükümete bu eylem paketindeki adımların atılması halinde CHP olarak bütün destekleri vereceğini ifade etmişti. Yine bu Korona Virüs kaynaklı potansiyel ekonomik krizi aşmak veya onu önlemek amacıyla da Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olsun, Parti Sözcümüz ve diğer arkadaşlarımız olsun herkes önerileri bir şekilde yapmışlardır bugünde bu önerileri derli toplu bir şekilde ben huzurunuzda sizlere sunacağım. Bu önerileri aynı zamanda yasa teklifine dönüştürmüş buluyoruz. Basın toplantısından sonra TBMM’ye dönerek bu yasa teklifini TBMM Başkanlığına sunacağız.
9 GRUPTA 26 ÖNERİ
Öneri paketimiz, toplumsal dayanışma programının ekonomik tedbirler başlıklı öneri paketi toplam 9 grupta 26 öneriyi kapsamaktadır. Bu grupları ve önerileri sırasıyla çok kısa bir şekilde sizlerin ve vatandaşlarımızın bilgisine sunuyorum.
VERGİ SİGORTA PRİM BORÇLARINA VE KAMU ALACAKLARINA ÖDEME KOLAYLIĞI
Birinci grupta yer alan öneriler vergi önerileridir. Bu grupta toplam 9 başlık altında öneriler sıraladık. Bunların belli başlılarını sizlerle paylaşıyorum. Birincisi, vergi ve sigorta prim borçlarının yeniden yapılandırılması. Biliyoruz ki, geçtiğimiz süreçte yaşadığımız ekonomik kriz işletmeleri çok ağır yüklerle karşı karşıya bırakmış, çıkarılmış olan bütün yapılandırma yasalarına rağmen vatandaşlarımız mükelleflerimiz bu yapılandırma taahhütlerine uyamamış, aksatmışlardır. Ve o yapılandırma yasasının yürürlüğünden sonrada muhtelif şekillerde yine mükelleflerimizin önemli bir bölümü vergi yükümlülüklerini zamanında yerine getirememiştir. Bu nedenle bu teklifin yasalaşacağını düşünerek yasanın yayınlandığı tarih itibariyle ödenmemiş olan vergi sigorta prim borçlarıyla diğer kamu alacakları 18 aya kadar taksitlendirilmektedir. Kriz dönemi dikkate alınarak bunun ilk 6 aylık döneminde faiz oranının sıfır olarak belirlenmesini uygun gördük.
GELİR VE KURUMLAR VERGİLERİNDE GERİYE DOĞRU ZARAR MAHSUBU
İkinci önerimiz, gelir ve kurumlar vergilerinde geriye doğru zarar mahsubu müessesidir. Bunu ilk kez telaffuz ediyoruz. Aslında bazı gelişmiş ülkelerde Avrupa ülkelerinde olan bir uygulamadır. Almanya’dan Kore’ye kadar, Singapur’a kadar, Macaristan’a kadar birçok Avrupa ülkesinde bu vardır. Şu anda bizim vergi sistemimizde örneğin 2020 yılında bir mükellef zarar ederse bu zararı önünüzdeki yıllarda kar etmesi halinde o karlardan mahsup edebilmektedir. Oysa biliyoruz ki 2020 yılında birçok işletme zarar edecektir bunu görüyoruz ve onların kara geçme süresi oldukça zaman alacağı için biz bu zararın gelecek yıl karlarına değil geçmiş yıl karlarına mahsup edilmesini öneriyoruz. Ve bunu bir kriz düzenlemesi olarak değil daimi bir müessese olarak öneriyoruz. Geçmiş iki yılın karına mahsup edilecek, bu mahsup sonucu iade edilecek bir vergi çıkarsa bu mükellefin varsa başka vergi borçlarına mahsup edilecek. Yoksa kendisine iade edilecektir.
BEYANNAME VERME VE ÖDEME SÜRESİ UZATILSIN
Beyanname verme ve ödeme sürelerinde daha uzun bir sürenin kullanılması konusunda Gelir İdaresi Başkanlığına yetki veren bir düzenleme yapıyoruz. Biliyorsunuz Hazine ve Maliye Bakanı Gelir Vergisi beyanname verme ve ödeme süresini 30 Nisan tarihine kadar uzatmıştı. Yasa bir aylık bir uzatmaya ancak izin vermektedir. Ama bir aylık sürede yeterli olmayacaktır. O nedenle bu sürelere bağlı olmaksızın ihtiyaca göre Gelir İdaresi Başkanlığı bütün vergilerde beyanname verme ve ödeme sürelerini uzatabilecektir.
ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASINA KOLAYLIK
Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasını kolaylaştırıyoruz. Bilindiği gibi mükellefler, iş hayatında olan insanlar bir alacağını alamayacak duruma gelmiş ise kanunda öngörülen şartlar dahilinde o alacak için şüpheli alacak karşılığı ayırıyor ve matrahtan indirip yani defterine onu gider olarak yazıyor. Ama bunun için dava ve icra safhasına intikal etme şartı var. Şimdi mükellefleri bu kriz döneminde davayla, icrayla uğraştırmayalım. Vergi usul kanununun aradığı diğer şartları yine arayalım ama dava ve icra şartını aramayalım kriz dönemine mahsus olmak üzere yani 2020 yılı sonuna kadar bu alacaklar için mükelleflerimiz şüpheli alacak karşılığı ayırarak bunu defterlerine gider olarak yazabilsinler.
BEKLEYEN KDV İADELERİ AVANS OLARAK ÖDENSİN
Diğer bir önerimiz, yine yeni bir öneridir. Bekleyen KDV iadelerinin mükelleflerimize avans olarak ödenmesi. İadeler bekliyor. İade için bir hayli süreç var. Yeminli mali müşavir raporu yazılacak ya da teminat verecek, teminat mektubu verecek mükellef. Bu sistemde teminat mektubu almanın zorluğunu, yeminli mali müşavir raporu düzenlemenin ne kadar uzun bir zaman alacağını herkes takdir edecektir. O nedenle bekleyen KDV iadesinin yüzde 50’sinden az olmamak üzere Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek kısmı mükellefe avans olarak ödensin. Kriz döneminde bu işletmelerimize önemli bir nakit desteği sağlayacaktır. Bundan özellikle ihracatçılarımız çok büyük ölçüde yararlanacaktır. İhracatçılar KDV iadesinde birinci öncelikli gruptur. İndirimli oranda KDV satan diğer mükellef grupları da ihracatçılarımızın arkasından gelmektedir.
YATIRIM TEŞVİKLERİNE KRİZ DÜZENLEMESİ
Yatırım teşvik belgeli yatırımlar var. Yatırım ortamının ne kadar olumsuzlaştığını, yatırımcıların yatırım yapmakta ne kadar çekingen davrandıklarını hepimiz biliyoruz. Başlamış olan yatırımların yatırım teşvik belgelerinde öngörülen süre içerisinde bitirilememesi de söz konusu. O nedenle 2020 yılına mahsus olmak üzere bu yatırım teşvik belgesine bağlanmış olan yatırımlar hangi düzeyde olursa olsun onun tamamlanmış olmasını kabul edeceğiz. Bu da bir kriz düzenlemesi olarak bizim teklifimizde yer almaktadır.
YENİ BORÇLARA DA TAKSİTLENDİRME
Gelir vergisi, kurumlar vergisi, diğer vergiler ve sigorta prim borçlarında geçmiş dönem borçları için bir yapılandırma önerisini birinci madde olarak söylemiştim ama kanun yürürlük tarihinden sonra yani içinde bulunduğumuz bu sürece ilişkin olarak da mükelleflerimiz ödemelerini yapamayabilir. Burada da uzun süreli taksitlendirme, tecil etme kolaylığını yine bir yetki olarak yasalara yerleştiriyoruz. Bu kriz sürecinde buna şiddetle ihtiyacımız var.
KISA ÇALIŞMA ÖDENEĞİNİN ŞARTLARI YUMUŞATILSIN
Çalışma hayatıyla ilgili düzenlemelerimiz var. Burada da yedi grup halinde bu önerileri sıraladık. Birinci olarak kısa çalışma ödeneğinden yararlanma şartlarını yumuşatıyoruz. Halen yasalarımızda kısa çalışma ödeneği vardır. Bir iş yerinde çeşitli nedenlerle çalışma süresi azaltılıyor, üretim azalıyor ise ona İşsizlik Fonu’ndan kısa çalışma ödeneği verilir. Bunun rakamı ilgili yasalarda belirtilmiştir. Bunun süresi üç aydır. Bunu 6 aya çıkarıyoruz. Bir yıla kadar çıkarma konusunda Sayın Cumhurbaşkanına yetki veren bir düzenleme yapıyoruz. Yine salgın hastalık, bulaşıcı hastalık riski nedeniyle işletmeler eğer kapanıyor ise burada da yine kısa süreli olarak çalışma durduruluyor ise burada da yine kendisine bu durdurma nedeniyle çalışanlara ödenemeyen ücretlerin 3 ay süreyle işsizlik fonundan ödenmesini öngörüyoruz.
