Gezi Davası: dökülen Türk yargısı ve Erdoğan’ın dinmeyen öfkesi
Gezi Davasında asli etken ne hukuk ne yasalardı. Kavala ve Gezi mahkûmları üzerinden bir caydırıcılık örneği verilmek istendi. Yargı bir kez daha lime lime döküldü.
Haber Tarihi: 02.10.2023
Osman Kavala ve Gezi Davası mahkûmlarını hapiste tutan asli etken hukuk değildir. Hatta Anayasa ve yasalar da değildir. Öyle olsaydı zamanında Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları uygulanırdı, alt mahkemeler tarafından iktidarın siyasi tercihleri doğrultusunda bozulmazdı, hatta belki bu dava hiç açılmazdı. Yargıtay 3’üncü Ceza Dairesinin 27 Eylül’de Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Can Atalay’la Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater’e verilen 18’er yıl hapis cezalarını da onaması, kuşku yok ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve iktidar paydaşlarını memnun etmiştir.
Kavala kararın ardından “Yargıtay’ın onama kararı” dedi; “Hukuk ilkelerine ve insan hayatına değer vermeyen bir anlayışın ürünüdür. Bu karar, delil olmadan insanları mahkûm etmenin yargıda norm haline geldiğinin en çarpıcı göstergesi olmuştur.”
Yargıtay, 2013’teki Gezi Parkı protestolarının “hükümeti devirmek için planlanmış şiddet hareketi” olduğuna hükmetmişti.
Böyle bir adaletsizliği…
Yargıtay’ın darbecilik yapmayıp sadece izinsiz gösteriye katıldığına hükmettiği Mücella Yapıcı, Hakan Altınay ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye verilen 18 yıl ceza ise bozuldu. Bir yılı aşkındır tutuklu bulunan Yapıcı ve Altınay tahliye edildi. Ekmekçi ise zaten firardaydı.
Yapıcı, tahliyesi ardından “Hiçbirimizin suçu yoktu” dedi; “Bu nasıl bir adalet anlayabilmiş değilim. Ben burada canlarımı bıraktım çıkıyorum. İçeride olan canlarımızı bir an önce çıkarmamız lazım. Böyle bir adaletsizliği hak etmiyor bu ülke.”
Başka davalarda “kumpastır” diye halen “FETÖ davalarından” aranan savcıların, hâkimlerin, polislerin marifetiyle yapılan telefon dinlemelerini dikkate almayan bağımsız Türk yargısı, Gezi Davasında o dinlemeleri kanıt saymıştı. İddianame bu kayıtlarla birlikte, daha önce ordudan dengesiz davranışları gerekçesiyle çıkarılan bir kişinin daha sonra “Benim ifademe güvenmeyin, geri çekiyorum” demesine rağmen Kavala’yı ihbarı üzerine kurulmuştu neredeyse. Can Atalay ve Tayfun Kahramanın 2012’de “Taksim yayalaştırma projesine tepki bahanesiyle” Taksim Dayanışmasını kurmalarını da “planlı hareket” kanıtı saymıştı Yargıtay.
Atalay vakası: maksat caydırmak
Atalay’ın 14 Mayıs 2023 parlamento seçimleri için Türkiye İşçi Partisi (TİP) adaylığı için başvurusunu Yüksek Seçim Kurulu kabul etmişti. Hatay Milletvekili seçildiğinde Yargıtay henüz hakkındaki kararı onamamıştı; tutuklu statüsündeydi. Benzeri durumda seçilip cezası dondurularak milletvekili yemini ederek görev yapan örnekler olduğu halde ona izin verilmedi.
Yoksa bu kararın yazılması mı bekleniyordu?
Babası Mustafa Atalay, TİP’in 1 Ekim’de Hatay’dan Ankara’ya başlatacağı protesto yürüyüşüne katılım için “Gezi’de milyonlar vardı” diye konuşmuş; “Çağrım milyonlaradır”. Bir babanın oğlu için adalet arayışı bu. Ne yazık ki Gezi Davasının aslı astarı siyaseten kitleleri yeni Gezi protestolarından ibret-i âlem için caydıracak örnek oluşturmak, bir daha protesto haklarını sokakta kullanmayı aklından geçirenlerin de işte böyle pişman edileceğini göstermek değil miydi?
