Olay ucuz, sefil ve hatta 5’inci sınıf bir tiyatro kumpanyasının “derme çatma dekorlu”, sapır sapır dökülen oyununa döndü.
Memleketi yangın yerine, tsunami vurmuş bir sahil kentine, kızgın lavlar altında kalmış bir volkanik dağ köyüne döndüren beceriksiz yönetim, bir yandan da işi adeta “gırgıra” bağlamışçasına milletle alay etmenin derdinde.
Ekonomideki ağır buhranın altında ezilmişliği gölgelemek için komik komik insanları seferber ederek daha da sefil bir tabloya imza atıyorlar.
Geçen gece, Pelikan çiftliğinden kız çocuğunun birine hazırlattıkları ve “amatör bir stand up gösterisi” kıvamındaki sosyal medya videosu ile kahkaha attırdılar herkese. Hani şu “Amerika yıkılıyor, Almanya kırılıyor, İngiltere perişan. Onlarla kıyaslandığında, bizdeki sıkıntı ne ki?..” tadındaki zavallı şovdan söz ediyorum. Sonra Meclis kürsüsünden bir hanımefendiye yaptırdıkları “Ezanları susturamayacaksınız, bayrakları indiremeyeceksiniz, bizleri teslim alamayacaksınız” mealinde ezik bir konuşma ile iyice gülünç duruma düştüler. Artık iyice saçmalama rekorları kırmaya başlayan bir “fırıldak yandaş duayen”e yazdırdıkları yazıda “Allahını seven defansa gelsin. Biz düşersek Türkiye düşer. İzin vermeyelim” tadında yazılarla, acınacak “veda notları”na imza attılar.
Sağda solda, sosyal medyaya yansıyan bazı “dayı videolarında” bu iflasın ve çöküşün ifadesi anlamında trajikomik savunmalarla, ilkokul müsameresi kıvamında komikliklerle tarih yazmaları da cabası.
Bir yandan da yandaş havuzun sefil manşet üreticileri ve köşe yazarları, bu komiklik furyasında ön almak için canla başla mücadele içindeler.
Biri tutuyor, “İBB’de cirit atan PKK’li teröristler komedisi” çevirmeye kalkışıyor. Her zaman yaptıkları gibi, “Pislik at, izi kalsın” düşkünlüğünde, haklarında bir yargı kararı bulunmayan kişileri sözde terörist ilan ederek İBB’yi karalamanın derdinde.
Bir başkası, gece gündüz “Meral - Kemal - Ekrem - Mansur dörtlüsü” arasında nasıl bir savaş çıkarırım da Millet İttifakı’nı zayıflatırım çabasında. Yılın 365 günü aynı konuyu diline dolayarak o konudan bir “ekmek çıkaramayacağını” bile anlamadan tam gaz devam ediyor “misyonuna”...
Koalisyonu oluşturan partilerin liderleri, bozuk plak gibi “Olmayacak erken seçim, vallahi olmayacak, billahi olmayacak...” nakaratını tekrarlayarak “Geliyor gelmekte olan” sloganını böyle karşılayamayacaklarının bile farkında değiller.
TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında, “gelmekte olanın korkusu ve endişesi ile sağa sola saldıran, ona azar, buna atar, ötekine gider modunda” bakanların, kendilerini gülünç duruma düşüren tiratları ve çıkardıkları kavgaları saymıyorum bile.
Kısacası, bir garip ruh hali ile debelenip duran bir yönetici klik ve onların yancıları, yandaşları ile beslemelerinden oluşan çaresiz bir koroyla karşı karşıyayız.
Aslında, bunların dışındaki on milyonlarca insandan oluşan mağdur çoğunluk olarak hayat pahalılığından, geleceğe güvenin erimesinden ve karamsarlıktan mustarip olmasak, aslında bayağı eğleneceğiz de... İşin şaka ve espri kaldırır bir yanı kalmadı artık.
Bir an önce şu 5’inci sınıf oyunun “final” yapması ile bir nefes almayı umuyoruz.
Aslında sadece bir “nefes” alacağımızı, ama gerçekten normal hayata dönmemizin çok uzun bir süre alacağını bile bile.