Yeni Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve başlarken çok açık ve çok net konuştu.
Muhalefetin bile dile getirmekte zorlandığı konuları hem de Nureddin Nebati’nin yüzüne karşı söyledi.
Muhalefet partilerinin de dile getirdiği sorunlar ama bence hala iktidarı-muhalefeti Türkiye’nin gerçek sorunları ile kimse yüzleşmiyor.
Ben yine ama yeniden söyleyeyim: Türkiye’nin en büyük sorunu YAPISAL ÇÖKÜŞTÜR.
***
Geçen Cumartesi Maliye Hesap Uzmanları Derneğinin düzenlediği oturumda Daron Acemoğlu’nu dinledim. Açıkçası beni çok etkiledi.
Ufuk Akçiğit’in İzmir İktisat Kongresi’ndeki sunumu da beni benzer şekilde etkilemişti.
Daron Acemoğlu’nun kurumsal çöküşten bahsetmesi, önümüzde son 15 yılın kalması ve önlem almazsak feci bir tablo ile karşılaşacağımıza dikkat çekmesi önemliydi. (Bu süre mutlak değil tabii)
Acemoğlu diyor ki;
1-Türkiye’de eğitimin kalitesi çok düştü
2-Türkiye’de teknik eğitime talep azaldı
Ben buna bir keleme yapayım: 3-İyi eğitimliler de Türkiye’den hızla göç ediyor.
Ufuk Akçiğitsunumunda şunu anlatmıştı:
1-Türkiye’de kamunun eğitime ayırdığı pay oldukça düşük. (Kalite düşmesinin bir nedeni de bu olabilir ama asıl neden zihniyet)
2-Ailelerin kendi bütçelerinden evlatlarının eğitimi için ayırdığı pay ise oldukça yüksek
Bakın bu sıraladığımız bir kaç neden bile bir ülkenin içeriden yıkılmasının en bariz göstergesidir.
Çok sıkıntılı bir durumdayız.
Bu sıkıntılara bir ek daha yapayım: 3- Türkiye beyin göçü verirken özellikle 20’li yaşlarda savaşçı nitelikte ve bekar olarak Afganlı, Iraklı, Yemenli, Somalili gibi ülkelerden göç alıyor.
Bakın tekrar edeyim: Savaştan kaçan, ailesini alıp gelen Suriyelilerden bahsetmiyorum. Benim dediğim çok başka bir şey...
Gelen eğitimsiz-giden eğitimli...
Bu durum bizi çökertir.
Ve devamı...
Türkiye’de ekonomik beklentilerin kötüleşmesine paralel şekilde doğum sayısı ve oranı hızla düşüyor.
Ama bu düşüş öyle az bir düşüş değil... Doğum oranı %2,1’lerden %1,6’lara geriledi. Hatta ülkemizin birçok bölgesinde doğum oranı AB ortalamasının bile gerisine düşmüş durumda.
Daron Acemoğlu bu durumu görmüş olacak ki 15 yıl gibi bir süreye işaret ediyor.
Eğitim sistemimize gelince adeta her ile üniversite açarak herkesi müdür yapıyoruz ama ülkede çalışacak kimse bırakmıyoruz. O nedenle inşaat işçisi mühendisten ve/veya mimardan daha çok kazanıyor.
Üniversitelerimiz adeta gizli işsizlik kampları haline dönmüş durumda.
Şimdi beraber düşünelim: Geriden çocuk gelmiyor, nüfus yakında hızla yaşlanacak ve mevcut gençleri çok ama çok vasıfsız yetiştiriyoruz.
Hadi bir kuşak sonrasını siz düşünün.
Ve yine devam edelim...
Bugün ülkemizde herkesi emekli ettik. Adeta 50 yaş üzerinde emekli olmayan kalmadı. SGK verilerine göre Mart ayı itibari ile 22,7 milyon çalışana karşılık 14,0 milyon emeklimiz var.
Bakın bu rakamlar henüz EYT geçmeden önceki rakamlar. Muhtemelen emekli sayısı bu yıl 17 milyona ulaşacak.
Ve yine SGK verisine göre bu yılın ilk 3 ayında bütçeden SGK’ya aktarılan kaynak 131,5 milyar lira.
Bütçe açığının önemli kısmı buradan geliyor. EYT ödemeleri başladığında sadece bu yıl Hazine’den SGK’ya aktarılacak meblağ 700 milyar lirayı geçebilir. Hatta çok daha sürpriz rakamlar görebiliriz.
Şimdi toplayalım mı konuları: Eğitim sistemi istihdama ve değer yaratmaya katkı vermeyen, gizli işsizliği büyüten, kalitesi düşük ve vasfını kaybetmiş bir düzende zaten çok az olan gençleri yetiştiriyoruz. O gençlerin de iyi olanları ülkeden göç edip gidiyor. Onların yerin vasfı düşük ve riskli göçmenler alıyoruz.
Size cari açığı kapatıp kemer sıkarak enflasyonu düşürmek yapısal çöküşü ne kadar engeller...
O nedenle diyorum ki, keşke sorunlar sadece finansal-ekonomik olsa... Durum çok ciddi.