AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Katar Emiri Al Sani arasındaki Türkiye’nin zenginliklerinin Katar’la paylaşma anlaşması çok su kaldıracak. Son sözümüzü başta söyleyelim: Katar’ın attığı her büyük adımın arkasında ABD ve çevresi vardır.
Bunu görmek için iyi araştırmacı olmaya, perde gerisi bilgiler almaya gerek yok. Açık kaynaklardaki haberleri bir araya getirmek yeterli.
Katar’da Sani ailesi yönetimde, on yıllardır emirler gelir gider, hepsinin uzun adının sonunda Sani vardır. Tıpkı Suudi Arabistan’da Suud ailesinin, Kuveyt’te Sabah ailesinin, Bahreyn’de Halifa ailesinin, Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) Zayed ailesinin olduğu gibi.
ABD tüm dünyada demokrasi istiyor ama bu ülkeleri pek seviyor. ABD, özellikle bu bölgede iş yapacağı ülkenin karar mekanizmalarını istemiyor, bir kişiyle muhatap olup işi bitirmek istiyor.
Bütün mesele Türkiye’yi de bu yapıya benzetmekti!
***
Katar’ı sütuna yatırırsak:
- ABD’nin bölgedeki en büyük üssü burada. 2019’da daha da büyütme kararı alındı. 22 Ağustos 2019’daki Washington Post’un haberine göre “iyileştirme” adı altındaki büyütme için 1.8 milyar dolar harcandı. Parayı da Katar ödedi. ABD bu üssü, “Katar’ı daha iyi korumak için” formülüyle büyüttü.
- ABD’nin üs komutanı Tuğgeneral Tulley, bu üssün önemi için “Bölgedeki 5 sorunu kapsıyor; Afganistan, İran, DAEŞ, Suriye’nin kuzeyi, Yemen” diyor. Başta Suriye olmak üzere ABD’nin bölge politikaları Türkiye’nin yararına ters. Bunlarda Katar, ya ABD tarafını tutuyor ya tarafsız kalmaya özen gösteriyor.
- El Cezire dünya çapında etki gücü olan, Arapçanın yanında İngilizce yayın yapan, zaman zaman Arap ülkelerinin yönetimine ayar veren bir yayın organı. Bunun merkezi de ABD üssünün bulunduğu kentte, Katar’ın başkenti Doha’da. Genel yayın yönetmeninin soyadını söylemeye gerek yok: Sani!
- Doğu Akdeniz’deki doğal kaynaklarla ilgili uluslararası örgütlenmelerde Katar hep Türkiye’nin karşısında, ABD ile beraber. Salt bu bölge için oluşturulan, Türkiye’nin dışlandığı gaz forumunda da yer alıyor.
- Erdoğan’la Sani’nin başlıca ortak noktaları İhvan hareketini yani Müslüman Kardeşler’i desteklemiş olmaları.
***
Katar, ABD açısından İran’a karşı Hürmüz Boğazı’nı kontrol etmenin de önemli bir aracı. İsrail’in BAE ile başlayıp devam eden normalleşme anlaşmalarına yakın gelecekte Katar da katılabilir.
Erdoğan’ın açıkladığı anlaşma, Türkiye’nin de yukarıdaki yelpaze içinde bir ülke olmasına doğru atılan adımların büyük olanlarından.
Altını çizelim: Bir ülke kalkınmak için yabancı sermayeyi de kullanabilir. Bunun pek çok örneğinden biri Karabük Demir Çelik’tir. Atatürk uzun ön çalışmalar, temaslar sonunda dönemin iyi teknolojisinin İngiltere’de olduğuna karar verdi; 2.5 milyon sterlinlik kredi anlaşmasıyla hâlâ ayakta olan bu tesisin kurulmasına 1936’da başlandı. 1939’da İnönü tarafından açıldı.
Katar’la yapılan anlaşma Türkiye’yi hangi teknolojiyle tanıştıracak?
Hangi alanda üretimin artmasını sağlayacak?
Hangi alanda dünya ile yarışı güçlendirecek?
Hiçbiri...
Tam tersine adı üstünde varlıklara ortak olmaya yönelik. Bilinmeyen başka ortak var mı, o da malum konu!
Üstelik bir maddelik “su politikaları” anlaşması var ki...
Bu, ayrı yazı konusu.