ÇALIŞANLAR İŞLERİNİ KAYBETMEMELİ
Bu şunun için önemli. Bu kriz asla ve asla çalışanların işini kaybettiği bir sürece dönüşmemelidir. Çalışanlar iki açıdan önemlidir. Bir, bu toplumun mensubudur, önemli bir kesimidir. Sosyal dayanışma, toplumsal dayanışma için çalışanların asla işini kaybetmemesi gerekir. Ayrıca her çalışana yapılacak olan ödeme ekonomide bir talep olarak üretime yansıyacak, üretimi teşvik edecektir. Bu nedenle bunları önemsiyoruz.
İŞ AKİTLERİ HASTALIK RİSKİYLE FESHEDİLEMEYECEK
Buna paralel olarak bir düzenleme daha getiriyoruz o da şudur, işverenler çalışanların iş akdini salgın hastalık, bulaşıcı hastalık vs. gibi riskler nedeniyle fesh etmeyecektir. Bunu diğer ülkeler yaptı. Biz de yapacağız. Hem bir taraftan işverenin katlanacağı maliyeti İşsizlik Fonu’ndan karşılıyoruz. Öte taraftan da işverene diyoruz ki çalışanların iş akdini fesh etme, çalışsınlar. Bu önemli bir güvence. Sosyal devletin olduğu bir ülkede bu güvencenin mutlaka çalışanlara verilmesi gerekir.
EBEVEYNLERDEN BİRİNE İZİN
Bütün teklifleri ayrıntılı olarak söylemeyeceğim. Çocuğu olan ebeveynlerimiz anne, baba çocuğu kreşte. Bu kamu çalışanı olabilir, özel sektör çalışanı olabilir. Bu çalışanların çocukları nedeniyle, kreşlerin kapalı olması nedeniyle bu ebeveynlere izin vermek lazım. Birisine izin vermek lazım en azından. Bu iznin verilmesine ilişkin bir düzenlemeyi yine teklifimize koymuş bulunuyoruz.
SAĞLIK PERSONELİNE BİR MAAŞ İKRAMİYE
Sağlık personeli cansiperane çalışıyor. Kendilerine buradan yürekten teşekkür ediyorum. Bu risk karşısında hastanelerde gerçekten sağlık personeli olağanüstü şartlarda, fedakârca çalışıyor. Onların bu fedakarlıklarının devlet tarafından görülmesi ve ödüllenmesi gerekir. Şüphesiz ki çalışanlarımız ödül almak için çalışmıyor. Görev aşkıyla toplumu bu riskten kurtarmak amacıyla gece gündüz demeden çalışıyorlar. Onların bu çalışmalarını ödüllendirmek gerekir. Bu hakşinaslığın, kadirşinaslığın bir örneği olacaktır. Sadece hastanelerde çalışan sağlık personeli olmak üzere yani Sağlık Bakanlığı merkezinde çalışan genel müdürler, müsteşarlar… müsteşar kalktı artık yeni sistemde. Elbet onları hariç tutuyoruz. Elbette onlar çalışıyor ama bir fiil hastayla muhatap olan ve gerektiğinde o virüsü alma riski taşıyan o personelimizi ödüllendirmek istiyoruz. Onlara da birer maaş tutarında ikramiye verilmesini öneriyoruz. Teklifimizde bu da yer alıyor.
AİLE SİGORTASI TEKLİFİMİZ GEÇERLİ
Sosyal destek ödemeleri. Bu konuda CHP olarak öteden beri savunduğumuz Aile Sigortasıdır. Aile Sigortası, bütün gelişmiş ülkelerde vardır, gelişmekte olan ülkeler birer birer bunu sistemlerine dahil etmektedir. Aile Sigortası toplumun cebinden işi olmayan, çalışmayan vatandaşın cebinden bir para çıkmadan bütün vatandaşlarımızın, bütün yoksul, dar gelirli ailelerimizin devletin koruyucu şemsiyesi altına alınması ve onların yaşamlarını idame ettirecek düzeyde bir gelirin kendisine verilmesini sağlayan bir sistemdir. Bunu yine savunuyoruz. Buna ilişkin kanun tekliflerimiz öteden beri TBMM’de vardır. O nedenle onu ayrıca bir kanun teklifi olarak buraya koymuyoruz. Bunu bir öneri olarak buradan iktidar partilerine, TBMM’deki bütün partilere yapıyorum.
