20 Aralık Pazartesi gecesi görünür gelecekte konuşmaya devam edeceğimiz bir dizi alacakaranlık olay yaşandı. Ortaya atılan olasılıklar yelpazesi, aydınlatılması gereken pek çok karanlık nokta olduğunu gösteriyor.
Merkez Bankası, Ziraat Bankası, Halkbank ve VakıfBank’ın çok aktif kullanıldığı bilgisi var. Anlatılan o ki 20 Aralık gecesi toplam 20 milyar doları bulan, her bankaya birbirine yakın oranda sorumluluk dağıtılan bir operasyon yapıldı.
Böyle bir operasyon, o gece akla gelip düğmeye basılacak türden değil. Belli ki planlandı, uygulandı. Zaten bakan da o gece kimin “çarpıldığını” sonuçlarını önceden öngörmüş gibi açık açık söyledi.
***
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile genel merkezdeki görüşmemizin ana konusu da 20 Aralık gecesiydi. O geceyi mutlaka aydınlatmak gerektiğini söyleyip şunları vurguladı:
“Öncelikle Meclis’te bunun araştırılmasını isteyeceğiz. Arkadaşlar hazırlıklarını yaptılar. Geçmişte 128 milyar doların peşine düştüğümüz gibi 20 Aralık gecesinin de hesabını soracağız. Akıldışı, güven ortamını tümüyle ortadan kaldıran bir adım daha attılar. Bunun bedelini millet ödeyecek.”
Kılıçdaroğlu, faizlerle ilgili olarak da şu değerlendirmeyi yaptı:
“Söyledikleri her şey yalan. Faizleri düşürdük dediler, Türk Lirası’nı dolara bağladılar. Yaşadığımız tam bir dolarizasyon. Bu durum yoksulluktan öte açlığın kapısını açıyor. Halkın gündemi makarnanın fiyatı. Hayatın her alanında faiz var. Çiftçinin, esnafın kredi borçlarını bile faiziyle erteliyorlar.”
İktidar medyası, o geceyi büyük bir zafer olarak köpürtmeye devam ediyor, muhalefetin asgari ücretteki artışla birlikte “ters köşe” olduğunu söylüyor. Bu durumu Kılıçdaroğlu’na sorduğumuzda yanıtı şu oldu:
“Madem öyle, hodri meydan. Seçime gidelim. Anlık çözümler bulup iyiye gidiyoruz havası vermeye çalışabilirler. Hangi açığı kapatırlarsa kapatsınlar, güven açığını kapatamazlar. Kendi halkına dolar-faiz kumpası kuran bir iktidar bundan sonra hangi adımıyla güven verecek?”
Kılıçdaroğlu’na şunu sorduk:
“Önceki seçimlerde AKP’ye oy vermiş seçmende ciddi bir çekilme var. Ancak bu seçmenin büyük yönelim gösterdiği bir parti yok. Halk iktidardan bıktı ama net bir alternatife de yönelmiyor. Bunu nasıl sağlayacaksınız?”
Şu yanıtı verdi:
“Halkın bize sorduğu kritik soru şu: Siz ne yapacaksınız? Bu soru önemli. Bu, halkın başka seçeneğe yöneldiğini gösteriyor. Sadece bu iktidarın olumsuzluklarını anlatmak yetmez, çözümü koymak gerek. Bunu yapınca inandırıcı oluyoruz.”
Erdoğan’ın “CHP’li belediye başkanlarının cilası dökülüyor” sözüne Kılıçdaroğlu’nun yanıtı şu:
“CHP’li belediyeler AKP döneminden kalan borçları ödeyip üstüne yatırım yapıyor. Mersin’de olduğu gibi iktidar engellerini de aşarak iş yapıyorlar.”
***
Kılıçdaroğlu ile görüşmelerin olmazsa olmaz sorusu cumhurbaşkanı adaylığı. Bilinenleri vurguladı, Millet İttifakı bileşenlerinin kabulüyle böyle bir adaylığın söz konusu olabileceğini söyledi, ekledi:
“Cumhurbaşkanı devlet deneyimi olan bir kişi olmalı, kritik bir süreci yönetecek. Sayın Yavaş ve İmamoğlu’nun ismi öne çıkarılıyor ama İstanbul ve Ankara’nın yönetimini bırakamayız. Seçmenimize anlatamayız.”
Kemal Bey’in anlatımlarından bizim çıkardığımız sonuç şu:
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı adayını, kendi adını önde tutarak perdeliyor!