Dünkü yazıma bakmalısınız önce. Acemoğlu ekonominin büyüme dinamiklerini inceleyerek 2006’dan sonra, yatırımların yarısının inşaata akıtılarak, ekonominin verimlilik ve üretkenliğini yitirdiğini, inşaatın yolsuzluk demek olduğunu belirtmişti. İnşaat konusunu biz de hep yazıp çizdik.
Tam da o yıldan itibaren bakın Türkiye nasıl büyük bir kargaşaya sürüklendi:
- 2007 Ergenekon uyduruk davasının açılarak, orduya adeta savaş açıldığı yılın başlangıcıdır. Ülke çapında kargaşa başladı.
AKP bunu yaparken ülkeye akan uluslararası milyarlara güvendi, ekonominin tıkırında gittiğini ve gideceğini sandı.
- Hemen arkasından Balyoz uydurukluğu, kahpeliği piyasaya sürüldü. Ordudan atılması planlanan, FETÖ’cü olmayan yüzlerce çok iyi nitelikli subay ortalama beş yıl Silivri’de hak ve özgürlüklerinden edildi ve ordudan atıldı.
BÜYÜK KARGAŞA VE KORKU
- İktidar ülkeyi büyük bir kargaşaya sürükledi. Bu korku iklimi tüm ülkeye yayıldı.
- 2008’den itibaren medyaya karşı büyük operasyon başladı. Öncelikle Doğan Medya’nın defterinin dürülmesi, giderek medyanın AKP’leştirilmesi dönemi başladı. Basın, ifade, düşünce özgürlüklerine zincir vurulduğu döneme girdik.
- 2010’da anayasa değişikliği referandumu ile özellikle yargı tamamen “alnı secdeye değen” FETÖ’cülere teslim edildi. Artık bağımsız ve özerk bir yargıdan söz edilemeyeceği, majestelerinin yargısının başlayacağı döneme girdik..
İKİLİ KÂBUS
- Bu arada iki yol arkadaşı FETÖ ile AKP birbirine girdi. Ülkeyi kim yönetecekti, Erdoğan mı yoksa Fethullah Gülen ve adamları mı..
- 2012’de FETÖ terör örgütü, AKP’nin kendisine verdiği yargıyı da kullanarak MİT üzerinden iktidara operasyon düzenledi. Ülkede güvensizlik karamsarlık son derece arttı ve gelecek karanlıklara büründü.
- 2013 sonunda FETÖ, iktidarın tüm yolsuzluklarını, rüşvetlerini deşifre ettiği operasyonla ülkeyi sarstı. Tepede milyonlarca doların nasıl saklanacağı konuşmalarını dinledik milletçe. 4 bakan devrildi ama babalara bir şey olmadı.
- Bu dönemin sonu FETÖ’nün ülkede darbe girişimiyle sonuçlandı.
- İktidar ülkeyi son derece kamplaştırdı, birbirinden nefret eden düşman cepheleri oluştu.
- 2015 Haziran seçimleriyle kasım seçimleri arasında ülkeye terör kâbusları yaşatıldı.
- Tek adam anayasası dayatıldı vb..
GELECEĞİ ÇALDILAR
Tüm bunlar yaşanırken ülke ekonomik olarak çöküşe gidiyordu. İnşaat ülkeye egemen oldu, inşaat ile birlikte yolsuzluklar Türkiye tarihinde görülmemiş noktalara tırmandı. Medya ve düşünce ve ifade özgürlüklerinin giderek mezara gömülmesi, ülkede özellikle yapılan yolsuzlukların gizlenmesi ve AKP’nin sürekli iktidarı için milletin gerçekleri öğrenme olanaklarını sınırlandırma amacını taşıdığı açık seçik.
Tüm bunlar tek kişinin otorite rejimini güçlendirdi.
Yargı iki dudağın arasında, açılan yüzbinlerce dava.. keyfi tutuklamalar.. Tüm bunlar ekonominin de çok yönlü çöküşüne paralel gelişti.
Geleceğini ülke dışında arayanlar. Bir yıl içinde bilgisayar yazılımdan 60 bin kişinin ülke dışına transferi.. Binleri aşan doktorların gidişi. Umutsuz bir gençlik, yoksullaştırılmış milyonlar... Zenginleştirilmiş milyarderleştirilmiş bir AKP sınıfı ve şirketleri. Eğitim niteliğinin çöpe dönüşmesi.. üniversitelerin AKP’nin düşük düzeyli adamlarının elinde zavallılaştırılması.
İktidar, orada kaldığı sürece götüreceği mala bakıyor
İktidar Türkiye’nin geleceğini çaldı. Geride hiçbir şey bırakmamacasına...