Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti aday tanıtım toplantısında şu cümleleri dile getirdi:
“Geçen akşam bir TV kanalında bir prof. ne dese beğenirsiniz? Prof. ha! Köprü yapmakla, baraj yapmakla, havalimanları yapmakla bu iş çözülmez, soğan patates kaç para onu söyle. Bu adam profesör. Düşünün, barajın yok, havalimanın yok, bütün bunlarla beraber TOGG’un yok. Uçak gemin yok, domates patates kaç para onu söyle. Ya bu adam prof. Müsvedde bu… Öncelikle senin profesörlüğünden bu millete ne gelir? Önce bir ülkenin kalkınması için nelere ihtiyaç var bunu söyle...”
Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen yıl mart ayında yurtdışına göç eden doktorlar için de “Bakın açık konuşuyorum... Açık konuşmayı severim. Varsın gidiyorlarsa gitsinler” demişti.
Bu iki konuşma ve şu ana kadar uygulanan politikalar bize şunu net gösteriyor: Erdoğan ve liderlik yaptığı AK Parti’nin eğitimli kesimle bir sorunu var.
Aslında eğitimli kesimin de AK Parti ile sorunu olduğu verdiği oy dağılımından net olarak gözüküyor. İki tarafta karşılıklı olarak birbirlerinden hazzetmiyorlar.
Sevmiyorlar birbirlerini.
O nedenle olacak ki AK Parti ‘Orta Sınıf’ denilen eğitimli-bağımsız-özgüvenli kesimi ekonomik olarak adeta silindir gibi ezdi geçti...
Felsefe şuna benzedi: "Fakirsen tabanım olur vereceğin oyuna bakarız; zenginsen tavanım olur paraya bakarız”. Bu görüş hakim olunca ortada kalanın (orta sınıf) canı çıkıyor tabii.
***
Erdoğan’ın bu konuşma ve politikalarının bir yansıması var: Türkiye’den iyi eğitimli kesim Batı’ya göç ederken eğitimsiz ve savaşçı nitelikte Afgan, Somali, Yemen, Irak gibi ülkelerden göç alıyoruz.
Ama bu işin daha şaşkın tarafı şu: Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye Yüzyılı” konuşmasında bu şekildeki göç politikasını kalkınma gereksinimi olarak sundu. Yani ülkemizden iyi eğitimliler gidecek, yerlerine eğitimsiz ve savaşçı nitelikte erkek ağırlıklı kişiler gelecek ve biz ekonomik kalkınma sağlayacağız... Öyle mi?
Ay’a 4 şeritli yol yapıyoruz deselerdi daha inandırıcı olurdu... Bu çok ama çok dengesiz bir argüman.
Bir ülke eğitimi kötüleyerek, eğitimin kalitesini düşürerek, eğitmenleri küçülterek büyüyemez... Olsa olsa Ülke bir bütün olarak küçülür küçülür ve yıkılır gider.
***
Ekonomik kalkınma nedir? Kalkınma nasıl olur? Tek kelime ile cevap vereyim: Değer yaratarak olur. 1,2 milyar dolar maliyetli Osmangazi Köprüsü 14 milyar dolara varan Hazine garantisi ile değer mi yaratıyor yoksa değer mi öğütüyor?
Ya da tersten örnek verelim: Savunma sanayimiz... İHA’lar olsun SİHA’lar olsun ve diğer büyük projelerimiz. İşte kalkınmanın bir örneğidir buralar. Keşke aynı değer zincirini tüm sanayimize uygulayabilseydik... Keşke.
AK PARTİ’NİN ISKARTALARI...
Konu şu: AK Parti’nin ıskartaları ile beraber kurulan Millet İttifakı vizyon çiziyormuş. Iskartalar ile çizilen vizyon da neymiş.
Burada kilit isim: Iskartalar....
Yani ıskarta demek değerini yitirmiş, vasfını kaybetmiş ve bir bakıma hurdaya-çöpe atılmış kişiler.
Bunu yazıyorlar... Ama aynı kafa bir dönemin en büyük ıskartası olan Mehmet Şimşek’in peşinden Erdoğan’ın adeta koşturduğunu göremiyor.
Ve daha da önemlisi şu: Şimdi ıskarta dedikleri ekiplerin olduğu dönem AK Parti›nin en parlak dönemi...
Acaba gidenler mi ıskarta yoksa kalanlar mı posa...
Bunu en iyi kim bilir? Mesela eskinin Cumhurbaşkanı dedikleri Abdullah Gül bilir... Çünkü sayın Gül bu gözle görülen ilk liderdi.
***
Şunu sormak lazım: Gerçekten seviye buralara mı düştü?
İnanmak istemiyorum...
Yola çıktıklarına ıskarta deyip atıyorsun ve yolda bulduklarını gözbebeği yapıyorsun ve bununla da övünüyorsun.
Bir yapının yıkıma giden durumunu daha güzel nasıl anlatabilirlerdi.
Iskartaya giden sadece parti (AK Parti) olsa mesele değil... İslami değerleri, ahlakı, sevgiyi, saygıyı, güzelliği asıl ıskartaya çıkartıyorlar asıl mesele bu...
Saygı duyulan, güvenilen, alim bir zemini bulanan yılların birikimini bir kişinin siyasi hırsı uğruna ıskartaya çıkartıyorlar.
Maalesef buna da seviniyorlar.