Küresel Kuzey ve Küresel Güney dersem, size ne ifade eder? Neyse mutlaka bilmişsinizdir; basitçe Küresel Kuzey ile kastedilen, coğrafi keşifler ve Sanayi Devrimi’nden bu yana tabii öncelikle sömürge imparatorlukları ile büyük zenginlikler biriktirmiş ve dünya üzerinde egemenliklerini bugün dahi sürdüren zengin Avrupa ülkeleri ve Kuzey Amerika ülkeleri (ABD ve Kanada). Bunlara yine Avrupa’nın kurduğu Avustralyayı da katabilirsiniz.
Küresel Güney ise Afrika, Latin Amerika ülkeleri ve Uzakdoğu ülkeleri.
Uzadoğu ülkelerinden bazıları (mesela Çin) kendilerini giderek farklılaştırıyorlar.
Bu Kuzey-Güney ayrımında ufak sapmalar olabilir ve genel anlamda ayrımda doğru tanımlamalar.
Küresel Kuzey her zaman ağır sömürü, insan ticareti, sömürgeleştirme ve eşitsiz ticaret ve buna paralel geliştirdikleri askeri güçleriyle egemenliklerini ve zenginliklerini pekiştirdiler.
Hayır, bildiğiniz dünya tarihi anlatmayacağım... Bu amaçla yazılmış mükemmel kitaplar var.
BUGÜNKÜ TABLO KORKUNÇ
Geçmişin kanla, savaşlarla kazanılan zenginlikleri, bugün, daha çok farklı bir şekilde, ticaretle sürdürülüyor. Küresel Güney’in korkunç emek sömürü üzerine kurulu bir dünya, bugün küresel olarak yaşanan eşitsizliklerin, işsizliklerin, küresel göçlerin, yoksullukların temel nedeni.
Herkese Bilim Teknoloji dergisinin son sayısında, Özlem Yüzak’ın derlediği kapak konusu, İspanyol bilimcilerin kapsamlı ve dünyada ilk kez yapılan bir araştırmanın ana hatlarını özetliyor.
Barselona Özerk Üniversitesi’nde (UAB) ekonomik antropolog Jason Hickel ve arkadaşları tarafından yürütüldü. Bilim insanları 1995’ten 2021’e kadar ülkeler arasında işgücünün ve malların nasıl aktığını ortaya çıkardılar. (Nature Communications, Dünya ekonomisinde emeğin eşitsiz değişimi)
Ortaya çıkan temel gerçek şu:
“Küresel Güney’in işgücü, çiftçilerden tutun bilim insanlarına kadar dünya ekonomisinin itici gücü. Büyük şirketlerin üretim ve hizmet alma yeri. Ama aynı zamanda büyük sömürü merkezi.”
Bir mesela tekstil veya elektronik mağazasına gittiğinizde satın aldığınız malın üretim yeri genellikle Küresel Güney (Uzakdoğu vb.) ülkeleri olduğunu görüyorsunuz. Hepsinde bildiğimiz ünlü markaların adı var. Ucuz emekle ürettirilen bu mallar Küresel Kuzey ülkelerinin alım güçlerine uygun yüksek fiyatlarla satılıyor.
Satılmamış gemi seyahati kabinleri neredeyse bedavaya satışta! Fiyatları şimdi kontrol edin
WallStreet Viral
Taboola'dan Sponsorlu İçerikler
Mesela büyük markalı ve Türkiye’de kullanımı bir statü simgesi olan cep telefonu markası, ABD’de üretilseydi, yüksek maliyeti nedeniyle ülkemizde müşterileri belki de binde bir oranında olurdu ve Amerika’da bile bugünkü satış miktarının çok altında alıcısı olurdu.
EMEĞİN YÜZDE 90’ININ MERKEZİ GÜNEY
Araştırmanın ortaya çıkardığı gerçek, ürkütücü: Küresel Güney’in işgücü, dünya ekonomisi için gereken emeğin yüzde 90’ını sağlıyor; peki buna karşılık kazancı ne oluyor?
Küresel gelirin yalnızca yüzde 21’i.
Yazıdan: Bu durum eşitsizlik, ticaret ve teknolojik gelişmeler ile birleşince hem “küresel servet patlamasını” yaratıyor hem de Küresel Güney’deki birçok ülkenin neden yüksek yoksulluk oranlarına sahip olduğunu açıklıyor.
Bilim insanları 1995’ten 2021’e kadar ülkeler arasında işgücünün ve malların nasıl aktığını bir matematiksel bir model ile izlediler.
Örneğin 2021’de zengin ülkeler, daha fakir ülkelerden 906 milyar saatlik emek satın aldılar, bu 906 milyar saatin anlamı şu: Bir mal üretmek veya bir hizmeti baştan sona sunmak için gereken toplam emek miktarı.
826 MİLYAR SAAT EMEK SÖMÜRÜSÜ
Bunun karşılığında ise ister tarım gibi sektörlerde düşük beceri gerektiren iş, ister bilgisayar mühendisliği gibi yüksek beceri gerektiren iş olsun, her türlü emekten yalnızca 80 milyar saat ihraç ettiler.
Yani Küresel Güney’den Küresel Kuzey’e akan emek miktarı zaman olarak, 906 eksi 80 milyar = 826 milyar saat.
Buna karşılık Güney’e bu emek karşılık verilen ise sadece 80 milyar saat.
İşte Kuzey’in zenginliğinin kaynağı.
Bunun dolar cinsinden anlamını yarın yazacağım.