6 Şubat depremi, zaten bilinen ama, ya iktidar baskısından dolayı pek konuşulamayan ya da kanıksanmış oldukları için artık gündemden düşmüş olan birtakım siyasal gerçekleri yeniden gündeme getirdi.
Bu acı gerçekleri madde madde şöyle özetlemek olanaklı:
1) “Şahsım Devleti” rejimi, hızlı ve etkin karar alamamaktadır.
2) “Şahsım Devleti” rejimi, liyakat, bilgi ve beceri bakımından çok yetersiz kadrolara sahiptir.
3) “Şahsım Devleti”nin aldığı kararlar ya yanlış olmakta veya yetersiz kalmaktadır.
4) “Şahsım Devleti”, kendi içinde danışma, denetim ve özeleştiri mekanizmalarına sahip değildir.
5) Bu nedenle de ne yanlışlarını düzeltebilme ne eksiklerini tamamlayabilme ne de gelişme ve kendini yenileyebilme olanağı vardır.
6) Ekonomik ve toplumsal sorunları çözemeyen iktidar gittikçe derinleşen ve büyüyen bu sorunları gizlemek için baskı ve sansür mekanizmalarını devreye sokmakta, baskı ve sansür arttıkça sorunlar da derinleşmektedir.
7) Bu sarmal, iktidar değişinceye kadar, hem toplumun sorunlarının şiddetlenmesine ve hem de baskıların, sansürün artmasına yol açacak, toplumun ödediği bedeli yükseltecektir.
8) Örneğin bu satırlar yazıldığı sırada TELE1 televizyonunun ekranı haksız ve hukuksuz bir kararla, 23-24-25 Şubat 2023 tarihlerinde yeniden karartılmış, halkın haber alma özgürlüğü sakatlanmıştır.
9) Deprem felaketi, yurttaşların çok yüksek enflasyondan dolayı yaşadıkları sıkıntıları birdenbire çok artırmış, bu sıkıntıların karşısında “Şahsım Devleti”nin yetersizliğini iyice açığa çıkarmış ve böylece, yaklaşan seçimlerde iktidarın değişme olasılığını iyice yükseltmiştir.
10) Merkezi iktidarın refleks yavaşlığını ve yetersizliğini muhalif partilerin yerel yönetimleri ve bizzat kendileri telafi etmişlerdir.
11) CHP’nin hem komşu hem de büyükşehir belediyeleri derhal deprem bölgesine ulaşmışlar ve merkezi iktidarın eksikliğini bir ölçüde de olsa gidermeye çalışmışlardır.
12) Bu bağlamda CHP’li büyükşehir belediyelerinin deprem bölgesine çok hızlı ve çok etkin hizmet sağlayabildikleri kamuoyu tarafından gözlenmiştir.
13) HDP ve İYİ Parti de bütün örgütleriyle deprem bölgesine ulaşmış ve birçok gereksinmeyi karşılamışlardır.
14) SOL Parti, TKP, TKH, TİP gibi sosyalist partiler de depremzedelere hemen ulaşmışlar, çok organize hizmetler sunmuşlardır.
15) Kemal Kılıçdaroğlu, iktidarın bütün gönüllü yardımları ve hizmetleri tek bir merkezin denetimine tabi tutmak istemesini ve bu nedenle ortaya çıkacak gecikme ve engellemeleri önlemek için tam zamanında ve çok sert bir biçimde tepki vererek yardımların ve hizmetlerin deprem bölgesine zamanında ulaşmasını sağlamıştır.
16) Yine Kılıçdaroğlu, deprem bölgesindeki yetersizliklerin eleştirilmelerini önlemek isteyen ve bu amaçla “Siyaset yapmayın” diyenlere karşı “siyaset yapmanın” gerçek anlamını ve ne demek olduğunu anlatmıştır.
17) Ve bütün bunlara ilave olarak İktidar, depremi bahane ederek seçimleri de ertelemeye niyetlenmiştir.
Bu ihtimal, iktidarı değiştirmek isteyen seçmenler ve muhalefet partileri tarafından büyük bir tepkiyle karşılaşmıştır.