Kılıçdaroğlu sert: Kızılay’ı, asker yardımını bitirdiler, canlara maloldu

Haber Tarihi: 11.02.2023


CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu AK Parti hükümetinin Kızılay’ı AFAD’a kaydırarak işlevsizleştirdiğini, EMASYA protokolünü kaldırıp ilk anda müdahale imkanını ortadan kaldırdığını bunun da can kaybının artmasına neden olduğunu söyledi.

YetkinReport’a telefonla açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın millet acı ve üzüntü içindeyken “kin içinde” defter tutmaktan söz ettiğine dikkat çekerek “Akıllarını peynir ekmekle yemiş bunlar” dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şöyle:

“Türkiye Cumhuriyeti bir kişiye teslim edilemez”

• Millet acı, üzüntü içinde, Erdoğan kin ve öfkeyle bir defterden bahsediyor? Hangi defter? Ne defteriymiş bu? Akıllarını peynir ekmekle yemişler. Erdoğan’da “Ben devletin başıyım, o zaman ben ne dersem o olacak” anlayışı var. Devletin adaletle liyakatle yönetilmesi gerektiğini bilmiyor, ya da kibrine esir olmuş. Devlet bir kişiye ait olur mu? Türkiye Cumhuriyeti’nde, 21’inci yüzyılda bu olamaz. Devlet bir kişiye teslim edilemez.

• Kızılay’ı işlevsizleştirdiler, AFAD’a kattılar. Ama AFAD’ı da Kızılay gibi işlevsizleştirdiler. Türkiye bir deprem felaketi yaşıyor. Sadece Türkiye değil, dünya ayakta siz AFAD Başkanının konuştuğunu hiç gördünüz mü?  Görevini yapamıyor, ya da görevini yaptırmıyorlar. Bilim insanları yıllardır, aylardır uyarıyor o bölgede deprem olacak diye. AFAD’ın bir Afet ve Acil Durum Kurulu var. Amacı önleyici faaliyetleri araştırıp öneriler sunmak. Bu değerli bilim insanlarını çağırıp dinlemesi ona göre önlemler geliştirmesi gerekiyordu. Bir dönem bu kurul düzenli toplanıyordu. Son atamalardan sonra bu Kurul da işlevsiz kaldı.

Kızılay’ı kan bağışına indirgediler

• Kızılay’ın şu anda bilinen, kamuoyuna yansıyan tek görevi sadece kan bağışıyla ilgilenmek. Daha önce bir afet olduğunda hemen Kızılay çadırları görürdük. Kızılay mutfakları görürdük. İnsanlar Kızılay’a bağış yapmak için sıraya girerlerdi. Tarihsel kimliği, ağırlığı olan Kızılay AK Parti döneminde bir yardım kuruluşu olmaktan çıktı. Kızılay’ın gelirleriyle kendi üst yönetimine yüksek aylıklar – imkanlar sağlayan bir kuruma dönüştü. Güvenilmiyor. Bu nedenledir ki insanlar Kızılay’a yardım yapmıyor, paralar başka yerlere gider diye.

• Büyük felaketlerde ilk devreye giren kurum güvenlik güçleridir. EMASYA protokolü bunun için vardı. Güvenlik güçleri hemen ilk müdahalede bulunurlardı. Marmara depreminde bunun uygulamasını gördük. Daha depremin ilk saatlerinde yapılan müdahaleler ve alınan olumlu sonuçlar görüldü. Askeri ve sivil kurumlar talimat beklemeden kendi bölgelerinde kurtarma çalışmalarına başlar, 12 saat içinde çadır kentler, sahra hastaneleri, sahra tuvaletleri, sahra mutfakları kurmaya başlarlardı. Şimdi tepeden talimat beklemek zorundalar, o arada saatler geçiyor, canlar gidiyor.

Hasar tespit komisyonunda imamlar öğretmenler görevlendirilmiş

• AFAD’ın “Düzce Depremi Etki Analizi Raporu”nu yayınladık. Görevini yapan onurlu bürokratlar tüm aksaklıkları saptıyorlar. 23 Kasım 2022 tarihinde 5.9 şiddetinde bir deprem, can kaybı yok. 39 kişi yaralanmış. Ama AFAD denen kurumun nasıl çürüdüğünü bütün ayrıntılarıyla ortaya koyuyorlar. Özeleştiri yapmışlar. Diyor ki, hasar tespit komisyonlarında imamlar, öğretmenler görevlendirilmiş. AFAD’ın elinde mühendis yok mu da imam görevlendiriyor?

• (İçişleri Bakanı Soylu’nun “Raporu ben istedim” dediğini hatırlatınca) Raporu istemiş de gereğini neden yapmamış? Açıkça söyleyeyim bunların eleştiri ya da öneri dinlemeye tahammülleri bile yok. Çünkü bunlar sadece Saray’dan gelen talimatları dinlemeye odaklanmış durumdalar. Saraydan talimat gelmezse bakanlar da bürokrasi de yerinden kıpırdamıyor.

• AFAD konusunda, deprem konusunda ben bir şey söylüyorum, arkadaşlarım bir şey söylüyor, siyasi muhataplarımızdan ses yok, cevap bürokrat statüsündeki Cumhurbaşkanı Yardımcısından geliyor; Fuat Oktay bürokrattır. Çıkıp kendileri cevap versinler.

Bu ortamda siyaset yapılır mı?

• Sonra diyorlar ki “Bu ortamda siyaset mi yapılır?” Kardeşim senin bindiğin otobüsün fiyatını, kullandığın doğalgazın fiyatını, yediğin ekmeğin fiyatını belirleyen siyaset değil mi? Bu deprem yönetimini belirleyen siyaset değil mi? Bu bir… İkincisi deprem çalışmalarının başında hepimiz susmuş destek veriyorken gidip “Biz Cumhur İttifakı olarak AK Parti, MHP olarak buradayız” diye bu işi başlatan senin sözcün Ömer Çelik değil mi? O siyaset olmuyor mu? Kaldı ki ben vatandaşın dertlerini dillendirmek zorundayım. Soğukta kalacak yer bulamayan, elektriği, suyu olmayan, barınacak yeri olmayan binlerin derdini ben dillendirmeyeceksem niye siyaset yapıyorum. Siyaset sarayda oturup keyfine bakan, yandaşlarına milyar dolarları aktaran kişilerin mutluluğu için yapılmaz. Siyaset bu günler için yapılır. Halk için, halkın sorunlarını dillendirmek için yapılır. Ben de onu yapıyorum.








MURAT YETKİN İsimli Yazarın Diğer Yazıları