CHP Lideri Özgür Özel’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı ziyaretiyle başlayan “normalleşme, yumuşama” sürecine MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin gösterdiği sert tepki sonuç vermiş gibi görünüyor.
Bahçeli, CHP’nin normalleşme, AK Parti’nin yumuşama dediği süreci, partisine karşı bir operasyon olarak gördükleri ve “MHP engel görünüyorsa” Cumhur İttifakı’ndan çekilebilecekleri mesajını vermişti.
Bahçeli ayrıca, AK Parti ile CHP arasında kurulacak geniş bir ittifakın MHP’nin samimi dileği olduğunu da eklemişti.
CHP lideri Özel ise Bahçeli’nin bu çıkışına, “Cumhur İttifakı’ndan memnun değilse, bizim ittifakımıza gelebilir, bizim ittifakımızın adı Türkiye İttifakı’dır” karşılığını vermişti.
Özel’e yanıt ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan geldi.
Erdoğan, Özel’e şu yanıtı verdi:
“Bizim iade-i ziyaretimizi demek ki hazmedemediler. Eğer bu iade-i ziyaretimizi CHP'nin başındaki arkadaş hazmedebilseydi bu tür bir açıklamayı yapmaya gerek duymazdı."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin açıklamalarını yorumlayan Erdoğan, "Konuyu bu şekilde kapatmış olması gayet isabetlidir" ifadelerini de kullandı.
Bu sözler Erdoğan’ın Bahçeli’nin restine karşı rest çekmeyi düşünmediğini gösteriyor.
Erdoğan’ın CHP Lideri Özel’le ilgili söylemini değiştirdiği de anlaşılıyor.
Yerel seçimden önce “Özgür efendi” diye hitap eden Erdoğan, yerel seçimden sonra CHP Lideri’ne “Özgür Bey, Sayın Özel” diye hitap etmeye başlamıştı.
CHP Genel Merkezi’ne iade-i ziyarette bulunmuştu.
Erdoğan’ın, Bahçeli’den gelen tepkiden sonra Özel için “CHP’nin başındaki arkadaş” ifadesini kullanması dikkati çekti.
Erdoğan’ın CHP lideri Özel’le geliştirdiği diyalog, İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener’i kabul etmesi “Cumhur İttifakı dağılıyor, Erdoğan MHP yerine yeni ortaklar arıyor” gibi değerlendirmelere neden olmuştu.
Ancak Erdoğan’ın Bahçeli’yi destekleyen Özel’i eleştiren sözlerinden anlaşılıyor ki Cumhur İttifakı’nın dağılması söz konusu değil.
Erdoğan, Bahçeli’yle yola devam etmeye kararlı.
MHP’nin iktidardan ayrılmasını göze alması mümkün değil.
Bu durumda Erdoğan’ın “yumuşama” dediği sürecin iktidarın tutumunda bir değişikliğe yol açmasını beklemek de gerçekçi değil.
Özel’in de “normalleşme” dediği bu süreçte gölge bakanları bakanlara göndermesi, birlikte toplantılar düzenlemesinden önemli sonuçlar doğması da zayıf bir olasılık.
Bayramdan sonra bu konuda beklenen ilk toplantı CHP’nin ekonomi kurmayları Prof. Dr. Yalçın Karatepe, Genel Sekreter Doç. Dr. Selin Sayek Böke ve Prof. Dr. Volkan Demir’in, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e yapacakları ziyaret.
Ekonomiyi 22 yıllık iktidarında ağır bir krize sürükleyen, enflasyona rekor kırdıran, işçiyi, memuru, emekliye geçinemez hale getiren AK Parti iktidarının, CHP heyetinin önereceği politikaları “yumuşama” adına hayata geçirmesini beklemek hayalcilik olur.
Adı konmamış bir IMF programını uygulamaya hazırlanan iktidarın, tercihini CHP öneriyor diye sermayeden yana değil emekten yana değiştirip, krizin faturasını zenginleştirdiği kesimlere kesmesini beklemek de hiç gerçekçi olmaz.
Anlaşılıyor ki iktidarın “yumuşama” sürecinden beklediği CHP’nin yumuşak muhalefet yapmasından başka bir şey değil.
Nitekim Mehmet Şimşek’ten gelen ilk mesajlar krizin faturasının yine işçi, memur ve emekliye kesileceğini gösteriyor, Şimşek’in sık sık verginin tabana yayılacağından söz etmesi bu kesimin zaten ağır olan vergi yükünün daha da ağırlaşacağını gösteriyor.
En düşük emekli maaşının asgari ücretin çok altında kalması, asgari ücrete yılda iki kez değil bir kez zam yapılacağının açıklanmış olması da aynı anlama geliyor.
Bu da gösteriyor ki CHP’nin normalleşmeden anladığıyla, iktidarın yumuşamadan anladığı aynı şey değil.
İktidarın bildiğini okumaya devam edeceği anlaşılıyor.