Yoksa, Kavala’nın da Atalay’ın da Kahraman, Mater ve Özerdem’in de darbecilikle işi olmadığını Erdoğan bilmiyor mu? Savcılar, yargıçlar bilmiyor mu?
Gezi Davası kanıtlar yasalara da karara da uymuyorsa altta kalanın hukuk olduğunun örneği gibi gelmiyor mu size de?
Kavala ile Demirtaş’ın ortak noktası
Bu sorulara yanıt arayışında Erdoğan’ın yalnızca Kavala değil Selahattin Demirtaş’a da dinmeyen öfkesini anımsamakta yarar var.
Kavala ve Demirtaş hapiste olsa da Erdoğan’ın ikisiyle de sorunu aynıdır.
Ayrıntılarını bu bağlantıdan okuyabilirsiniz, ancak Erdoğan özellikle 15 Temmuz 2016 askeri darbe girişiminin bastırılması ardından (tıpkı kalkışmanın arkasındaki Fethullah Gülen gibi) Kavala ve Demirtaş’ı da ABD öncülüğündeki sermaye gruplarının kendisini devirmek, ya da başkanlığını engellemeye çalışan aktörler olarak görmeye başladı. Gezi protestolarının Mısır’da Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler iktidarını deviren darbenin hemen öncesinde patlaması arasında bağ kurdu.
15 Temmuz’a dek muhalifi olan MHP lideri Devlet Bahçeli’nin desteğiyle kazandığı 2017 halk oylaması ile Türk tipi başkanlık sistemine geçilmesi de Erdoğan’ın öfkesini dindirmedi. Hatta 2019 yerel seçimlerinde aldığı yenilgi ile daha da alevlendi. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarının uygulanmaması, Kavala Davasının Gezi Davasına dönüştürülerek genişletilmesi bu süreçte söz konusu oldu.
“Dinini ve kinini unutma”
Erdoğan 2023 seçimini başta CHP olmak üzere muhalefetin ağır hatalarının da etkisiyle kazandı. Şimdi sırada 2024 yerel seçimleri var. Erdoğan işini şansa bırakmayı seven bir siyasetçi değil. Uluslararası hukuk normlarına uymak uğruna iktidarını zayıflatmayı göze alacak bir siyasetçi de değil. Ayrıca “Dinini ve kinini unutma” diyen bir kültür ortamından geliyor.
Türk yargısının ne yazık ki lime lime döküldüğü Gezi Davasında bir kez daha görüldü.
ABD ve AB’den, Avrupa Konseyinden, Türkiye’nin NATO ortaklarınca verilen ve verilmesi muhtemel tepkilere gelince… Erdoğan o defteri 2021’de ABD dahil 10 Batılı Ankara Büyükelçisinin ortak imzayla Kavala’nın tahliyesini istediklerinde kapattığını düşünüyor. Erdoğan hepsini “İstenmeyen kişi – Latince diplomasi deyimiyle “persona non grata” ilan edeceğini söyleyince geri adım atmışlardı; ayrıntıları bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Şimdi ABD ve AB’den gelecek sert kınama ve tehditlerin iç hukuk yolları tükenmiş Gezi Davası mahkumları ve Kavala’nın durumunda ne yarayacağını hep birlikte göreceğiz.
MURAT YETKİN İsimli Yazarın Diğer Yazıları
- Teğmenler g2364ince Türk Silahlı Kuvvetlerin itibarı tamir mi olacak?
- İmamoğlu ve Yavaş’a soruşturma: Erdoğan’a adaylık yolu operasyonu
- İkinci Trump dönemi. Nasıl kazandı? Türkiye’yi nasıl etkiler?
- Esenyurt ters tepti: CHP sertleşti, erken seçim dedi
- Sandıkta kaybettiysen yargıyla gasp et: hedef hem İmamoğlu hem Yavaş
- TUSAŞ saldırısı, kritik saptamalar, kritik sorular ve komplo teorileri
- Korku filmi gibi Yen2306oğan Çetesinde Sağlık Bakanı’nın sorumluluğu
- Avrupa Parlamentosunda Türkçe kınama, gazeteciler, ihale yolsuzlukları
- İstiklal Marşı “Korkma” derken hükümet İsrail’den “Kork” mu diyecek?
