Yok yok başlığı yanlış yazmadık. Tam aksine gerçeği yansıtıyor.
Gerçekte emek en yüce değerdir ama bugünkü Türkiye’nin gerçeği tam tersi:
Emek en cüce değerdir!
O kadar cüce ki herkes en asgaride eşitleniyor! Toplumsal barışın rayına oturduğu ülkelerde asgari ücret alanların oranı yüzde 10-15’i geçmezken bizde bütün çalışanların yaklaşık yüzde 60’ı asgari ücret alıyor. Artık “ortalama ücret” haline geldi.
Türkiye hukuksuzlaştıkça...
Şahsım rejimine teslim oldukça...
Ekonomik kriz artık “yıl” kavramı ile değil de uzun zaman dilimini ifade ettikçe...
Emeğin milli gelirden aldığı pay azalıyor, sermayenin payı artıyor. Bu gerçek TÜİK’in verilerinde bile saklanamıyor.
Ekonomik krizin başladığı kabul edilen 2018 yılında alın terinin milli gelirden aldığı pay yüzde 33’tü. Bu oran 2020’de yüzde 32, 2021’de yüzde 31, 2023’de yüzde 26 oldu.
İstikrar diye buna denir. Her yıl düzenli bir şekilde azalmış!
***
Bugün 1 Mayıs...
Emeğin bayramı... Emeğin, alın terinin karşılığını almak için verilen mücadelenin bayramı... Bayramlar sevinci paylaşırken sorumluluk duygusunu da büyütür...
AKP iktidarına başından beri rejime yönelik, Cumhuriyete yönelik tutumunu önceleyerek yaklaştık. Demokrasinin geriye gidişine karşı durmak gündemin birinci maddesini oluşturdu. Ancak bunun kadar önemli olan bir başka gerçek daha vardı:
AKP, vahşi kapitalizmin istediği ne varsa yaptı.
Bunun sonucunda yazının başında vurguladığımız gerçek ortaya çıktı. Gelir uçurumu bakımından bütün dünyada yaşanan vahşeti Türkiye katmerli yaşadı. Cumhuriyetin temel birikimleri satıldı. Bu satışları savunurken başlangıçta şöyle demişlerdi:
- Satıyoruz ama daha fazlasını yapacağız.
Yapılmadı ve Türkiye gelinen noktada toplu iğne, kâğıt, saman, mercimek, nazar boncuğu ithal eden ülke haline geldi.
Bu sürecin devamında bir nebze de olsa sürdürülen üretimin ana unsuru olan emekçilerin hakları gasp edildi.
Emeklilik, emeğin geleceğidir. AKP bu kesime da yapacağını yaptı, maaş bağlama oranını yüzde 70’lerden 30’lara indirip yardıma muhtaç, yeniden çalışmaya mecbur hale getirdi. Pek çok yerde 70’inde temizlik görevlisi, 75’inde pazarcı görüyoruz. Bu bağlamda emeklinin hakkı da emeğin hakkıdır.
31 Mart seçimlerinin ayrıntılı haritasına baktığımızda genel bir değerlendirme ile gelir düzeyi en düşük kesimlerde de AKP’den çekilme var ama çok az! Bir dostumuz İstanbul’daki Kent Lokantalarında yemek yiyenlerin en az yüzde 60-65’inin AKP’ye oy veren kişiler olduğu gözlemini paylaştı. 1 Mayıs bu kesimlere ulaşmanın mücadelesini de içermeli.
***
1 Mayıs’ta Taksim’i yasaklamak ne anlama geliyor?
Şöyle bir şey:
Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nı kutlayabilirsiniz ama bunu denizde yapmanızı istemiyoruz. Dalgalardan etkilenebilirsiniz.
Ya da şöyle bir şey:
Tarım Bayramı’nı kutlayın ama sakın tarlaya girmeyin. Bu bayramı sadece salonlarda kutlayabilirsiniz.
Taksim’e kimseyi sokmamak için alınan önlemler, Taksim özgür olsa buraya gelecekleri korumak için alınacak önlemlerin 10 katı! Terör örgütlerini sosyal medyadan takip eden Ali Yerlikaya’yı yadırgadık!
Anladık. Emeği en cüce değer olarak görüyorsunuz ama...
Emek mücadelesi verenlere de cüce muamelesi yapamazsınız!