İtaat Yoksa Ceza Var

Haber Tarihi: 21.02.2025

İktidar yeter ki istesin: Her açıklamaya uygun yeni bir suç türetmek iktidar için artık çocuk oyuncağı: “Yeni moda” cezalandırmanın adı "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma!”

"80’e yakın ülkeye ihracat yapan, Ticaret Bakanı ile yurtdışına giden, yapay zeka çalışmaları için Çin ve Amerika'yla görüşmeler yapan TÜSİAD Başkanı Orhan Turan’a ve uluslararası bir bankanın Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Aras’a tutuklama dışında her halde en ağır ceza yurtdışı yasağı olurdu. İktidar yargısı tam da bunu yaptı! Turan’ı da Aras’ı da cezalandırdı!

Tutarsızlık öyle bir yere vardı ki; kayyumlardan İmamoğlu’na, sanatçılardan gazetecilere, Ümit Özdağ’dan sosyalistlere, sendikalardan iş adamlarına kadar itiraz eden, iktidarla hizalanmayan herkesin sorgulandığı, gözaltına alındığı, tutuklandığı yer sanki Türkiye değilmiş gibi Erdoğan rahatça “Türkiye’yi baskılardan ve yasaklardan biz arındırdık, konuşan Türkiye yaptık” diyebiliyor. Sonra da ekliyor: “Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli olması hâlinde biz de eleştirilere kulağımızı hiçbir zaman tıkamadık ve tıkamayız!”

Burada bir sürpriz var mı?

Tabi ki yok…

Çünkü Erdoğan yalnızca bugün değil, dün de eleştirilerin, itirazların kendi belirlediği sınırlar içinde “Tutarlı, yapıcı, iyi niyetli” olmasını istiyordu! Muhalefet yapılacaksa onun sınırlarını da ben belirlerim diyor. İtiraz ve eleştiri için belirlediği temel sınır, kendisiyle hizalanan ve biat eden bir “muhalefet”!

“Her şeyi ben belirlerim, eleştiri yapılacaksa da bunun sınırlarını da ben çizerim” diyen Erdoğan Türkiyesi kendi belirlediği “iç cephe” dışında yer alan herkesi cezalandırıyor. Bu nedenle kendisine göre “tutarlı, yapıcı ve iyi niyetli” olmayan TÜSİAD’a “Yeni Türkiye'de haddinizi bileceksiniz. İş adamı derneğiyseniz iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Milleti kışkırtmayacak, devletin kurumlarını provoke etmeyeceksiniz. Yargıyı baskı altına almaya çalışmayacaksınız” diyerek “had’’ bildiriyor!

Bunun en önemli iki nedeninden biri, 23 yıllık iktidarı sonunda oligarşik bir yapı kuran Erdoğan’ın ülkenin en vesayetçi ve en statükocu ismi haline dönüşmüş olması, diğeri de sistemin yarattığı siyasi krizin ekonomi başta olmak üzere her alana hem de ağırlaşarak yayılmış olması ve iktidarın çözüm üretememesidir!

Bu gerçek, ‘iktidarın yanında olanlar’ ve ‘iktidarın uzağında olanlar’ diye iki farklı Türkiye ortaya çıkarmış durumdadır!

Bu nedenle;

TÜSİAD kötü, MÜSİAD iyi!

İktidara uygun açıklama yapmayan, “hukukun üstünlüğünden” bahseden İstanbul Barosu kötü, karşılık bulamamış olsa da iktidara yakın olsun diye kurulan “İkinci Baro” iyi!

İktidara yakın kamu ya da işçi sendikaları ekonomik gidişi eleştirseler de “makul” ve tolere edilebilir sendikalar ama Gaziantep’te binlerce işçinin hakkını savunan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen “kötü” ve tolere edilemez… Önce gözaltına alınır bırakılır, uslanmazsa tutuklanır!

TÜSİAD ve Ümit Özdağ örneğinde de gördüğümüz gibi artık “itiraz edenin” kim olduğu da nasıl itiraz ettiği de önemli olmaktan çıkmıştır. Buradaki temel ölçü değişmiştir: Erdoğan’la hizalanıyorsa, itaat ediyorsa sorun yoktur, itaat etmiyorsa sorun vardır!

Bu yüzden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da ifadesiyle iktidarı eleştiren yurttaşlara ‘‘düşman ceza hukuku” rahatça uygulanabiliyor ve ülke bir bütün olarak yargı sopasının yardımıyla hızlı adımlarla daha da karanlık bir tünele doğru sürükleniyor ve daha da otoriterleşiyor!

CHP başta olmak üzere kuşatmadan dolayı muhalefetin siyaset alanının daraltıldığı bir dönemde Özgür Özel’in bu gelişmeyi “bir sivil darbe girişimi" olarak değerlendirmesi baskıların daha da artacağı anlamına gelir!

Nasıl ki “kara kışa” belediyeler önlem alıyorsa, günlük hatta saatlik açıklamalar yapıyorsa, muhalefet de “siyasi kara kışa” yeni önlemleri de içeren büyük bir siyasi kampanyayla cevap vermelidir.

Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olması büyük bir kampanya başlatmak ve “hattı müdafaayı, sathı müdafaaya” dönüştürmek için büyük bir şans olabilir!

Çünkü CHP için asıl kavga içeride değil, dışarıda yapılmalıdır!








NECDET SARAÇ İsimli Yazarın Diğer Yazıları