Yüzde 28’in dışında kalan seçmenin, yani toptan muhalefetin, şüphesiz ki en başta CHP’nin aşması gereken bir temel mesele yarattı iktidar: Belediyelerin sahip oldukları kaynakları halka akıtmasını engellemelerini boşa çıkarmak.
Tasarruf önlemleri bahanesi veya yasal palavrasıyla hizmetlerin elini kolunu bağlamanın yine yasal yollarla etkisiz kılmak mümkün mü bilmiyorum. Bu yerel yönetim ve hukukçularının araştırması gereken konu.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne iktidar, “Kreş yapamazsın!” demiş.
Kendi ideolojik iktidarları için en önemli gördükleri konuya yasak getiriyorlar.
Bu yasağı başta İstanbul olmak üzere yayacaklarını tahmin etmek zor değil.
‘BOŞA HARCAMA’
İktidar resmen halkın yararına yönelik tüm faaliyetlere harcanacak belediye olanaklarını “boşa harcama” olarak görüyor!
Eh, dünkü yazımda belirttiğim gibi kendilerine adamlarına yandaşlarına akmayan her şey boşa akıyor!
İktidar bu “yasakları” öğrenci yurtlarına ve burslarına yönelik çok geniş bir çerçeveye yayar mı bilmiyorum.
Ama mesela İstanbul’da Halk Ekmek büfelerinin yayılmasını, sahip oldukları belediyeler aracılığıyla engelleme rezilliğini bu ülkeye yaratmaktan bile utanmadılar.
Bu merkezi engellemelerin ötesinde, SGK kesintilerinin yaratacağı mali darlıklar da var.
HALK YAPAR, HEDİYE EDER!
CHP’li belediyeler tüm sorunları tartışacaklar.
Şüphesiz ki iktidarın belediyelerin faaliyetlerinin tümünü engellemesi mümkün değil.
Belediyeler kendi bütçe ve kaynaklarını yeniden ele alacaklardır ve yaratıcılıklarını ortaya koyacaklardır.
Şüphesiz çok iyi bildiğimiz, belediye olanaklarının engellendiği ve/ veya yetmediği konularda devreye sokulacak olan halk dayanışmasıdır.
Özellikle kreşler gibi toplumsal etkisi çok yüksek konular, geçmişte örneklerini gördüğümüz “Halk yapar belediyeye hediye eder” teması ile kesintisiz sürdürülebilir.
İktidara karşı oy kullanan yüzde 70 seçmenden bahsediyoruz. Tüm muhalefet için yeni bir birliktelik alanı...
Bu millet hem arsa verir hem okul yapar.
Bu gibi konularda yapılacak kampanyalarla halka akıtılacak kaynaklar şüphesiz ki yaratılabilir. Bunlar sessiz sakin akıllıca programlanmalıdır.
KÖPEK SEVGİSİZLİĞİ
Aslında köpekleri vahşice temizleme konusunda iktidarın ısrarı ve hemen çıkaralım yasayı acelesi de muhalif belediyelerin elini bağlamak amacını taşıyor. Dindar kesim arasında köpek varlığının az olduğunu düşünüyorum. Aşırı dindar kesimler zaten köpekleri, kedileri mundar yaratıklar olarak görür. Hayvan, köpek, doğanın tüm yaratıklarına yönelik sevgi, daha çok seküler seçmenlerle ilişkilidir. Bu bilinçle hareket ediyorlar. Not olarak yazayım.
750 BİN KİŞİYE İŞ OLANAĞI
İstanbul Gönüllüsü sıfatıyla dünkü yazıma katkıda bulunan Dr. Boray Uğraş, kreşler konusunda şu görüşlerini paylaştı, teşekkür ederim:
“Cemaatlerin güç kazandığı yerlerde sosyal devlet güç kaybeder, sosyal yardım ve sosyal hizmetler cemaatler/ vakıflar üzerinden yürütülür. Ekrem Bey ilk kampanyasında 300’den fazla mahallede kreş açacağını taahhüt etmişti. Bir kısmını başarabildi. Bunu duyduğumda gerçekten çok sevinmiştim ve seçimi kazanacağını daha o zaman anlamıştım. Türkiye’de yaşlı, engelli ve çocuk bakımı kadının omzundadır. Türkiye genelinde yaşlı, engelli ve çocuk bakımı kurumsallaştığı takdirde kadın istihdam oranı rahatlıkla yüzde 50’nin üzerine çıkar, yaklaşık 750 bin kişiye iş imkânı sağlanır. Bu işe biraz kafa yoran birisiyim. Kadını ikinci sınıf yapmanın en kestirme yolu onu bakıma/mutfağa hapsetmektir.
TE’nin iktidarı yaklaşık 12 milyon kişiye çeşitli kanallardan yardım dağıtıyor, evde bakım parası (...) yandaşa akıtılan ihaleler, oy oranının yüzde 25-30 civarında gezinmesi bundandır. CHP’li belediyeler yoksulluğu genişletmeden yönetmeye başlayınca işin rengi değişti. Şimdi daha çok kreş, daha çok yurt, daha çok Halk Ekmek gerekli. Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Bey’i görünce ekranlarda gözlerim yaşarıyor... İnan Bey’le çalışmayı çok isterdim. (brugras@gmail.com)”