- Özel’den Erdoğan’a: yen2256en aday olmak istiyorsa son Tarih Kasım 2025
- Hükümetin emekçiyle emekliye yeten gücü yandaş sermayeye yetecek mi?
- 30 Ağustos: zafer en çok ona layık olanlarındır
- Her türlü kışkırtmaya açık, tehlikeli bir ortama giriyoruz
- Türkeş, Kavala’yla görüştü, AYM Can Atalay dedi. MHP çok kızacak
- Dışişlerinde siyasi atamaların koltuk kapmaca dönemi
- Bir de hedef gösterseydiniz ne yapacaktınız Sayın Bahçeli?
- Devlet devlet içinde, kimin bağlılığı hangisine?
- Ya geçim ya seçim
- Bütün alametler belirdi: Suriye faslını kapatma zamanı
- AK Partinin yeni iletişim stratejisiymiş. Ne kadarına cesaretleri var?
- Erdoğan’ın bürokrasi ile bitmeyen kavgası ve derin çelişkiler
- AK Parti elitleri ve devlet yönetiminde artan SETA ağırlığı
- Tasarruf planına dair üç soru: Beştepe, belediyeler ve AK Parti ekonomisi
- Özel, Deniz Gezmişlerin anmasında: 6 Mayıs CHP için dönüm noktasıydı
- Namık Tan, Mehmet Uçum’a karşı: Gezi, Erdoğan’ın samimiyet sınavı
- Söyleten sensin: Sinan Ateş cinayeti örtbas edilebilir mi?
- 1 Mayıs ve Erdoğan’ın Taksim öfkesi
- Anayasa tartışması sorunları perdelemek için sis bombası işlevinde
- 23 Nisan: TBMM’nin 104’üncü yılında oy ve Meclisin gücünü hatırlamak
- CHP’nin ittifak 1.0 sürümü tutmadı, 2.0 sürümü tuttu
- CHP’nin dönüşü muhteşem oldu; Erdoğan bu kez “dış güçler” diyemedi
- CHP değişince Türkiye de değişti: yeni bir dönem açılıyor
- Dip dalga Erdoğan’ı vurdu: işte üç temel neden
- Başkenti yönetmeye aday Altınok: mirasyedi mi, emlak baronu mu?
- Enflasyon dosyaları. Çağlar: Çiller memurlar 6 ay maaş almasın diyordu
- AK Parti Ankara’da havlu atmak üzere
- Savunma ve Dışişleri bakanlarının Meclis’e PKK brifinginden kalanlar
- Özel’den Erdoğan’a: kazanacak adayları bulamıyorlar
- Recep Tayyip Bey’e de bir Sadık Abi mi lazım sizce Hafize Gaye Hanım?
- İttifak mı? Bir daha asla!
- Yükselen yeni faşizmin hedefi alttakileri dibe itmek
- İslam ülkeleri esti, gürledi ama İsrail’in aldırdığı yok. İşte nedeni
- CHP’de Özel dönemi siyasette hangi dengeleri değiştirmeye aday?
- CHP’nin Özel seçimi tüm muhalif seçmene “değişim” soluğu getirebilir
- Parmağını kaldıran bir kız çocuğudur Cumhuriyet: 100. Yaşı kutlu olsun
- Filistin mitingi yapılmalı da başka gün mü kalmamıştı?
- CHP Anayasa tartışmaya İçtüzük önerisiyle başladı: Meclis güçlenmeli
- Sayıştay raporlarındaki yolsuzluk izleri tam soruşturmalık
- Kılıçdaroğlu: hepimiz hayal kırıklığına uğradık ama vazgeçmeyeceğiz
- Barış Pehlivan örneği: yargı bağımsızlığı yoksa basın özgürlüğü de yok
- Kılıçdaroğlu: Merkez Bankası nihayet asli görevini hatırlamış görünüyor
- Üretilen hurafelere Özal bile inanmıştı ama Lozan 100 yıldır ayakta
- Vergi zamları ve ilk sonuçları: kendi düşen ağlamaz mı?
