Mahkemede şaşmak bu mu acaba?

Rejimin Kaftancıoğlu'na karşı neden husumet beslediğini tahmin edebiliriz. Birincisi İstanbul yenilgisinin sorumlusu olarak onu görüyorlar, ikincisi bir kadın politikacının bu kadar öne çıkmasından içten içe rahatsızlar

Haber Tarihi: 17.08.2022

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "bu ülkenin en önemli sorunlarından biri, siyasetin tabiatında var olan rekabeti, husumetten ibaret gören kutuplaştırıcı siyaset tarzıdır" dediği saatlerde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da Canan Kaftancıoğlu hakkında resen soruşturma başlatmıştı.

Savcılık, Kaftancıoğlu'nun "demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz" sözlerini soruşturuyor.

Erdoğan'ın avukatları da bu sözler nedeniyle ayrıca suç duyurusunda bulundu.

Kaftancıoğlu'nun bilmem kaç yıl önceki sosyal medya mesajlarından mahkûm edildiğini ve siyaset yasağı konulduğunu dikkate alırsak, soruşturmanın nasıl sonuçlanacağını tahmin edebiliriz.

Rejimin Kaftancıoğlu'na karşı neden husumet beslediğini tahmin edebiliriz.

Birincisi İstanbul yenilgisinin sorumlusu olarak onu görüyorlar, ikincisi bir kadın politikacının bu kadar öne çıkmasından içten içe rahatsızlar.

Kaftancıoğlu ezberlerini bozuyor, bozulan ezber de sinir uçlarını tahriş ediyor belli ki.

"Beşer şaşar ama arşiv unutmaz" diye bir söz var.

Buyurun arşivden bir sayfa:

Recep Tayyip Erdoğan, Afrin operasyonuna karşı çıkan ve milletvekillerine mektup gönderen 170 aydın hakkında, "alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş" gibi ifadeler kullanmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "bu ülkenin en önemli sorunlarından biri, siyasetin tabiatında var olan rekabeti, husumetten ibaret gören kutuplaştırıcı siyaset tarzıdır" dediği saatlerde, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da Canan Kaftancıoğlu hakkında resen soruşturma başlatmıştı.

Savcılık, Kaftancıoğlu'nun "demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz" sözlerini soruşturuyor.

Erdoğan'ın avukatları da bu sözler nedeniyle ayrıca suç duyurusunda bulundu.

Kaftancıoğlu'nun bilmem kaç yıl önceki sosyal medya mesajlarından mahkûm edildiğini ve siyaset yasağı konulduğunu dikkate alırsak, soruşturmanın nasıl sonuçlanacağını tahmin edebiliriz.

Rejimin Kaftancıoğlu'na karşı neden husumet beslediğini tahmin edebiliriz.

Birincisi İstanbul yenilgisinin sorumlusu olarak onu görüyorlar, ikincisi bir kadın politikacının bu kadar öne çıkmasından içten içe rahatsızlar.

Kaftancıoğlu ezberlerini bozuyor, bozulan ezber de sinir uçlarını tahriş ediyor belli ki.

"Beşer şaşar ama arşiv unutmaz" diye bir söz var.

Buyurun arşivden bir sayfa:

Recep Tayyip Erdoğan, Afrin operasyonuna karşı çıkan ve milletvekillerine mektup gönderen 170 aydın hakkında, "alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş" gibi ifadeler kullanmıştı.

Aralarında Prof. Dr. Baskın Oran ve Şanar Yurdatapan'ın da olduğu aydınlar Erdoğan aleyhine 1 TL manevi tazminat talebiyle dava açmışlardı.

Erdoğan'ın avukatı Ahmet Özel, söz konusu dava için Erdoğan adına yaptığı savunmada şöyle diyordu (Nisan 2018):

"Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temel ilkesidir. AİHM'e göre ifade özgürlüğü, devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. Bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz."

Canan Kaftancıoğlu hakkında suç duyurusunda bulunanlar da Erdoğan'ın avukatları, bu savunmayı yapanlar da.

"Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar" atasözünün günümüze uyarlanmış hali gibi geldi bana bu tablo, siz ne dersiniz?

Erdoğan'ın tarikatlarla dansı

İzmir Şirince'deki Nesin Matematik Köyü'nün 60 dönümlük zeytinliğini kundaklayanlar ile ilgili nasıl bir işlem yapıldığı hala sırrını koruyor.

Zeytinliğin nasıl yakıldığının "videosunu" izlemeyen kaldı mı, bilmiyorum.

Bir motosiklet ile zeytinliğin önündeki yoldan geçen iki kişiden biri, bir torpil atıp bahçedeki kuru bitkileri ve otları tutuşturarak yangına yol açmıştı.

Söz konusu kişiler olayın üzerinden iki gün geçince jandarma tarafından yakalandılar ve ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldılar.

Zanlılar ifadelerinde "yangına neden olan maddeyi araziye değil yola attıklarını" iddia etmişler.

Oysa güvenlik kamerası kayıtlarında "taammüt" açıkça görülüyor.

Jandarmanın zanlılara böyle şefkatle yaklaşmasının nedeni yine tarikat işleri gibi görünüyor.

Nesin Vakfı'nın hesaplarının dondurulması, Çatalca'daki araziye göz dikilmesi gibi gelişmeler de hep bu tarikat bağlantısından kaynaklanıyor.

Erdoğan'ın "bir tek oya bile muhtaç" hale gelmesi, tarikatların bu parti ve devlet yönetimi üzerindeki etkilerini arttırıyor.

15 Temmuz'dan sonra tarikat örgütlenmelerine karşı akıllanmış gibi görünen Erdoğan yönetimi, eskiden Fetullahçılara açtığı kucağını şimdi farklı tarikatlara açmış durumda.

Metropoll Araştırma, Temmuz 2022 anketinde tarikat ve cemaatlerin siyaset ve devlet içindeki yapılaşmalarının seçmen tarafından nasıl karşılandığını ölçtü.

Seçmenin yüzde 73'ü devlet içindeki tarikat yapılanmalarının "tehlikeli" olduğu görüşünde.

Belli ki halkımız, Fetullahçı çetenin marifetlerini izledikten sonra gerçeği iktidardan daha iyi görebiliyor.

Erdoğan'ı uyaralım ki ileride bu tarikatlar Türkiye'nin başına yeni bir çorap örmeye kalktıklarında "beni uyarmamıştınız" demesin.

Bugün küçük tarikat hesapları için zeytinlik yakanlar yarın neler yapabilirler, bu gece yatmadan önce iki dakika düşünse iyi olur.









MEHMET Y. YILMAZ İsimli Yazarın Diğer Yazıları