Kapitalist-serbest piyasa sisteminde ‘pahalıya alıp ucuza satmak’...
Gözünüz aydın: Türkiye kapitalizmi yendi...
Yeni modelin başarısı burada yatıyor. Ucuz para, ucuz emek sermayenin hizmetine sunuldu diye zenginler istediği fahiş ya da makul karları elde mi edecekler?
Öyle yağma yok: Asrın liderini seçtirmek için onlar da elini taşın altına koyacaklar.
Bakın FETÖ’cü perakendecilere...!!
Ucuza alıp pahalıya satıyorlarsa cezalarını çekecekler. Derhal yeni yaptırımlar kapıda bekler...
***
EPİAŞ’a göre eylül-kasım dönemi elektrik üretici fiyatı 3,5 lira. Ama o elektrik meskenlere 2,2 liradan satılıyor. Benzer sübvansiyon doğalgazda da var. Faturanın yüzde 25’ini doğrudan ödüyor, kalanı yüzde 75’ini vergilerimizle ödüyoruz. Yani ÜFE’de enerji fiyatları yüksek ama TÜFE’de düşüktür.
Gıda sektörü öyle mi? Orada bir kamu otoritesi yok. Binlerce firma yer alıyor.
Oysa TÜİK verileri diyor ki, son 1 yılda GIDA-ÜFE %150 arttı ama GIDA-TÜFE %98,7 arttı. Sanırsınız ki gıda sektöründe firmalar pahalıya üretip ucuza satıyorlar.
Veya şöyle mi oldu: Gıda sektöründe özel sektörün yerini Kızılay mı aldı? Pahalıya üretilen gıda ürünlerini Millet’e ucuza mı satıyorlar?
Bunun gerçekleştiği bir başka sektör var: BANKACILIK...
***
Son verilere göre bankalar 1-3 ay vadeli TL mevduatına %20,69 faiz ödüyorlar. Yine son verilere göre bankalar TL ticari kredileri %15,91 faizle veriyorlar.
Bu gerçek... Yani bankalar pahalı para toplayıp ucuza kredi veriyorlar.
Tarihte görülmüş bir şey mi?
Kapitalizmin merkezi denilen kurumlar kapitalizmin ruhunun tam tersine çalışıyorlar. Pahalıya para toplayıp-ucuza dağıtıyorlar.
Kızılay bankacılığını da görmüş olduk bu sayede...
***
Ülkemizde seçim var.
Tam seçim arifesinde Putin’den kıyak üstüne kıyak geliyor. Örtülü-örtüsüz milyarlarca dolar akıyor.
Veresiye defteri seçim sonrasına kadar açılmış durumda.
Tam seçim arifesinde Körfez Ülkelerinden de dolar muslukları açıldı. Belki de uğrunda Sisi ile tokalaşmış olabiliriz; Esat ile de görüşmeye can atabiliriz.
Olsun... Seçim var ya!
Rusya’nın; BAE’nin (15 Temmuz’un finansörü), S. Arabistan’ın, Katar’ın vs ülkelerin destek verdiği yönetime bu ülkenin sermayesi-iş dünyası mı destek vermeyecek?
Hiç olur mu böyle hainlik.
Bu seçim sürecinde büyük marketler pahalıya alsa bile ucuza satmak durumundalar... Bankalar da pahalıya topladıkları paraları ucuza vermek zorundalar.
Yeter ki seçim kazasız belasız geçsin.
***
Peki, ya sonrası...
Seçim sonrası ne olur?
Mesela kuru fasulyenin bile 10 kat kazandırdığı TL’ye kim yatırım yapar? TL’ye yatırım olmazsa kredi verecek TL nereden bulunur? Ya da pahalıya topladıkları TL’yi ucuza veren kurumlar ayakta kalabilir mi?
Serbest piyasadan uzaklaştıkça ilk anlarda arzuladığınız bazı sonuçlar alabilirsiniz. Bunu en iyi bilenler 1993 yılında para politikasını yöneten Tansu Çiller ve MB Başkanı Bülent Gültekin olsa gerek...
93 sonrası nasıl bir tufanın koptuğunu 94 yılında hep beraber yaşamadık mı? Ama bu kez daha farklı bir durum var...
94’de piyasalar çöktü; oysa bu sefer piyasalar ile beraber kurumların ve sistemin çöküşü söz konusu olabilir.
Kısaca bu yönetim ve bu yönetim tarzı devam ederse BÜYÜK ÇÖKÜŞE hazır mısınız?
Bu bir ekonomik kriz ötesi olur;
hatta ekonomik buhran bile hafif kalır. Eğer sistem ve kurumlar beraber çökerse bu ‘Büyük Çöküş’ olur.
Ufukta görülen belli... İyi ama ufku gören var mı? Mesele de tam burası sanırım.