Kestirememek, Türkiye gibi büyük bir kargaşa ve olaylar içinde kısa bir seçim süreci içinde sandığa giden bir ülkenin kaderi olsa gerek. Cumhurbaşkanı seçimi sonucunu kesine yakın tahminde başarılı olan BetimAr (hiç görmemiştim!) gibi ender ve sonucun uzak kenarında dolaşan bir iki şirket dışında size sunulan ciddi veriler olmazsa olayın akışını göremezsiniz.
Pazar günü Sözcü’de Can Coşkun sormuştu, “Sübjektif davranıyor olabilirim fakat eldeki verilerden yola çıkarak seçimin ilk turda bitmesini öngörüyorum” demiştim. Fakat sonuçlara bakarak bizlerin çok daha soğukkanlı, olanı biteni verileri önümüze koyarak değerlendirme, tahmin yapmamız gerekiyordu.
SOĞAN PATATES HER ŞEY DEĞİL
Önce şunu söyleyeyim: Soğan patates her şey değilmiş. RTE “Liderinizi soğan patatese satmazsınız değil mi” sorusu haklı çıktı, satmadılar! Bu bile psikolojik bir baskı sorusuydu ama sonuç verdi. Hayır bu soru RTE’yi sonuca yaklaştırdı demiyorum.
Sonuç, bütünsel politikaların ürünü. Şunu net görüyorduk: RTE ekonomik çöküntüye hep bir yanıt verdi. Emekli maaşlarını yükseltti, asgari ücrete, temmuzda yeni zam sözü verdi, EYT’lileri çözdü. Muhalefet de ama zamlar daha hızlı koşuyor dedi. İktidarın gücü her zaman bir iki kademe üstündür.
Deprem bölgesindeki oylarının düşmeyeceği daha önce görülmüştü. “Deprem bir kaderdir.” Bunu kader kabul etmemek ve talepte bulunmak öncelikle ciddi eğitim meselesidir. Bu yoktu. Ayrıca iktidar depreme hızla yanıt verdi ve on binlerce konutun temelini hemen attı. Depremzedelere umut verdi. “Biz bedava vereceğiz, bu bir haktır” doğru yaklaşımının karşılığı olmadı çünkü zaten iktidarın oy deposu olan bölge, deprem kaderdir inancı ile ve bağlı olduğu siyasalideolojik düşüncenin hızlı yanıtını kendisi için yeterli gördü.
'REİS DÜNYA LİDERİ'
Olayın diğer yönü, hiçbir zaman soğan patatesin (bir anlamda böyle bir ekonominin) bir seçimi belirleyici olamayacağı gerçeğinin ortaya çıkmasıdır. “Ekonomi belirleyicidir” saptamasının iflası! Evet ekonomi önde gider, fakat başka belirleyiciler onu bastırabilir: Mesela milliyetçilik aşırı propagandası eşliğinde, İHA’lar, uçaklar, uzaya adamlar, savaş gemileri, füzeler özetle biz üretiyoruz bunları propagandası çok etkili oldu. TV’ler, kendilerini ortada görenler dahil, bunların tanıtımı, daha neler yapacağız neler sözleriyle seçmenlere, evlere günlerce boca edildi. “Reis, dünya lideri”!
Batı karşısında ezilmişlik duygusuna büyük yanıtlardı bunlar. Boşuna her yerde bunların maketleri sergilenmedi, fuarlar açılmadı.
Patates soğan mı, yoksa büyük silah gücü ve dünya devleti imajı mı? Yanıt ikincisi oldu. Patates soğan gerçekten iyice yoksullaşan ve geçim sıkıntısı içinde bocalayan emeklilerin baş meselesi olabilir, ama bunların bir kısmı zaten AKP’nin “yoksulluğu yönetmek” stratejisinin bir parçasıydı.
Bu konu açılmışken şunu da hatırlatmalı: Çöken ekonomi bir yanıyla hep ayakta tutuldu. İşsizlik iki katına yükselmedi, pahalılığa rağmen ekonomiyi önemli ölçüde ayakta tuttular. Faizleri düşürdüler ama bir yandan da parası olanlara DDM hesaplarıyla para aktardılar. Önemli bir kesimin harcamaları kesilmedi. Bu politikaları sonuç verdi.
On milyarlarca lira seçim bütçesi aktarılan Aile Bakanlığı eliyle sosyal yardımlar iki katına çıkartıldı (450-600 TL’den 800-1200’e).
ADAY MI YANLIŞTI
Bazı kolaycılar, Millet İttifakı’nın seçimi kazanamamasını, Kılıçdaroğlu’nun adaylığının yanlışlığına bağlıyorlar... Adaylığı her şey geri kalanı hiçbir şey olarak görüyor ve propaganda yapıyorlar. Bu tam bir komploculuk. Kılıçdaroğlu bir strateji uyguladı, milletin geri kalanını birleştirme... Strateji sandığa kadar iyi çalıştı ama sonuca ulaşmadı. İttifaktaki bileşenlerin oylara ölçülebilir görülebilir bir katkısı? Sanki yok gibi. İYİ Parti’nin vazoyu kırıp sonra tamir etmesi, güveni sarstı, bu oyuna da yansıdı ne yazık ki. Yok başkası aday olsaydı, kazanırdı gibi laflar gırla.
Millet Kılıçdaroğlu’nu sevdi, bence başarılı bir kampanya yürütüldü ama yukarıdaki gerçekler galip geldi.
Belki İYİ Parti dışında diğerlerin parti olarak gelişip vücut bulmalarına zaman olmadı. Kendilerini ispatlayamadan ham ve isim olarak ittifak bileşeni oldular. Bunun sonuç vermediğini düşünüyorum. Saadet, seçmenini Yeniden Refah’a mı kaptırdı? Evet gibi. Van’da sandığa giden İbrahim, “Abi Kürt seçmen dağıldı, nasılsa kazanılıyor” diyerek seçim bölgesine dönmedi, her sandıkta yüzlerce seçmen yoktu, dedi. MHP üzerine bir şey yazmayayım, AKP’dekilerin yüzde 2-3 oyu dönmüş olabilir.
Siz bunları bir düşünün, ben de perşembe yazım için hazırlık yapayım.