Konu oldukça zor ve anlatımı da oldukça karışık. O nedenle “Ama benim enflasyonum TÜİK’in açıkladığından daha yüksek” diyen herkes tane tane okuyarak olayı anlamaya çalışmalı.
Eylül 2019 itibariyle enflasyonumuz yüzde 9,262 oranı ile tek haneye düştü.
Geçen yıl eylül ayında yaşanan yüzde 6,30’luk aylık artışın getirdiği baz etkisi bekleniyordu ama açıkçası bu kadar düşmez diyenlerin sayısı da oldukça fazlaydı.
Olayı şöyle izah edelim: 2017 Eylül ayında 100 lira olan ürünün fiyatı Eylül 2018’de 124,52 liraya yükseldi. Ve son bir yılda bu fiyat yüzde 9,262 artışla 136,05 liraya çıktı.
Aslında son iki yılda fiyatlar toplamda yüzde 36,05 arttı ama bu yıla kalan bölüm daha düşük oranda oldu.
İyi ama açıklandığı kadar az mı oldu? Ya da enflasyon gerçekten onca kamu zammına rağmen hala nasıl tek haneye düşebildi?
İşte bu tek haneye düşüşün bazı alt dokunuşları ile sağlandığını gösteren veriler:
İşte bu tek haneye düşüşün bazı alt dokunuşları ile sağlandığını gösteren veriler:
Mesela 2017 yılında gıda sektörü her 100 liramızın 21,77 lirasını kapsıyordu. Gıda sektörüne yapılan harcama oranı 2018 yılında yüzde 23,03’e ve 2019 yılında da yüzde 23,29’a yükseldi.
Son iki yılda gıda sektörünün payı 21,77’den 23,29’a yükselirken paydaki artış oranı yüzde 7,0 olmuştur. Oysa TÜİK hesaplarına göre ekmek tüketim harcama oranı 2,2212’den 2,1142’ye gerilemiştir. Ekmeğin ağırlık oranı gıda sektöründeki aynı oranda artsaydı 2,1142 yerine 2,2368 olacaktı. Böylece ekmek fiyatındaki son 1 yıllık yüzde 15,33 artış enflasyona 0,324 etki yapmayacak, yerine 0,343 etki yapacaktı. Yani sadece ekmek fiyatındaki ağırlık oyunu nedeniyle yıllık enflasyon 9,262 yerine 9,281 olacaktı.
Bu sadece ve sadece ekmek üzerine etkiyi veriyor. Enflasyon hesabının 400’den fazla ürün üzerinden hesaplandığını düşündüğümüzde ortaya ne kadar farklı bir tablo çıktığını bir düşünün.
Buraya ekmekten 0,0188 katkıyı not edelim.
***
Şimdi bebek mamasına gelelim:
2018 yılında ağırlık 0,1030 iken 2019’da ağırlık 0,1303’e yükseliyor. Çünkü bebek maması fiyatı son 1 yılda artmıyor, tersine fiyatı yüzde -14,40 azalıyor. Fiyatı düşen ürünün ağırlığı artınca da fiyat düşüşü enflasyonu daha şok düşürüyor.
Dikkat ederseniz zamlanan ekmeğin ağırlığı düşerken, fiyatı düşen bebek mamasının ağırlığı artıyor.
Sadece bebek mamasının ağırlık değişimi sayesinde enflasyonu 0,00394 puan daha çok düşürmüş oluyor.
Veya şöyle izah edeyim: Bebek mamasındaki fiyat düşüşü ağırlık artışı aynı kalsaydı ve ekmek fiyat artışı ağırlık aynı oranda kullanılsaydı yıllık enflasyon 9,262 değil, 9,285 olacaktı.
Bakın sadece ve sadece iki üründeki ağırlık oynaması ile yıllık enflasyon 9,285 yerine 9,262 olarak açıklandı.
***
Dana eti, kuzu eti ve tavuk eti. 2017 yılında 3,6278 olan harcama ağırlığı 3,7084’e çıkıyor. Çünkü 2018 yılında yüzde 10,82 fiyat artışı 2019 yılında yerini yüzde 3,68 fiyat artışına bırakıyor. Yani fiyatı çok artan ekmeğin ağırlığı düşerken, mesela fiyatı az artan et tüketiminin ağırlığı yükseliyor.
Böylece et ürünlerinin ağırlık oynaması farkı ile enflasyona 0,0030 puanlık bir katkı daha yapılmış oluyor.
