AKP, 8. olağan kongresine giderken tablo, toplumu bir yana bırakın Saray için bile iyi görünmüyor. 2024 sonbaharında, yarın yapılacak kongrenin bir yenilenme, heyecan yaratma şeklinde olacağı konuşulmuştu.
Tam tersi bir durum yaşıyoruz.
“Adında ak, ışığında istikbal” sloganıyla toplanacak kongrede yaratıcı bir şeyin olmadığı anlaşılıyor. Siyasette önemli hünerlerden biri şudur:
Rıza üretmek!
Yani toplumun geniş kesimlerinden iktidar uygulamalarına gönüllü kabul olmasını sağlamak, adı üstünde milletin rızasını almak.
İktidar bunu şöyle değiştirdi:
Rıza dayatmak!
TÜSİAD yöneticilerine “suçüstü” muamelesi yapmaktan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in tutuklanmasına, Ayşe Barım’ı serbest bırakma cüretini gösteren hâkim hakkında soruşturma açmaktan kayyım uygulamalarına kadar her alanda “haddini bileceksin” icraatı var!
***
“Haddini bileceksin” hiddetinin öteki yüzü ne?
Öteki yüz kalabalık! Başta vurguladığımız gibi işler iyi gitmiyor.
Ekonomiden başlayalım. Gidişten bırakın TÜSİAD’ı, AKP’li iş insanları da mutlu değil. TÜSİAD aslında onların da düşüncelerini dile getirdi. Her şey bir yana Merkez Bankası’nın yılın daha birinci ayında 2025 enflasyon hedefini yüzde 21’den 24’e çıkarması hemen hemen kesimleri “yüzde 30 kabul” noktasına getirdi.
Mehmet Şimşek’in dilindeki söz şu olmalı:
Gitmek mi zor kalmak mı?
Aslında TÜSİAD’a en güçlü yanıtı vermesi gereken kişi Şimşek. Çıksa, gürlese:
-Her şey iyiye gidiyor. İşte rakamlar! Ekonominin başına geçen bakan birinci yılda genellikle tünelin ucundaki ışığı gösterir! Oysa şimdiki endişe şu:
Tünel haziranda daralır mı?
Erdoğan’ın önündeki anketler kötü! Yapılanları onaylayanların oranı arzu edilenin neredeyse yarısı. Bunları kararname ile değiştirmek mümkün değil!
Bahçeli’nin 22 Ekim’de başlattığı Öcalan daveti rayında gitmiyor. İmralı’ya her seferinde “son tur” düzenleniyor ama arkası yeni bir turu gerektiriyor. Bahçeli’ye iki bakımdan sağlık diliyoruz. Birincisi insani olarak. Herkes olabildiğince sağlıklı yaşasın. İkincisi siyasi olarak. Türkiye’de düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırsız kullanabilen tek kişi. Gelinen noktanın nereye evrileceği bilinmiyor.
Suriye’den gelen haberler iyi değil! Küresel aktörler Eş Şara’yı kıskacına almış görünüyor. Türkiye’nin PKK uzantısı olarak nitelediği YPG Şam ile hemhal! Korkarız Esad döneminde kabul gören PKK, adı şekli değişmiş olarak yine zemin bulacak!
Trump yönetimi bölge planlamaları yaparken Türkiye’yi gözetir bir noktada değil. Suudi Arabistan ve Rusya ile daha yakın çalışma havası var.
***
Bütün bunlar bizim için ne yazık ki şaşırtıcı değil.
Ekonominin içinde hepimiz var. Acımasız kriz sağ-sol dinlemiyor. Ama hukuk devleti olmadan refah devleti olunamayacağı gerçeği var.
Terörsüz Türkiye, terörsüz bölge hangi sağduyulu yurttaşın arzusu olmaz ki! Ama bunun için öncelikle şeffaflık, toplumsal mutabakat ve parti çıkarlarını ötelemek gerekiyor.
Amerika’ya kafa tutmanın da çanak tutmanın da gereği yok. Bütün mesele ülke yararları öncelikli politika. Ama bunun için tutarlı olmak şart.
Bütün bunları birleştirince iktidar için “çıkış” olarak iki yol kalıyor:
1-Gerçekleri söyleyenlere haddini bildirmek.
2-Seçenek olabilecekleri tasfiye etmek. Yani “çıkış”, herkese çıkışmak! CHP’nin izleyeceği önseçimli siyaset bunu durdurabilir mi?
Mümkün.
Önümüzdeki hafta bu zeminde buluşalım!