Çekirdeğe dönüş düşüncesi epeydir partide konuşulan bir konu. Yeniden kuruluş değerlerine dönerek, yine yeniden aynı heyecanla seçimleri kazanalım.
Siyasette eskiye dönüş, çekirdeğe dönüş arayışları farklı şekilde cereyan ediyor. Ama bizi ilgilendiren mesele ekonomide çekirdeğe dönüş konusu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize’de yaptığı konuşmada enflasyonun sadece bizim sorunumuz olmadığını söyledi. Gelişmiş ülkelerin de enflasyonla başlarının dertte olduğunu açıkladı.
İşte o gelişmiş ülkelerden ABD Merkez Bankası başkanı, enflasyondaki yükselişin geçici olduğunu ilan etti. Bu nedenle faiz artırmayacaklarını, bir süre daha bekleyeceklerini söyledi.
Fırsat bu fırsat diyerek bizim de bu argümanı kullanmamız gerektiğini anladık. Ve Merkez Bankası Başkanı dün enflasyonu geçici olarak ilan etti. Açıklamasında asıl olarak çekirdek enflasyona bakmamız gerektiğini söyledi.
Şimdi burada durmamız gerekir. Neden durmamız gerektiği konusunda bir kaç nedenimiz var da o yüzden...
1-) Türkiye’de açıklanan enflasyon ile hissedilen enflasyonun farklı olduğu çok yoğun şekilde tartışılıyor. Acaba açıklanan enflasyon gerçekten düşük mü? ENA Grup Prof. Dr. Veysel Ulusoy önceliğinde bir çalışma sürdürüyor. Mesela o hesaplara göre sadece Ağustos ayı fiyat artışı yüzde 4,06. Ama daha yılın ilk sekiz aylık kısmı için de yüzde 30,39 fiyat artışı olduğunu gösterdiler.
Oysa TÜİK ağustos ayı fiyat artışının sadece yüzde 1,12 ve ilk sekiz aylık fiyat artışının da yüzde 11,65 olduğunu ilan etti.
Dikkat ederseniz aradaki fark nerede ise üç kat. Acaba gerçek ne? İşte onu sizlere bırakıyorum.
2-) Bir başka temel nokta ise enflasyonun geçici olup olmadığıdır. Mesela 2017-2021 arası 4 yılın toplam fiyat artışı yüzde 80,7’ye çoktan ulaştı. Ya da 2017 Ekim ayından beri 12 aylık ortalama enflasyon hiç tek haneye düşmedi. 12 aylık ortalamanın ağırlığı şu şekilde;
2018-%12,71
2019-%18,22
2020-%12,40
Ve 2021 ilk sekiz ay %13,98
Bakın bunlar ağırlıklı ortalamalar. Yıllık ortalamada ise 5. yılda çift hane enflasyon yaşamaktayız. Hatta geçen yıl ağustos ayında yıllık enflasyon %11,77 seviyesindeyken şimdi 19,25’e yükseldi bile.
Burada tek bir nokta var: Geçen yıl ekim ayında fiyatlar yüzde 2,13 ve kasım ayında da yüzde 2,30 artış gösterdi. Bu yıl özellikle kasım ayında baz etkisine bağlı bir düşüş bekleniyor. Hatta baz etkisinin aralık ayında da devam etmesi muhtemel...
Şimdi bütün planı sadece bir kaç aylık baz etkisine bağlı enflasyon düşüşüne göre mi hazırlayacağız?
Ya piyasa buna inanmaz ise... İşte o zaman ne olacak?
Acaba yine kendi elimizle yıktığımız piyasaları “bakın şer güçler saldırıyor” diye mi anlatacağız?
Şimdi 3. maddeye geçelim...
3-) Acaba Merkez Bankası’nın sığındığı çekirdek enflasyona durum gerçekten iyiye mi gidiyor?
A harfinden F harfine kadar Merkez Bankası’nın çekirdek enflasyonları var. Sadece C harfli “Enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE” seçeneği 16,76 artış oranı ile geride kalmış. Diğer bütün çekirdek enflasyonlar bile yüzde 18-20 aralığında seyrediyor.
Nitekim ana girdi olan enerji fiyatlarındaki artış olsun, gıda fiyatlarındaki artış olsun fiyat baskısının hızla sürdüğünü göstermektedir.
Ortada henüz durağan bir ekonomi ve maliyet baskısını azaltacak bir iyileşme görülmüyor. O zaman asıl soruyu soralım: Bu çekirdeği kim patlattı?