Şükretmek önemli. İnsan şükretmez ise daha ağır sorunlarla nasıl baş edebilir? Nitekim şükür konusunda, gelir kaybında sabır konusunda Diyanet vaazlarında epey yol aldık.
Şükretmek açısından maddi durum da önemlidir. Fakirliğe, yoksulluğa sabretmek mesela... Epey vaaz verildi bu konularda.
Bu işin elbette ekonomik boyutu da var. Mesela dün TÜİK “Gelir ve Yaşam Koşulları” sonuçlarını açıkladı.
Önceki yıl (2019) 11 milyon 641 bin olan yoksul sayısı 12 milyon 267 bine çıkmış. Hatta geçen yıl yüzde 7,0’ye kadar düşürülen konut kredi faizlerine rağmen kiracı oranı yüzde 25,6’dan yüzde 26,2’ye çıkmış. Ev sahibi olanların oranı da yüzde 58,8’den yüzde 57,8’e gerilemiş.
İki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masraflarının karşılanma durumu da yüzde 66,4’ten yüzde 62,7’ye gerilemiş.
Kısaca fakirlik ciddi şekilde artmış.
Fakirlik arttı ama hangi yılda? OECD içinde Çin’den sonra tek büyüme gösteren ülke olan Türkiye’de arttı.
Çok öğündüğümüz büyümeye rağmen fakirlikte artmış...
Hatta fakirlik artarken zenginimiz de artış göstermiş.
Kimler fakirleşmiş? Kimler zenginleşmiş?
Yüzde 5’erli gruplar halinde bakıyoruz. Buna göre toplumun yüzde 90’nının tamamında gelirden alınan pay 2019 yılına göre gerileme göstermiş. Sadece kalan yüzde 10 gelirini artırmış. Son yüzde 10’un gelirinde de kazanç farkı var tabii. Mesela en zengin yüzde 10’luk dilimin alt 5’i gelirden aldığı payı 0,17 puan artırırken, en zengin 5’lik kesim payını 1,20 puan artırmış.
Kriz öncesi kabul edeceğimiz 2017 yılına göre ise fakirleşme resmen alt gelir gruplarını vurmuş. En alt yüzde 45’lik toplum kesimi 2017 yılında gelirden yüzde 20,55 pay alıyordu. İşte bu pay 2020 yılında yüzde 19,75’e geriledi. Ve en yüksek kayıplar da aşağıdan yukarıya doğru geldi.
Mesela en ama en fakir ilk yüzde 5’lik kesimin gelirden aldığı pay 0,96 seviyesinden 0,85’e geriliyor. Bir üstü yüzde 10’luk kesimin payı da yüzde 3,25’ten 3,08’e düşüyor. Adeta altta kalanın canı çıkmış durumu söz konusu.
Burada bir nokta daha önemli. 2017-2020 arasında orta sınıf diyeceğimiz beyaz yakalı kesim ise eski yılların tersine gelirden aldıkları paylarını küçük oranda da olsa artırmışlar.
AK Parti döneminde nerede ise sürekli gelir kaybına uğrayan orta sınıf son krizde gelir artıran kesim olmuş.
Bunu istihdam-işsizlik verilerinden de gözlüyoruz. Mavi yaka diyeceğimiz alt eğitim ve iş grubu bu krizden derin etkilendi. Yaklaşık 2,3 milyon mavi yakalı işini kaybederken beyaz yaka diyeceğimiz orta sınıf ise 1 milyon civarında iş buldu.
2001 krizinde ağır darbe alan beyaz yaka bu sefer kriz yaşamadı. Ama onun yerine mavi yaka çok derin bir kriz içerisinde.
İyi ama bu ekonomik tablo seçim tercihlerine yansımış mı? İşte orada devreye şükretmek ve sabretmek gibi Diyanet hutbeleri ve meydanlardaki dini söylemler devreye giriyor.
En son Haziran 2015’te akli-iktisadi seçim yapan Türkiye, sonraki seçimlerde sandığa iktisadi durumu yansıtmamış oldu.
Fakat bugün gelinen nokta bu durumun daha ne kadar idare ettirilebileceği meselesidir. Çünkü gelir dağılımı o derece bozulmaya başlamıştır ki, eski küçük kazanımları bile tamamen geri verilmek zorunda kalmıştır.
Millet gerçekten aç ise gerisi teferruat ve uzatmalardır. Bütün mesele bu sürecin nasıl olacağıdır?