Saray’ın seçimi kazanmaya ihtiyacı var. O nedenle başta İslamcılar olmak üzere kurduğu ittifaktan fire vermek istemiyor. Ama sorun şu ki bu kolay olmayan yolu aşsa bile seçimi almasına yetmeyebilir. Erdoğan’ın bundan fazlasına ihtiyacı var.
Seçime 2 haftadan az bir süre kaldı. Görünen o ki Cumhur İttifakı için bir kez daha iş Erdoğan’ın şapkasından çıkaracağı tavşana kalmış durumda. Sürenin kısıtlılığı ve yerel seçimin kendi dinamikleri nedeniyle güvenlik meselesi üzerinden “kara propaganda” temel aparat olarak kullanılmayacak. Bu seçimlik mitinglerde ve toplantılarda muhalefet seçmenini bölmek için söylenen bir söz düzeyinde kalacak. O zaman akılda tek soru kalıyor: Kalan 2 haftada biz neyi izleyeceğiz?
AĞAR’LA SORUN YOK, MHP’YLE YOLA DEVAM
Erdoğan’ın uzun iktidar yolculuğunda sürekli ittifak değiştirdiğine tanık olduk. AKP ile en uzun yol arkadaşlığını rekoru hâlâ Fethullah Gülen ve onun örgütünde. Özellikle bu örgütle yaşanan ayrılıkla birlikte devreye MHP’nin girdiğini hepimiz biliyoruz. Bahçeli ile Erdoğan arasında devam eden ilişkinin öyle bir seçimlik olmadığı rejimin bekası için gerekli bir ilişki olduğunu yaşayarak gördük. Tüm gerilimlere rağmen bu ikili var olukça birliktelik de devam edecek. Dün gerçekleşen MHP kongresinde Bahçeli’nin ağzından Erdoğan için dökülen “Ayrılamazsın, Türk milletini yalnız bırakamazsın” cümlesiyle bir daha teyit etmiş olduk.
Rejime destek veren çeşitli örgütlerin de Erdoğan’ın arkasında durmaya devam ettiğini söyleyebiliriz. 40 yıldır Türkiye’nin en karanlık anlarında sürekli adı anılan Mehmet Ağar’ın Elazığ’da verdiği fotoğraf bunun kanıtı. Yargılandığı davadan beraat ettirildiği gün Erdoğan’la ortak fotoğrafı adeta rejimin sahiplerin de gösterir nitelikteydi.
Görünen o ki Saray rejimini ayakta tutan iki ana kolonda bir sorun yok. Yakın bir süreç içinde çıkacak gibi de görünmüyor. Geriye Erdoğan’ın kendi tabanı olan muhafazakâr seçmen kalıyor.
‘BENSİZ OLMAZ’ ŞANTAJI ESAS SÖYLEM OLUYOR
Erdoğan’ın 15 gün önce 31 Mart yerel seçimi için söylediği “Final seçimim” sözü çok tartışıldı. İlk günlerde sözün ciddiyeti sorgulanırken daha sonraki günlerde kamuoyu neredeyse aynı kanaatte birleşti. Erdoğan bu sözü kendi tabanına söylüyor ve açıkça “Macera aramayın” diyerek tehdit ediyordu.
Bu üslup mitinglerde farklı cümleler kurarak devam etti. Örneğin Erdoğan’ın bir aydır devam eden mitinglerin en başarılısı sayılabilecek olan Erzurum’da ifade ettikleri bu anlamıyla önemli. Kendi tabanına yine mesajları vardı. Açıkça “Ben gidersem kazanılan her şey gider” derken bu söylemi, tabanın CHP alerjisini tetikleyerek güçlendiriyordu.
Erdoğan’ın seçim taktiğinin baştan beri böyle bir söyleme oturmadığı açık. Hatta aklından bile geçmiyor olabilir. Ama anlaşılan o ki özellikle Yeniden Refah’la yaşanan sorun ve orada gerçekleşen birikme Erdoğan’a seçim kampanyasını değiştirmek zorunda bırakacak bir boyuta ulaştı.
Artık DEM’in muhalefete verdiği destekten çok Yeniden Refah’ın CHP adaylarına seçimi kazandırma ihtimalinden konuşur oldu. Sorun şu ki tüm bu çıkışlara rağmen Yeniden Refah cenahında bir çözülme yok.
BİRAZ DAHA BÖLMEK YA DA YENİ MÜTTEFİK
Yerel seçimin rejimin kader çizgisini belirlemede tayin edici olmadığını biliyoruz. Bununla birlikte moral değerler açısından öneminin de altını çizmek lazım. Özelikle İstanbul 2028 seçimlerine doğru ilerlerken muhalefetin bir arada durma eğilimini kuvvetlendirecek sonuçlar üretme şansı var. Anayasa değişikliği ya da erken seçim kartını elinde tutmak isteyen bunun içinde muhalefetin dağılmasını bekleyen Erdoğan için bu durum hiç de iyi bir haber olmaz. O nedenle yerel seçimleri ve özellikle de İstanbul’u almak için her yolu deneyecek. Kendi blokunu firesiz tutsa bile –ki durum şu an itibarıyla öyle değil- kazanması için yeterli oyu toplamayabilir. O koşulda geriye iki yol kalıyor ya tabanda bir araya gelen muhalefeti parçalamanın yolunu bulacak ya da yeni ittifaklar edinecek
Tanıdığımız Erdoğan bize iki başlığın gerçekleşmesi için uğraşacağını söylüyor. Bu demektir bir yandan “kara propaganda” diğer yandan muhalefet partileri ile istişareyi hızlandırmak olacak. Burada da tezat gözükse de DEM ve İYİP’in tabanı ilk hedef olacak gibi duruyor.
∗∗∗
KÜRT HAREKETİNDEN GELEN ÇAĞRI
Diyarbakır’da yapılan Barış Konferansı’nda DEM Eş Başkanı Hatimoğulları, Demirtaş ve Ahmet Türk’ten gelen “Muhatap Erdoğan” sözleri yerel seçim öncesi gözlerin Kürt hareketine çevrilmesine neden oldu. Bu açıklamaların açık bir ittifak ya da destek çağrısı olduğunu söylemek doğru değil. Ama 2019 ve 2023 seçimlerinden başka bir tutuma işaret ettiği gerçeği ise ortada. Kürt hareketinin önemli isimlerinden gelen çağrıların seçime nasıl bir etki göstereceğini kestirmek zor. Bununla birlikte Kürt seçmen tavrını belirleyecek olan sadece bu açıklamalar değil, Erdoğan’ın bunlara vereceği yanıt olduğunu geçmiş deneyimlerinden biliyoruz. Irak, Suriye, İsrail hattında yaşananlar Türkiye’nin konuya ilgisi ve heyetlerin ABD ziyareti seçime yetişmezse bile yeni bir hamle için gözlerin bir kez daha Erdoğan’a çevrilmesine neden oldu.