Milletin köle ruhlu olduğuna mı inanıyorlar?

Haber Tarihi: 19.02.2024

İdeolojik körlük, bağlılık ve bağımlılık insanoğlunun onmaz dertlerinden biridir. İktidar nasıl bir ağ atıyor beyinlere zaman içinde taşlaşıyor, sosyal psikologların yanıt araması gereken bir konu.

2019 yerel seçimleriydi, AKP Antalya’yı yeniden istiyordu ve ilk iktidar tehditlerini orada gördük. Partinin bazı tanınmış isimleri, oy vereceksiniz yoksa hizmet alamazsınız, tehditleriyle halka yüklendiler. Sökmedi, Muhittin Böcek seçildi.

Bugün ise katmerlisini yaşıyoruz. Üstelik acılar içinde, binlerce ölü vermiş, tüm kent yerle bir olmuş, adeta atom saldırısına uğramış Antakya’yı sanki denek olarak seçti Saraybaşı. Merkez-yerel birlikteliğini gündeme getirerek oyların AKP’ye verilmesini yoksa gördüğünüz gibi kentin hizmet alamayacağını söyledi. Milletin iradesini adeta tehditle satın alma girişimiydi. Çok kötü oldum. Nasıl yani? Bir cumhurbaşkanı milleti ayırıyor, baskıyla oyuna merkezi iktidar adına ipotek koymaya çalışıyordu.

Sonra bu genelleşti, tekrarlandı, daha alt düzeydeki parti adamları ama yine de tanınmış isimler, el kol sallıyor, oy vermezseniz nah alırsınız demeye başlıyorlardı.

Tepeden ayarlanmış bir parti politikası olduğu açık seçik.

BU POLİTİKA HANGİ KOŞULLARDA DEVREYE SOKULDU?

Ülke-toplum ekonomik olarak çökertilmişken. Halk yaşamını yer yer sürdüremeyecek duruma getirildikten sonra. Emeklilerin önemli bir kısmı 10 bin TL ile yaşamaya mahkûm edilmişken. Orta sınıf iyice ezilmiş ve önemli bir kısmı asgari ücret düzeyine itilmişken.

Yani paraya, insanca yaşamaya en çok muhtaç haldeyken.

Para Ankara’da, temsilcileri adeta çuvalla gösteriyor, oy varsa bu da var diyordu. Yoksa sürünürsünüz.

OLABİLİR Mİ?

Düşünülmüş taşınılmış bir politika. Yoksa bu söylemin büyük bir tepki çekeceğine ve bumerang gibi sahibini vuracağına, milletin aç kalırım sana oy vermem tepkisi göstereceğine inansalar, bu politikayı sahaya sürmezlerdi.

Tam zamanı diye düşünmüş olmalılar hazır bir çoğunluk sürünüyorken. Vur ensesine al ağzındaki lokmayı. Tilki bile karganın ağzındaki peyniri almak için güzel sözler söyler.

Büyük güce tapınmak, boyun eğmek ve söyleneni yapmak... Şöyle mi düşünüyorlar: Tam kıvamına getirdik seçmeni... Saray artık bir mutlak güç haline geldiğini ve milleti tebaasına dönüştürdüğünü mü düşünüyor?

Bunlar altyapısı fazla olmayan düşünceler. Sosyal psikolojiye bu nedenle ihtiyaç var.

Büyük güç oluşturmak millette boyun eğme psikolojisi mi yaratıyor? Bilmiyorum.

Ama aşırı yoksulluk ve çaresizliğin böyle bir etki yaratabileceğini sanıyorum. Saray belki de bu seçim politikasında haklıdır.

BAĞIMLILIK DERECESİ YÜKSEK

Bir de şu var: Saray ve adamları millete tarihin en büyük ekonomik çöküntüsünü yaşatıyorlar ama sanki ülke güllük gülistanlık ve hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar.

Bunu mükemmel beceriyorlar.

En çok söyledikleri, bazı ekonomik sıkıntılar var ama bunları en kısa zamanda aşacağız, laflarıdır.

Saraybaşının dün söyledikleri ile bugün söyledikleri arasında 180 derece zıtlık olması, AKP seçmenini zerre ilgilendirmiyor. Herhalde vardır bir bildiği diyorlardır.

Kök oy tabanı yüzde 35’te, orada duruyor.

Seçmenin kişi tapınmasını parti ve ideolojik bağımlılık derecesini neyle ölçmek gerekir bilmiyorum ama aklıma gelen eroin bağımlılığı sanki. Sigara ile ölçmek çok hafif kalır.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki irili ufaklı partilere, kişilere, kavgalara, göz oymalara bakıyorum, ülke ve gerçekleri kimsenin umurunda değil. Kendi siyasi hırsı ve karakteri her şeyin üzerinde.

Millet bunlardan ne kadar daha akıllı bilmiyorum, 31 Mart’ta görürüz.








ORHAN BURSALI İsimli Yazarın Diğer Yazıları