- Ekonomik krizden büyük sorunumuz varmış gibi
- 30’uncu yılında Sivas Katliamı: kanlı bir petrol savaşı hikayesi
- Montaj, kara propaganda ve “diktatör olmak isteyene öğütler”
- İki gün kaldı. “Nereye g1805iyoruz?” sorusu için son fırsat
- İkinci tur için Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a “terör” cevabı
- Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kadrosu belli, Erdoğan hâlâ Şimşek peşinde
- Kılıçdaroğlu’na destek büyürken siyasetin rengi hızla değişiyor
- Kılıçdaroğlu: IMF ile görüşmüyoruz, ülkeyi dilenciye çeviren Erdoğan
- Erdoğan’ı ikt1759ara kadınlar getirmişti, o rüzgâr da dönüyor
- Muhalif seçmene ümit verecek bir dizi gelişme
- Ortak liste zorunluluğu: gözler Kılıçdaroğlu ve Akşener’de
- Kılıçdaroğlu’nun geniş cephe siyaseti; 1728eoloji ve politika
- AK Parti kadına ş1724det yasası pazarlığında: birkaç oy için ya Rab
- Kılıçdaroğlu, Akşener ve ikt1720arın kısa süren sevinci
- Kılıçdaroğlu: Altılı Masa adayı ilk turda Cumhurbaşkanı
- Siyasetin fay hatlarında yoğun enerji birikimi
- Baskının yeni bahanesi: Özgürce kanaat oluşumunu engellemek
- Tek Yürek bağış kampanyasının dörtte üçü devlet kesesinden
- Kılıçdaroğlu sert: Kızılay’ı, asker yardımını bitirdiler, canlara maloldu
- Kılıçdaroğlu’nun deprem isyanı, Erdoğan’ın defter tehd1671i
- Gerçekten depremle mi geldi, gerçekten depremle mi g1670ecek?
- Deprem çalışmaları yetersiz: hükümete tepki büyüyor
- Millet İttifakı Programı: En çok alkışı Çankaya’ya dönüş aldı
- Topluma bir dokun bin ah işit: Seçime kadar kim ne alırsa
- Kılıçdaroğlu: çakallar önünde diz çökmektense ayakta ölürüm
- Muhalefet İmamoğlu’na cezayla kenetlendi: oyun bozulabilir
- Kılıçdaroğlu’nun İkinci Yüzyıl’ı: asıl çağrı CHP’ye
- Muhalefetin Anayasa önerisi: bir şeyler oluyor sanki
- Kılıçdaroğlu’nun Sırpça mesajı, buzdağının görünen ucu
- Madencilerin ölümü kadermiş ama seçimi alırsa düzeltecekmiş
- Medyayı yasayla susturma çabasının beyhude heyecanı
- CHP l1578eri ABD yolunda: Ben barış istiyorum, Erdoğan kavga
- 100’üncü Yılında Zafer ve Cumhuriyete layık olmak
- Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a verdiği en ağır hasar
- Kılıçdaroğlu’nun YSK sözleri: Veri güvenliği mi, seçim güvenliği mi?
- Kılıçdaroğlu’dan Akkuyu tepkisi: Rusya’ya bağımlı haldeyiz
- Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na yetişme telaşı halka yarıyor
- Birileri camilerde bir şeyler mi çeviriyor yine?
- Erdoğan’ın içine düşen korku: kızgınlık ve kırgınlık seçimi
- Kılıçdaroğlu CHP’yi toparlamaya İstanbul’dan başladı
- Kaftancıoğlu’na ceza ya da yargı yoluyla siyaset batağı
- Kavala’ya ömür boyu hapis: adaletsizliğin dibi
- “Erdoğan sığınmacıları vatandaş yapıp oy mu kullandıracak?”
- CHP Doğu ve Güneydoğudan vekil çıkarabilecek mi?
- İki Türkiye: Antalya’da diplomasi Diyarbakır’da siyaset
- 9 başlıkta altı l1374erin Erdoğan rejimine karşı toplantısı