Ya da süt: 2018 yılında yüzde 26,83 artan fiyatlar 2019 yılında sadece yüzde 5,65 artıyor. Ama buna karşılık süt tüketim ağırlığı 2018 yılında 0,6156’dan 2019 yılında 0,6683’e çıkıyor. Yani birden vatandaşlar 2019 yılında süt tüketimine harcamalarını yüzde 23,4 artırmış oldular. Fiyatı düşen (veya daha az artan) ürünün enflasyonu etkileme oranı ne hikmetse TÜİK hesabında artış gösteriyor. Ama fiyatı aşırı yükselen ürünün ağırlığı da ne hikmetse düşüveriyor.
İşte size sadece gıda sektöründe 2018-2019’da fiyat değişimleri ve ağırlık oranları oynayan başlıca bazı ürünler yandaki tabloda:
Tabloya dikkat ederseniz fiyatı az artan veya düşen ürünlerin ağırlığında yükseliş yaşanıyor. Buna karşılık sadece kuru fasulye örneğinde olduğu gibi fiyatı çok artan ürünün ise ağırlığı hemen sert şekilde geriye düşüyor. Böylece fiyatı artan ürünün enflasyonu artırma oranı aşağı çekilirken, fiyatı düşen ürünlerin enflasyonu aşağı çekme oranları da artırılmış oluyor.
***
Evet, gıda sektöründe oran değişimleri enflasyonu çift haneye çıkarmadı diyebilirsiniz. Zaten 2019 yılında gıda sektöründe fiyat artışları da enflasyon ile paralel seyretti. O nedenle 9,30 ila 9,26 arasında çok az fark görüldü diye umursamaz olabilirsiniz.
Ama unutmayın ki, burada bütün ürünleri alamıyorum. Etkisi yüksek ürünlerden hesaplamayı yapmaya çalıştık.
Gelin asıl büyük olaya bakalım. TÜİK söylemi ile ‘sigara’ olayına.
2017 yılında her 100 liranın 5,4827 liralık bölümü sigaraya harcanıyormuş. 2019 yılında bu oran 3,8712 liraya düştü.
2017 yılında 11,25 lira olan sigara fiyatı 2018 yılında 11,20 liraya iniyor. Ve 2019 yılı; eylül ayı itibarı ile sigara fiyatları yüzde 44,13 zamlanıyor ve 16,208 liraya yükseliyor.
Şimdi sıkı durun: yüzde 44,13 zam 0,5487 ağırlıkta kalsaydı yıllık enflasyonu 2,42 puan artıracaktı. Oysa sigaranın ağırlığı 3,8712’ye düşürülünce yüzde 44,13 zam enflasyonu sadece 1,708 puan artırmış oldu.
Sadece sigaranın ağırlığındaki oynama sayesinde 2019 yılında enflasyon 9,262 yerine 9,973 olacaktı.
Şimdi bu sigara hesabına yukarıdaki gıda sektöründen ekmek, bebek maması ve etlerin ağırlık değişimlerini eklediğimizde ediyor mu size yıllık enflasyon yüzde 10,02. Yani çift hane...
Neymiş?
Enflasyon alt ürün ağırlık değişimleri ile tek haneye düşmüş.
Sigaranın ağırlığı neden düştü veya neden her 5 içiciden 2’si sigarayı bıraktı? Çünkü ağırlığın 5,48’den 3,87’ye düşmesi ciddi bir kişinin sigarayı bıraktığına veya çok çok azalttığına işaret ediyor.
Oysa bütçe verilerine bakıyoruz: Tütün ürünlerinden alınan vergi ve ortalama sigara fiyatı karşılaştırması bize yaklaşık olarak şunu gösteriyor.
2017 yılında 37,4 milyar ÖTV vergisi alırken, 2018 yılında bu vergi (sigara fiyatı aynı kalırken) 42,7 milyar liraya yükseliyor. Bunun anlamı ise şu: 2017 yılında yaklaşık olarak aylık 277 milyon paketten vergi alınırken, 2018 yılında bu sayı 317 milyon pakete yükseliyor.
Ama durun. Asıl artış 2018 Ağustos krizden sonra... Ekonomik kriz sonrası insanların daha fazla tütün tüketimine gittiği görülüyor.
2019 yılı Ocak-Ağustos döneminde (ilk 8 ay, fiyat artışı daha sınırlı) tütün ürünlerinden alınan ÖTV 33 milyar 041 milyon liraya yükseliyor. Önceki yıl (2018 ilk 8 ay) aynı döneminde tütün ürünlerinden alınan ÖTV 27 milyar 252 milyon lira.
