Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor! Ya Bahçeli’yi?

Haber Tarihi: 23.09.2019


Ülkemizdeki yönetim biçimi, halk diliyle söylemek gerekirse, “o biçim” bir hal aldı. Kimin yetkisi kimin cebinde belli değil! Halk, başkanlık sistemini hiçbir şekilde benimsemediği için “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” diye, ne olduğu belirsiz, uygulamayla şekillenen bir ad buldular. Ortada “hükümet” yok, “sistem” yok, sadece cumhurbaşkanı var.

Erdoğan, AKP Genel Başkanı sıfatıyla siyasetin bütün kanallarında en aktif şekilde oynuyor... Cumhurbaşkanı sıfatıyla herkesten kabul bekliyor.

Bu durum eşyanın tabiatına ters. Yürütülemez...

Ekonomiden devlet çarkına genel bir tıkanma var. Her şey bir yana, işte yargı; Cumhurbaşkanı damadı, her şey bakanı Berat Albayrak’la, Başdenetçi Şeref Malkoç’un damadı Adalet Bakanı Abdulhamit Gül karşı karşıya... Altta kalan adalet!

Bunu gören, “Böyle gitmez” deyip yeni arayışlar içine giriyor.

Böyle gitmeyeceğini görenlerin başında Erdoğan geliyor. O nedenle başka seçenekler öne çıkmadan, “yaparsam yine ben yaparım” demeye hazırlanıyor...

Erdoğan’ın bu yoldaki başlıca destekçisi Bahçeli... Nasıl, 2002’de koalisyon hükümeti acı reçetenin sonuna yaklaşırken Türkiye’yi seçime sürüklemiş, AKP tek başına iktidara gelmişse, 15 Temmuz 2016 felaketi sonrasında da bugünkü sistemsizliğin içine soktu.

Bugüne 11 Ekim 2016’da Bahçeli’nin grup konuşması ile gelindi. O gün Bahçeli şöyle dedi:

“En sağlıklı olanı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın fiili başkanlık zorlamasından vazgeçmesi, yasa ve anayasal sınırlarına çekilmesidir. Şayet bu olmayacaksa, ikinci olarak fiili durumun hukuki boyut kazanabilmesinin süratle yol ve yöntemlerinin aranmasıdır.”

Yani Bahçeli, “Erdoğan’ı hukuki sisteme çekemiyorsak, istediği her şeyi yapacağı bir sistem yapalım” dedi.

Erdoğan bu önerini üstüne atladı... Bugün gelinen nokta şu:

Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor!

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı Bahçeli’nin elinden, Bahçeli’nin MHP Genel Başkanlığı Erdoğan’ın elinden!

2015 yılına kadar kanlı bıçaklı...

2016’dan sonra allı duvaklı...

Birbirlerini sevmelerine gerek yok, birbirlerini ayakta tutsunlar yeter!

Ne demişler? En güçlü ortaklık çıkar ortaklığıdır.

Böyle bir çıkar ortaklığını iki şey bitirir; 1- Çıkarın sona ermesi, 2- Daha güçlü başka bir çıkar ortaklığının doğması.

Her ikisi de bunun farkında.

Bahçeli, bir yandan AKP’de kim gitsin kim kalsın, buna karar veriyor... Arınç’a “Evinde otur”, damada “Devam et” diyor... Bir yandan CHP’ye ayar vermeye girişiyor. CHP, AKP’nin Tank Palet Fabrikası’nı Katar’a yüklemek gibi kabul edilemez adımlarından örnekler verip, “Bahçeli bu ne” deyince, Semih Yalçın 2 bin 500 metre rakımdan cevap veriyor:

“Biz hükümete ortak değiliz!”

Nesiniz?

Anlaşılan MHP, kâra ortak, zarara karışmıyor!

Türkiye’yi Erdoğan, Erdoğan’ı Bahçeli yönetiyor da Bahçeli’yi kim yönetiyor?

Derin bir soru...

Ama devlette derinlik kalmadı!


***


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile önceki gün çay içimi, kuru incir yiyimi Türkiye’yi konuştuk. Işık Kansu, Sertaç Eş, Mahmut Lıcalı ile birlikte… Öncesinde Kemal Bey’in yeni Özel Kalem Müdürü Derya Gödek’i kutladık. Derya Hanım, Ecevit’lerin, İsmail Cem’in Özel Kalem Müdürlüğü’nden gelen, birikimi adıyla yarışan bir kişi...

Kılıçdaroğlu, aklın soluyla aklın yolunu harmanlayıp Türkiye’yi içinde bulunduğu yönetilemezlikten çıkaracak bir süreci hazırladı.

Erdoğan’la Bahçeli’nin birinci amacı bu süreci baltalamak, CHP’yi yalnızlaştırmak ve yıpratmak. İktidar karşısında şekillenen demokrasi yelpazesini parçalamak. Zira kendi başarılarıyla değil, sözüm ona, muhalefetin başarısızlığı ile ayakta durmaya çalışıyorlar.

Kılıçdaroğlu, durumu şöyle özetledi:

“İki devlet var, biri bildiğimiz Türkiye Cumhuriyeti, öteki saray devleti... Saray, ne Türkiye’yi tanıyor ne Cumhuriyeti... Tek derdi iktidarını sürdürmek!”

Bu girdaptan en az zararla çıkabilmek için “olmazsa olmaz” şudur:

Türkiye’nin seçeneksiz olmadığını göstermek...

Önümüzdeki kuşaklar CHP’ye, “Böyle gitmez” diyen partilere, “O gün ne söylediniz” diye sormayacak...

“Ne yaptınız” diye soracak!








MUSTAFA BALBAY İsimli Yazarın Diğer Yazıları