Hukuki olmayan bir kararın hukukçular tarafından tartışması abesle iştigaldir...
Haber kanallarındaki tartışmaları izliyorsunuzdur...
Üç gündür aynı sözler...
YSK kararına tepki gösteren hukukçular; 225 sandıktaki başkanı için yapılan itirazın tam kanunsuzluk kapsamına girmediğini, seçimin iptalinin hukuki dayanağı olmadığını söylüyorlar...
YSK kararına destek veren hukukçular ise; şaibenin ortadan kalktığını, kanuna aykırı sandık kurulu oluşumu nedeniyle seçimin sakatlandığını, tam kanunsuzluk durumunun oluştuğunu iddia ediyorlar...
Tabi bununla da kalmayıp birçok sandıkta yolsuzluk yapıldığını, oyların çalındığını, ölülere bile oy kullandırıldığını da sözlerine eklemeden noktayı koymuyorlar...
Gece boyu süren hararetli tartışma, bağırış çağırış da işin sosu oluyor...
Kısaca hukukçular üç gündür havanda su dövüyor...
Geçen gün Global Haber’deki programda da söyledim... Ben hukukçu olsam bu minvaldeki tartışma programına katılmam dedim... Ben program yapımcısı olsam hukukçuları çağırmam...
Çünkü YSK’nın kararı hukuki değil...
Hukuki olmayan bir kararın hukukçular tarafından tartışması abesle iştigaldir...
Sağlık programına hukukçuların çağrılıp gripten korunma yollarını tartıştırmak gibi bir şeydir...
Karar siyasi…
Neden mi?
YSK daha önce aldığı kararların tam tersine karar aldı... Eski icraatlarını yok saydı… Öyle geriye gitmeyin üç gün önce verdiği kararın üç gün sonra tam tersini verdi...
Bursa/Kemalpaşa’da sandık kurulları nedeniyle (beş sandık başkanı kamu görevlisi değilmiş) yapılan tam kanunsuzluk iddiasını reddetti, İstanbul’da kabul etti...
Hukuken nesini tartışacaksınız?
Dahası var...
Kemalpaşa‘da sandık kuruluyla ilgili itirazları 2 Mart’ta karara bağlandı kesinleşti diye reddetti...
İstanbul’da kabul etti… Tam tersi karar verdi..
Hukuken nesini tartışacaksınız?
*
O zaman gelin meseleye siyaseten bakalım...
YSK Cumhur İttifakı’nı kırmamak, üzmemek için bu kararı aldı... YSK siyaset yaptı...
Seçim iptalini kendince şöyle bir mantığa oturttuğu varsayılıyor...
Başkanı kamu görevlisi olmayan 225 sandıkta yaklaşık 75-76 bin oy kullanıldı (Her sandıkta 300-350 oydan hesap yaparsak) Bu oylar seçim sonucunu etkiler... Aradaki 13 bin 700 farkı kapatmaya yeter...
Mantığı aşağı yukarı bu…
YSK’nın mantığına göre o sandıklarda Binali Yıldırım’ın 14 bin oyunun çalınmış olma ihtimali var...
Var mı? Açıp sandıklara bakalım... 225 sandığı yeniden sayalım...
İşe o olmaz... O sandıklar açılırsa seçim iptal olmaz...
*
Şöyle düşünün; gidiyorsunuz sandığa oy pusulasını alıyorsunuz, istediğini partiye mührü vuruyorsunuz, pusulayı zarfa koyup sandığa atıyorsunuz, imzanızı atıp çıkıyorsunuz...
Aradan 40 gün geçiyor size diyorlar ki o sandığın başkanı nüfus idaresinde memur değil, falanca bankada şefmiş...
Eee, bu yüzden senin oyun geçersiz… Yeniden sandık konacak, yeniden sandığa geleceksin ,yeniden aynı işlemleri yapacaksın...
Bu kararın hukuken nesini tartışacaksın...
Ama durun bir dakika benim oy kullandığım sandık başkanı kamu görevlisiydi... Olsun kardeşim sen de bir daha oy vereceksin... 10 milyon 500 bin seçmen bir kez daha sandık başına gidecek...
225 sandık yüzünden mi?
225 sandıktaki yaklaşık 75 bin oy yüzünden mi?
Evet...
Bunun neresi hukuki...
Bursa/ Kemalpaşa’da benzer durum var... 5 sandık başkanı için aynı nedenle itiraz var... 1500/1600 oy eder... Birinci gelen 32 bin 661 oy almış... İkinci gelen 32 bin 68 oy... Aradaki fark 600... O beş sandık bu farkı etkiler mi?
YSK’nın İstanbul mantığına göre etkiler...
YSK’nın Kemalpaşa mantığına göre etkilemiyor... İtirazı reddediyor...
Bu iki kararın hangisi hukuki...
Tartışan hukukçular şunu da diyor; ‘YSK’nın gerekçeli kararı açıklansın görelim; o karara göre daha sağlıklı tartışırız.’
Ben de soruyorum YSK’nın gerekçeli kararını açıklaması için konulan bir süre var mı? Yasal yükümlülük...
Yok... Yoksa seçime kadar açıklamazsa!..
Bu ihtimal var...
Çünkü o gerekçeli karar Binali Yıldırım ittifakı aleyhine seçim sonucunu etkileyebilir...