Tam da COV-19 virüsünün dünyada görülmemiş bir hızla insanları esir aldığı bir dönemde, komplo şarlatanlığı yaparak bundan şan şöhret ve para kazanacağını düşünenler çevreye virüs gibi yayıldı. Türkiye’de ve dünyada bilim düşmanlığının, özellikle bilinmezliklerin yarattığı endişelerin arttığı ortamlarda bu endişeleri körükleyenler de tıpkı virüs gibi peydah olur, yayılır ve toplumu etkiler..
Bunların en tehlikelilerden biri, içinde bilim düşmanlıkları, sahtekârlıklar, yanlışlıklar, manipülasyonlar ve başkalarının yazdıklarından çalıntılarla dolu yığma kitabı da piyasaya çıkmışken, parayı çok sevdiği için de büyük bir kazanç fırsatını yakaladığını düşündü.
Hele her yazdığına hiçbir soru sormadan “mümin gibi” inanan bir okur kitlesinin var olduğuna da inandığı için, atmasyonunu sürdürmekten geri kalmadı. Eleştirilerin hiçbirine yanıt vermedi, çünkü yanıt vermeye kalksa, okurun doğru bilgiden haberi olacak ve inşa ettiği “inanç iktidarı” darbe yiyecekti. Bu açıdan bakıldığında bugünkü iktidardan ve benzeri inanç cemaatlerinden hiçbir farkı olmadığı net anlaşılacaktı.
Salgın patladığında virüsün, bilimcilerin, Amerikalıların vb. laboratuvarda üretip dünyaya saldığını duyurdu. Ama bu “büyük buluşu”nun bir kaynağı yoktu, beyninin komplocu kıvrımlarında üretilmişti. Aynı zamanda dünyanın 15 yıl kadar önce yaşadığı SARS virüsü salgını için de “SARS’ın insan yapımı olduğu konusunda şüphe yok” diye yazmıştı. Kimin şüphesi yoktu? Tabii ki kendisinin! Ortalığı ne kadar kirletirse kitabının da o kadar itibar kazanacağını düşünüyordu.
‘Kirli bilgi’ çöpe
Son bir yazısında bana ve “çeviri” diye alçakça saldırdığı Herkese Bilim Teknoloji’nin 204. sayısında Prof. Dr. Haluk Ertan, hem COV-19 hem de SARS iddiası üzerine bir araştırma makalesi yayımladı. Orada açık ve net bu kirli bilginin peşine düşüyor ve virüste insan yapımı hiçbir izin bulunmadığını ve tamamen doğal bir virüs olduğunu açıklıyordu. Biz bu yazıyı dergi sayfalarından çıkarıp doğru bilgiye ulaşılması için herkesin erişimine açmıştık:
(www.herkesebilimteknoloji.com/haberler/toplum/sinir-tanimayan-komplo-virusleri)
Ertan, orada sonuç olarak şöyle diyordu:
“SARS-CoV üzerine çalışan uzmanların saygın bilimsel dergilerde yayımladığı makalelerde virüs komplocularını haklı çıkaracak hiçbir bilgi yoktur. Bir kirliliği yayan kişinin adını da vererek, ne yazık ki bu tip insanlar, öğrenme tembelliğinin yol açtığı cehaletle beslenip, halkın daha kolay tüketilen şaşırtıcı iddialara olan merakından menfaat sağlamaktadır. Gerçek virüsler mi, yoksa komplocular mı: İnsanlık için hangisi daha zararlı, zamanla görülecektir...”
‘Manipülasyon yok’
Derken dün de dünyanın en saygın bilim dergisi (diğeri Science) Nature’ın çıkardığı Nature Medicine’de yayımlanan bir araştırma, bu komplocu düşünceye de son noktayı koydu, şimdiki virüsün de laboratuvarda üretildiğine veya manipüle edildiğine ilişkin hiçbir göstergenin olmadığını duyurdu.
(www.nature.com/articles/s41591-020-0820-9?utm_source=twt_nnc&utm_medium=social&utm_campaign=naturenews&sf231596998=1)
Sonuçta diyor ki araştırma: “SARS-CoV-2, insanları enfekte ettiği bilinen yedinci koronavirüstür; SARS-CoV, MERS-CoV ve SARS-CoV-2 ciddi hastalığa neden olurken, HKU1, NL63, OC43 ve 229E hafif semptomlarla ilişkilidir. SARS-CoV-2’nin kökeni hakkında genomik verileri karşılaştırdık. Analizlerimiz açıkça gösteriyor ki SARS-CoV-2 bir laboratuvar yapısı veya amaca yönelik olarak manipüle edilmiş bir virüs değil..”
Bilim somut verilere dayanır, buna inanmayabilirsiniz, ama o zaman da kalkar araştırır ve gösterirsiniz ki, hayır öyle değil, laboratuvarda üretildi, bu adamlar yalan söylüyor... Bunu diyemiyorsanız, poponuzdan da üfüremezsiniz.
En hakiki mürşit ilimdir, fendir
Düşündük, neden bir popüler bilim dergisini kötülüyor diye. Çünkü bizler evrensel bilimin temsilcileriyiz. Ülkemizde bilimsel düşüncenin araştırmaların geliştirilmesine, bilim ve teknoloji üreten ülke olmaya gönül vermişiz. Bilim tektir, evrenseldir, ister kutupta ister Ekvator’da nerede üretiliyorsa insanlığın malıdır, alırız kullanırız, haberdar ederiz, teşvik ederiz.
Ülkemizde böyle bir derginin yayımlanıyor olması, ortalığı kirleten sahte bilgi ve kanaatlerin yayılmasının da önünde bir duvardır. Bu kirli kafa, 35 yıldır bu yayıncılığın, haberciliğin ve yazarlığın temsilcilerinden olan beni de hedefe almaktan utanmadı.
Bizlere, 30-40 yıldır, Atatürk’ün en hakiki mürşit bilimdir fendir çağdaş öngörüsüne ve özdeyişine göre çalışanlara, üretenlere saldırıyor, dolayısıyla Atatürk’e de, ülkemizin bilimselleşmesi ve halkımızın bilimsel düşünmesine yönelik gayretlerine de.
Çünkü bu kafa, bilimi, ürettiği komplocu yazılarının yayılmasında, kafaları esir almasında engel olarak görür. Bu nedenle de saldırır, gözden düşürmeye, tabii komplolarla para kazanmasının yollarının da tıkanmasını engellemeye çalışır...
Bize kara kutuyu açtırdı, bakalım içinden bu adamın yüzüne neler fışkıracak?