Kemal KILIÇDAROĞLU- Ben sizin direnişinizi uzun süredir izliyorum. Gruba da bir grup arkadaş geldi, gerçekten de size şükran borçluyum. Hak arayan bütün işçilerin haklarını savunuyoruz.
Siz anayasadan kaynaklanan haklarınızı istiyorsunuz fazla bir şey istemiyorsunuz, diyorsunuz ki, “Biz sendikalaşmak istiyoruz, çalışmak istiyoruz, üretmek istiyoruz, alın teri dökmek istiyoruz, helal para, helal ekmek kazanmak istiyoruz.” Bunu da herhalde birilerinin artık duyması lazım, birilerinin kulağını kapatmaması lazım, sizin mücadelenizi gözüyle görmesi lazım.
Bu vesileyle ben de geldim, sizlere destek vermek için geldim. Gönlüm sizlerin yanında, her zaman hak arayan kişileri savunmakta benim görevim. Benim görevlerimden birisi budur.
Sizin mücadeleniz aslında gerçekten de Türkiye’ye örnek olacak türden bir mücadele. Uzun süredir devam ediyorsunuz, uzun süredir Türkiye’nin gündemindesiniz. Tabi bu vesileyle, özellikle fabrika yetkililerine de seslenmek isteriz. Kadın arkadaşlarımız çalışmak istiyorlar, hak istiyorlar, anayasal haklarını istiyorlar. Dolayısıyla bunlar fabrikada çalışmak, fabrikada üretmek, fabrikada alın teri dökmek, evlerine ekmek götürmek istiyorlar. Dolayısıyla verdikleri mücadele bir hak mücadelesi, bir anayasal hak mücadelesi, anayasanın kendilerine vermiş olduğu hakkı arzu ediyorlar, o hakkı savunuyorlar ve o hakkın teslim edilmesi lazım.
Bu fabrikanın yurtdışındaki temsilcilerine de seslenmek gerekiyor. Kendi ülkelerinde işçilerin tamamı sendikalı, Türkiye’ye gelip fabrika kuruyorsunuz, “Efendim burada işçiler sendika kurmasın.” Niye kurmasınlar? Yani bunlar hak istiyorlar, ücret istiyorlar, üstelik hani böyle astronomik ücretler de istemiyorlar, öyle bir talepleri de yok. Geliri var fabrikanın, hakça taleplerinin yerine gelmesi, o taleplerin bir şekliyle dillendirilen taleplerin gereğinin yerine getirilmesi bizim de en büyük arzumuz. Umarım ve diliyorum verdiğiniz mücadele amacına ulaşmış olur.
Sendikacı- Hem şahsım, sendikam ve Flormar direnişçileri adına size saygılarımızı sunuyoruz, teşekkür ediyoruz. Olayın başından beri Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olsun, il, ilçe yönetimleri olsun zaten desteklerini vermişlerdi. Ama şunu unutuyorlar, Flormar direnişi bütün ülkeyi sardığı gibi yurtdışına da etkisini göstermiştir. Biz bunlar için İsviçre’ye de, ILO’ya da gittik, Endüstriyele de gittik en üst kuruluşumuz, Fransa’da bunların Genel Merkezlerine de gittik. Bir türlü buradaki yöneticilerle irtibat sağlayamadık. Fransa’dakilerle sağladık, buradakilerle sağlayamadık. Ama en son söyledikleri siz de söylediniz bütün ülkelerde sendikalı, bizim ülkemizdeki yasal boşluklardan yararlanarak ya da süreci uzatarak bir sendikasızlaştırma düşüncesi içindeler. Daha bir gün oturup konuşmadık, biz hep davet ettik, “Buyurun gelin oturalım, konuşalım, endişeleriniz, sıkıntılarınız ne ama bu işi birlikte çözelim, hem firma zarar görmesin, hem çalışanlarımız zarar görmesin” dedik. Ama maalesef bugüne kadar kulak vermediler. Ana Muhalefet Partisi Lideri olarak sizin gelmeniz gerçekten bize büyük bir moral oldu, destek oldu. Geldiğimizde zaten bu desteği buluyoruz, çok büyük destekler de aldık. Bu desteğinizin devam etmesini, mecliste bu sesimizi yükseltmenizi, isteklerimizi dillendirmenizi istiyoruz. Bu verilecek mücadele hem hukuksal, hem burada sınıfsal mücadeleyi, bu gördüğünüz bir avuç insan bir devrim yaratarak bunu başaracaktır. Biz ona inanıyoruz. Sağ olun, var olun diyorum.
Yani yasa işlemiyor, talimatlar maalesef, kişisel talimatlar işliyor. Bizim en büyük sıkıntımız bu. Biz yasayı söylüyoruz, bize yasal bir şey bulamadılar. Ama talimat böyle, talimat şöyle onlarla boğuşuyoruz.
Kemal KILIÇDAROĞLU- Hiçbir talimat yasanın üzerinde olmaz. Burada çalışan arkadaşların anayasal hakları var. Herkes sendika kurabilir. Hiç kimse bir sendikaya zorla üye edilemez, hiç kimse bir sendikadan atılmaya mecbur edilemez. Anayasa diyor bunu. Anayasa böyle diyor, yasalar da bu hakkı veriyor. Nasıl oluyor da peki sendikalaşmak istenen bir kişinin ya da birilerinin ya da bir grubun işine son veriliyor? Efendim, Paris’te, Fransa’da, pek çok yerde “Biz medeni ülkeyiz, biz modern ülkeyiz, biz AB üyesiyiz, biz AB’nin gerçekten önemli aktörlerinden birisiyiz” diyorlar. Türkiye’ye gelince, “Efendim sendika kurulmasın.” Ne olacak, niye kurulmasın? Senin ülkende kuruluyor, orada hak var, hukuk var, adalet var. Sendikalar da oturuyorlar pekala patronla oturup sözleşme yapıyorlar. Türkiye’ye gelince Türkiye’de olmayacak niçin? “Niye sendikalaşıyorsun, senin işine son vereceğim” diye.
Yalnız şunu hiç kimse unutmasın, gerçekten de unutmasın, Türkiye’de kadınlar bir şeye itiraz ediyorlarsa, mutlaka sonucunu alırlar hiç kimse unutmasın.
Biz parti olarak her zaman, her yerde, her ortamda sizin yanınızda olacağız, sizin haklarınızı savunacağız. Gerekirse biz patronlarla konuştuk, konuşmaya devam edeceğiz. Gerçi sendikalı arkadaşlarım, yönetici arkadaşlarım diyorlar Fransa’ya da ulaştık, diğer bölgelere de ILO’ya da ulaştık. Biz de ulaşmaya çalışacağız ve sizlerin hakları teslim edilinceye kadar sizin mücadelenizin yanında olacağız. Bunu da ifade etmek isterim.