EMEKLİLERE TEK SEFERLİK 1000 TL
Ancak bu yürürlüğe girene kadar bunun elbette yürürlüğe girmesi zaman alır. Emeklilerimize Mayıs ayında bir defaya mahsus olmak üzere 1000 liralık bir ödeme yapılmasını teklif ediyoruz. Bu da yine ekonominin ihtiyaç duyduğu talebin yaratılması, üretim çarklarının, fabrikaların çarklarının yeniden dönmesi şarttır. Bunun adı bir sosyal destek ödemesi. Ama bu ödemeye inanın iş dünyası, esnaf herkes ihtiyaç duyuyor. Bu rakam olduğu gibi ekonomide talep olarak alışverişe yansıyacaktır. 1000 Türk Lirası demek 12 milyon emekli olduğunu dikkate alırsak 12 milyar Türk Liralık bir harcama demektir. Emeklilere yapılan diğer 1000 liralık ödeme hariç. Onun bu yıl yapılacak olanı Nisan başına alındı, Sayın Erdoğan onu açıkladı. Biz onun dışında ayrıca bu yıla mahsus olmak üzere 1000 liralık bir ödemeyi teklif ediyoruz.
YÜKSEKÖĞRENİM ÖĞRENCİLERİNE 500 TL’LİK DESTEK
Yükseköğrenim öğrencilerine 500 liralık bir Ata destek ödemesi yapılmasını öngörüyoruz teklifimizde var. Ödeme tarihi olarak da 19 Mayıs’ı planladık. Bunun nedeni şu, elbette 19 Mayıs olunca bunun bir sembolik bir başka anlamı da var. Sembolik olarak isimlendirmek de doğru değil. Önemli bir anlamı var. Ama şu anda öğrenciler yurtlarından çıkarıldı. Yurtlara risk altındaki insanlar yerleştirildi. Umre’den dönenler, yurtdışından dönenler belli bir süre orada karantina altına alınıyor. Bu öğrencilerin yurt ücretleri işliyor. Öğrenci bir ay yurda gidemeyecek ama yurt parasını ödemek zorunda. Tekrar memleketine gitti, döndü yol paraları verdi. O nedenle hiç ayrım yapmaksızın bütün yükseköğrenim öğrencilerine 500 liralık bir ödeme yapılmasını öngörüyoruz. Yükseköğrenimde şu an aktif olarak 5,5 milyon civarında bir öğrenci vardır. Aktif olmayanlarla birlikte rakam 8 milyondur ama biz aktif olan öğrenciye verilmesini istiyoruz. Bu da önemli bir destektir.
ÇİFTÇİ BORCUNA YAPILANDIRMA VE SİCİL AFFI
Çiftçi borçlarının yeniden yapılandırılması. Bu zaman zaman başvurulan bir yöntemdir. Yine biz çiftçi borçlarının faizsiz olarak yeniden yapılandırılmasını bir vadeye bağlanmasını kanun teklifimize yerleştirdik. Sicil affı. Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu sicil affıyla ilgili olarak sürekli önerilerde bulunmaktadır. Bu dönemde 2020 yılında birçok insan taahhütlerini yerine getiremeyecek, çeklerini ödeyemeyecek, senetlerini ödeyemeyecek, onların sicilleri bozulacak. Bu karşılıksız çek stokunda da büyük bir artışa yol açacak. Geçmiş krizlerden gelen bir birikim zaten var. Sicil affına şiddetle ihtiyaç vardır. Bu vesileye karşılıksız çeklerle ilgili de şunu ifade etmek isterim. Benim bu konuda TBMM Başkanına vermiş olduğum kapsamlı bir kanun teklifi vardır. Karşılıksız çek uygulamasının bu yıl sayısal olarak artacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Hapis cezası önlemi karşılıksız çek sayısındaki artışı önlemiyor. Adamın parası yoksa ödeyemiyor zaten. Yoksa kimse hapse girmek istemez. Dolandırıcılarla diğerlerini ayırt etmek gayet mümkün. Bu konuda da bir düzenleme yapılmasının gerekli olduğunu düşünüyoruz.
ERTELENMESİN, KALDIRILSIN
Turizm sektörü bu yıl olağanüstü ölçüde etkilenecek. Sayın Kültür ve Turizm Bakanı bu yıl çok fazla turist gelmesini istemiyoruz dedi. Esasen isteğe bağlı da değil gelmeyecekler. Rezervasyon iptalleri olağanüstü ölçüde. Zaten turizm sektörü uzun süren bir krizi yaşamıştı o krizden geçen yıl çıkmanın işaretlerini vermişti. Şimdi yeniden geriye doğru gidiyoruz. O nedenle turizm sektörü üzerindeki yüklerin ertelenmesi değil kaldırılmasının şart olduğunu düşünüyoruz. Şimdi Sayın Erdoğan’ın açıklamasına bakıyorum Konaklama Vergisi 1 Nisan 2020 tarihinde uygulanmaya başlanacaktı “Onu 1 Kasım 2020 tarihine erteliyoruz” diyor. Konaklama Vergisinin ertelenmesi değil kaldırılması şarttır. Yine Tanıtma Fonu Kesintisi uygulamaya girdi. Tanıtma Fonu bütün işletmelerin hasılatından belli bir yüzde ya da binde (örneğin otellerden binde 7,5 oranındadır bu pay) ödenmesini gerektiriyor. Bunun da yürürlükten kaldırılmasının şart olduğunu düşünüyoruz. Teklifimizde buna yer verdik. Turizm irtifak haklarının, turizm kullanım bedellerinin yine yılsonuna kadar faizsiz olarak ertelenmesini öngörüyoruz.
