Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek yine mesajını İngilizce paylaştı. Neden mi? ABD ve İngiltere pasaportları taşıdığı için değil tabii ki. Yabancılara verdiği mesajın Türkiye’de iyi karşılanmayacağını bildiği için!
Anadolu Ajansı’nın da abonelerine geçtiği haliyle Şimşek’in mesajı aynen şöyle: “Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne sağlam şekilde yeniden bağlamak istiyoruz.” (AA, 30.11.2023)
POST DÜYUNU UMUMİYE GÖREVLİSİ
Dikkat ediniz, “AB’yle ilişkileri geliştirmek istiyoruz” ya da “AB’yle tam üyelik için işbirliğini yeniden artırmak istiyoruz” benzeri şeyler söylemiyor; doğrudan “Türkiye’yi AB’ye bağlamak istiyoruz” diyor, hem de “Sağlam şekilde bağlamak istiyoruz” diyor...
Türkiye adına ne acı üslup! “Türkiye Cumhuriyeti’ne ABD-İngiliz vatandaşı bakan atanırsa, olacağı bu” denebilir. ABD ve İngiliz vatandaşlığının üzerine Hazine ve Maliye’den sorumlu bakan kimliği eklenince, Şimşek’i “Post Düyunu Umumiye görevlisi” olarak da niteleyebiliriz elbette.
Şöyle bir özgeçmiş nadir bulunur çünkü: İngiltere’de ünlü Exeter’de eğitim aldı, Türkiye’ye dönüp 4 yıl ABD Büyükelçiliği’ne rapor hazırladı, ardından ABD’ye gidip Union Bank of Switzerland’de hisse senedi analizleri hazırladı, Deutsche Bank’ta menkul değerlerde çalıştı, Merrill Lynch’te önce Akdeniz bölge sorumlusu ardından da Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi ekonomik ve stratejik araştırmalar bölümü başkanlığı yaptı.
2007’de AKP’den milletvekili, çeşitli kurulların üyesi, 2011’de maliye bakanı, 2015’te başbakan yardımcısı oldu. Ve 2023’te de Hazine ve maliye bakanı...
TÜRKİYE’NİN VARLIKLARINI SATMA GÖREVİ
Post Düyunu Umumiye görevlisi benzetmem sadece pasaportları ve işleri nedeniyle değil elbette. Aslında bu nitelemeyi kendisi yapıyor.
Bakınız geçen hafta ne dedi: “Ben inanıyorum ki önümüzdeki aylarda özellikle de yerel seçimler sonrasında Türkiye’nin varlıklarına talep çok ciddi bir şekilde artacak. Yani Türkiye’ye fon akışı ciddi bir şekilde artacak.” (Yeni Şafak, 24.11.2023).
“Türkiye’nin varlıkları” dediği, Varlık Fonu’na koydukları ve 21 yıldır sattıklarından geriye kalanlar...
Yani ne var ne yok satacaklar. Kime? “Türkiye’ye fon akışı” yapacak olan yabancılara, yani New York bankerlerine, yani Londra tefecilerine, yani 21 yıldır Türkiye’yi borçlandırdıkları adreslere...
Yani borç ödemek için, hatta borcun faizini ödemek için elde avuçta kalan “Türkiye’nin varlıklarını” satacaklar.
İşte bu satışı kolaylaştırmak için de “Türkiye’yi AB’ye sağlam şekilde yeniden bağlamak istiyoruz” diyerek ilgili adreslere “teslimat mesajı” veriyorlar.
Peki bunu yapana “Post Düyunu Umumiye görevlisi” denmez de ne denir!
MHP’NİN ROLÜ
“Türkiye’yi AB kapısına AKP bağlamadı, 1999’daki iktidar bağladı” denebilir pekâlâ ama bu, şu iki gerçeği değiştirmez:
1) 3 yıl sonra iktidara gelen ve 21 yıldır Türkiye’yi AB kapısında tutan, hatta kendi ifadeleriyle Türkiye’yi Avrupa önünde sığınmacılara karşı “tampon ülke” yapan iktidar AKP’dir ve AKP şimdi o kapıya Türkiye’yi “daha sağlam” bağlamak istemektedir.
2) 1999’da Türkiye’yi AB kapısına bağlayan koalisyonun ortağı MHP’ydi ve Bahçeli de başbakan yardımcısıydı. MHP ve Bahçeli, şimdi de Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak yine iktidarın parçasıdır. Yani Türkiye’yi AB kapısına bağlama görevinde Erdoğan ile Bahçeli arasında pek bir fark yoktur.
AKP de MHP de Atlantik’e çıpalıdır; “yerli ve milli” propagandası o çıpanın örtüsüdür. İç politikada ne söylerlerse söylesinler, konu Türk-Amerikan ilişkileri, NATO üyeliği ve AB kapısı olduğunda iki parti de o çıpanın gereğini yerine getirmektedir.