‘Şahsım Devleti’nde ‘anomi’ zirve yaptı

Haber Tarihi: 27.08.2024

Manisa’da, herkesin gözü önünde, hamile olan eski karısını sopayla döven adam ve onu seyreden çocuk ile yetişkinler hakkındaki video kaydı, Türkiye’yi sarstı:

Herkese “Biz ne zaman böyle olduk” sorusunu sordurdu.

**

“Şahsım Devleti”, Erdoğan’ın sözlerinden esinlenerek benim adını koyduğum Türkiye’deki bugünkü rejimdir:

Bu rejim:

21 Ekim 2007 tarihinde, Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayan halkoylamasıyla başlamış.

12 Eylül 2010 tarihinde yargıyı siyasal iktidarın emrine veren halkoylamasıyla devam etmiş.

Ve 16 Nisan 2017 tarihinde, oy sayımı yasalara aykırı olarak yapılan ve bütün devlet yetkilerini tek kişide toplayan halkoylaması ile sonuçlanmış.

Uzun ve sancılı bir süreç sonunda kurulmuştur.

“Şahsım Devleti”, ucube bir devlet rejiminin ismidir!

Bu ismi, Erdoğan’ın bir ifadesinden esinlenerek ben koydum:

Londra’daki NATO Zirvesi öncesinde İngiltere, Fransa, Almanya ve Türkiye liderleri bir araya gelmiş ve Erdoğan bu toplantı için “İngiltere, Almanya, Fransa ve şahsım dörtlü zirve yaptık” demişti.

Ben de bu ifadeden esinlenerek, Erdoğan/AKP iktidarının, bütün devleti tek bir kişinin iradesine bağlaması sonunda ortaya çıkan ucube yapıya “Şahsım Devleti Rejimi” adını koymuştum.

***

Anomi, bireyin toplumla bağlarının kopması sonunda ortaya çıkan kuralsızlık durumudur.

Ahlak kuralları ve yasalar belirsizleştiği zaman, bireylerle toplum arasındaki bağlar zayıflar.

“Şahsım Devleti” rejiminde, Türkiye’de liyakatin, yasaların, geleneklerin, kuralların ve hatta Anayasa’nın bile geçerliliklerini, anlam ve önemlerini yitirdiğini görüyoruz.

Bireyle toplum arasındaki bağlar zayıflayınca “Anomi” dediğimiz “kuralsızlık durumu” ortaya çıkıyor.

“Anomi” ise toplumsal şiddeti, cinayetleri ve intihar eğilimini arttırıyor.

“Anomi”nin belirtileri şunlar:

1) Kurallar belli olmadığı için, insanlar hayatta başarılı olma yollarını tıkalı görür.

2) Bireyler, gelecek için kendilerine koydukları hedeflerin geliştiğini değil, gerilediğini düşünür.

3) İnsanlar boşluk ve hiçlik duygusuna kapılır.

4) Toplumda güven duygusu azalır; bireyler destek için kurumlara da kişisel ilişkilere de güvenemez.

5) Gelecek umudu yok olur.

6) Liderlere olan güven kaybolur.

Bir toplumdaki şiddet, cinayet ve intihar eğilimlerini güçlendiren “Anomi”nin ortaya çıkmasından hiç kuşkusuz o toplumu yönetenler birinci derecede sorumludur!

***

Bir siyasal iktidar:

1) Vatandaşların can ve mal güvenliklerini yeterince sağlayamamışsa...

2) Yargıyı hızlı ve adil bir biçimde işletememiş, adalet duygusunu zedelemişse...

3) Liyakate dayalı olan başarı ve yükselme olanaklarını yok etmişse...

4) Temel hak ve özgürlükleri sınırlamış ve kısıtlamışsa...

5) İşsizlik ve enflasyon artışına yol açmış ve insanları açlığa mahkûm etmişse...

6) Başta gençler olmak üzere, insanların gelecek için olan umutlarını söndürmüşse...

7) Haksızlık ve hukuksuzlukları, hırsızlık ve yolsuzlukları yaygınlaştırmış ve derinleştirmişse...

8) Ve en önemlisi:

DÜN YAZDIĞIM GİBİ, DEMOKRATİK MEŞRUİYETİNİ YİTİRMİŞSE...

Bireylerin toplumla bağları zayıflar, “Anomi” egemen olur ve ne yazık ki toplumdaki intihar, şiddet ve cinayet eğilimleri artar!

(Meraklısı benim Toplumsal Değişme Kuramları ve Türkiye Gerçeği adlı kitabımdaki Durkheim, Weber ve Merton bölümlerine bakabilir.)








EMRE KONGAR İsimli Yazarın Diğer Yazıları