KGF KAYNAĞI ARTIRILSIN
Gemi inşaat sanayi önemli bir sektörümüzdür. Gemi inşaat sanayinde Türkiye’nin çok büyük potansiyeli vardır ancak yıllardır bu potansiyeli Türkiye maalesef kullanabilmiş değildir. Öyle bir altyapımız vardır. Tersanelerimiz vardır, çekek yerlerimiz vardır. Bunların yine Hazineye olan irtifak hakkı bedeli, kullanım bedeli gibi borçlarının da 31 Aralık 2020 tarihine kadar faizsiz olarak ertelenmesini öngörüyoruz. Kredi Garanti Fonu’nun kaynağının 25 milyar Türk Lirasından 60 milyar Türk Lirasına çıkarılmasını öngörüyoruz. Şimdi akla şu gelebilir, Sayın Erdoğan dün bu fonun kaynağını 25 milyar liradan 50 milyar Türk Lirasına çıkaracaklarını söyledi. TBMM’de görüşülmekte olan torba yasa teklifinde fonun kaynağının 25 milyar liradan 35 milyar Türk Lirasına artırılması yönünde bir düzenleme vardı. Yani Korona Virüs öncesinde zaten kaynak 10 milyar lira daha arttırılıyordu. Demek ki onun üzerine Sayın Erdoğan 15 milyar lira daha koyalım diyor. Elbette koysun tabi… Ama turizm sektörünün içinde bulunduğu zor durumu dikkate alarak biz Kredi Garanti Fonu’na aktarılacak olan kaynağın toplam 60 milyar lira olmasını ve bunun 10 milyar liralık kısmının turizm sektöründeki işletmelere özellikle KOBİ’lere kullandırılmasını şart görüyoruz. Aksi takdirde turizm sektöründe rezervasyon iptalleri nedeniyle olağanüstü ölçüde işten çıkarmalar başlayabilir. Evet, kısa çalışma ödeneğiyle o önerilerimizle bunun önlemini alıyoruz ama bunu da sisteme soktuğumuz anda yaz sezonunu sektör daha rahat bekleyecektir. Endişe içinde olmayacaktır.
BELEDİYELERİN PAYLARINDAN KESİNTİ YAPILMASIN
Sayın Genel Başkanımızın yine açıklamış olduğu önlemlerden birisi belediyelerin İller Bankasından almış oldukları paylardan (Genel Başkanımız bir tarih öngörmemişti onu burada somutlaştırdık) kriz dönemi için en azından bu paylardan 31.12.2020 tarihine kadar bir kesinti yapılmamasını öngördük. Yani belediyelerin vergi ve sigorta prim borçları nedeniyle bir kesinti yapılmamasını öngördük. Bunun da şart olduğunu düşünüyoruz. Bu belediyelere elbette bir finansman desteği sağlayacaktır. Ancak bu süreçte belediyelerin sosyal harcamaları artacaktır bunu unutmayalım. Belediyeler bunu çarçur eder diye düşünmeyelim. Belediyeler bunu sosyal harcamalarını, sosyal destek ödemelerini, yoksul vatandaşlarımıza, dar gelirli vatandaşlarımıza yapılacak ödemeler olarak kullanacaklardır. Bundan kaçınmamak gerekir.
ÜCRETLİ ÖĞRETMENLERİN PARASI KARŞILANMALI
Son olarak, okullara ara verilmesi nedeniyle 190 bin civarındaki ücretli öğretmenin ücretlerinin Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden karşılanması. Genel Başkanımız bunu ifade etti. Okullar kapalı, öğrenime ara verildi. Bu öğretmenler ders verdiği sürece bu parayı alabiliyordu, bu ücreti alabiliyordu şimdi bundan yoksun kalacak. Bunu da süratle çözmek, düzenlemek gerekir. Söyleyeceklerim bu kadar. Teşekkür ediyorum.