Bir paket sigara fiyatının ortalaması 2018 ilk sekiz ayında 11,21 liradan 2019 yılı ilk sekiz ayında 12,66 liraya yükseliyor. Paket hesabına bakınca ise tüketim aylık bazda 304 milyondan 326 milyona yükselmiş oluyor.
Kısaca bütçede tütün ürünlerinden alınan ÖTV ülkemizde sigara tüketiminin 2017-2019 döneminde bırakın azalmasını, tersine yüzde 17,68 arttığını gösteriyor. Ama TÜİK’in enflasyon hesabına göre ise sigaraya harcanan paranın oranı yüzde 29,4 azalmış görülüyor.
Sigarada tüketim miktarı artıyor, fiyatı artıyor ama harcama ağırlığı azalıyor.
İlginç... Hem de çok ilginç.
Bir noktayı daha belirtelim: Sanayi üretim endeksi yayınlanıyor. İmalat sanayi yılın ilk sekiz ayında yüzde -3,7 daralma yaşıyor. Ama bir sektör var ki kriz dinlemiyor. İşte o sektör ‘Tütün ürünleri imalatı’. İmalat sanayinin yüzde -3,7 daraldığı 2019 yılı ilk sekiz ayında tütün ürünleri imalatı tam yüzde 5,1 büyüme gösteriyor.
Durun daha bitmedi. 2017 yılı ilk sekiz ayına göre imalat sanayi sadece yüzde 2,2 büyüme gösteriyor. Oysa aynı dönemde tütün ürünleri imalatı yüzde 22,5 büyüyor.
Ama tütün ürünleri tüketimi enflasyon hesabında düşüyor...
Galiba TÜİK yetkilileri ekonomistlerin çapraz sorgulama yapabileceğini hesaplamamış olacak; ya da TÜİK’in anketine katılanlar bir şekilde sigara içmediklerini beyan etmişler...
Ya da sigara anketi YEŞİLAY kapısında yapılmış.
***
Gelelim konut hesabına:
Harcama ağırlığı 2017 =14,85; 2018 = 14,85 ama 2019 yılında 15,16...
Burada dikkat edeceğiniz nokta 2017-2018 yılında genel grupta aynı ağırlık varken, 2019 yılında ağırlığın artışıdır. Oysa ürünlerin yıllar içinde ağırlığı değişiyor. Yüksek zammın yaşandığı 2018 yılında ağırlık çok az artarken, daha az zam olan ürünlerin ağırlığı ise 2019 yılında daha şok artıyor.
Badana ve boya, fayans, PVC ve musluk ürünleri 2018 yılında yüzde 31,6 zamlanırken ağırlık 1,6396’dan 1,7747’ye çıkıyor. Ama 2019 yılında zam oranı yüzde 13,35’e düşünce ağırlık ise 2,049’a çıkıyor.
Konut grubunun ağırlığı genel oranda yüzde 2,09 artarken, bu ürünlerin ağırlık oranı yüzde 24,95 artıyor. Ama asıl artış zam oranının düştüğü 2019 yılında oluyor (yüzde 15,44).
***
Ev eşyası ise adeta enerji zamlarının gazını alan sektör oluyor.
Nasıl mı?
Yatak odası takımının fiyatı yüzde -25,25 düşüyor. Genç odasının fiyatı da yüzde -28,51 geriliyor. Yemek odasının fiyatı ise yüzde -29,47 azalıyor. Bir de oturma odası takımındaki yüzde -9,88’lik fiyat düşüşü var.
Bu 4 oda takımının fiyat düşüşleri enflasyonda -0,254 puanlık düşüşe yol açıyor. 2019 yılında geçen yılın eylül ayına göre yüzde 12,81 zamlanmış olan elektrik fiyatları 2,9957 ağırlık oranı ile enflasyonu 0,384 puan yukarı taşıdı. Oysa bu 4 oturma grubu -0,254 puanlık düşüş ile elektrik zamlarının etkisinin büyük kısmını alıp götürmüş oldu.
Bu kara mı?
Mesela otomobiller...
Geçen yıl çok zam yapmışlar ama bu yıl nerede ise fiyatlar aynı kalıyor. Ama otomobil satışlarının nerede ise yerlerde süründüğü 2019 yılında harcamamızın ağırlığı artış göstermiş.
Evet, TÜİK 2017 yılında paramızın yüzde 5,2852’lik kısmını otomobil satın almaya ayırdığımızı hesaplarken, bu oran 2019 yılında yüzde 6,9752’ye çıkmış gösteriyor.
Böylece fiyat artışının nerede ise sıfır düzeyde kaldığı otomobillere daha fazla ağırlık vererek enflasyonu da tek haneye düşürmeyi başarmış oluyoruz.