Cumhurbaşkanı'nın oğlu Anayasal düzene karşı

Haber Tarihi: 03.01.2024

Hilafet çağrılarının yapıldığı toplantının baş organizatörü Cumhurbaşkanı'nın en yakınları

Cumhurbaşkanı'nın oğlu Bilal Erdoğan'ın önderlik ettiği miting, Türkiye'nin geleceği için yapılmış ciddi bir uyarı.

Kamu kaynaklarıyla finanse edilen, devletin maddi – manevi desteğini arkasına almış bir sözde sivil toplum örgütleri platformunun mitinginde yaşananlar, açılan pankartlar, atılan sloganlar niyetin ne olduğunu açıkça gösteriyor.

Bu sloganların atıldığı, hilafet çağrılarının yapıldığı toplantının baş organizatörü Cumhurbaşkanı'nın en yakınları.

Onların bilgisi ve izni olmadan böyle pankartların açılması, sloganların atılması, bayrakların taşınması mümkün olmazdı.

Cumhurbaşkanı, son derece bilinçli bir şekilde Anayasal düzene karşı yapılan yargı darbesinin arkasında duruyor.

Kontrol ettiği yargı organları marifetiyle Anayasa'yı yok saymaya devam ediyor.

Belli ki bu politikada çocuklarına düşen görevler de var.

Onlara da Anayasa'nın laiklik ilkesinden hoşlanmayan kesimleri örgütlemek düşmüş.

Birçok kişi araştırmalara bakıp laikliğin kaldırılmasını ve hilafetin yeniden tesisini isteyenlerin küçük bir azınlık olduğunu düşünüyor.

Böyle düşünmekte elbette haklılar, çünkü bunlar gerçekten de Türkiye nüfusunun küçük bir kesimini oluşturuyor.

Ancak iyi örgütlenmiş, güçlü finansal kaynaklara da sahip bu tür küçük grupların bir darbe yoluyla bir ülkeye hâkim olabilmesi için çoğunluğun fikrini almaları hiç gerekmedi.

İster sağdan gelsin ister soldan gelsin bu tür darbeler örgütlü bir azınlığın marifetiyle yapılıyor ve sesini çıkaramaz hale gelmiş çoğunluk başına gelene katlanıyor, sesini çıkaramıyor.

Galata Köprüsü'ndeki miting, bu gruplar için bir gövde gösterisiydi.

Hem kendi çaplarını görebilecekleri hem de sıradan insanların ve kurumların tepkilerinin ne olabileceğini tartmaya yönelik bir gövde gösterisi.

Bunun gelecekteki büyük bir tehlikeye işaret etmesinin nedeni ise ülkenin demokrat güçlerinin olup biteni ağzı açık seyretmekle yetiniyor olması.

* * *

Sabotaj "kadrolaşma" işinde aranmalı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a göre Suudi Arabistan'daki maçın iptal edilmesinin nedeni "İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına varan furya" imiş.

Cumhurbaşkanı maçın oynanmamasını "Türkiye'nin çıkarlarına yönelik açık bir sabotaj girişimi" olarak da niteliyor.

Birkaç gün içinde Fenerbahçe ve Galatasaray'ın bu nedenle küme düşürülmesini isteyenler bile çıkabilir ancak bu eski tabirle "petka" ister ki bir sonuç yaratmaz.

Belli ki önce maç günü yükselen toplumsal tansiyonun düşmesi beklendi ve şimdi bu olay siyasal İslamcı propagandanın malzemesi olarak kullanılacak, bu anlaşılıyor.

Cumhurbaşkanı, maç iptalinden sonra yaşananların "zor zamanlarımızda yanımızda olan kardeş ülkeleri hedef alması tesadüf olmadığını" da söylüyor.

Ben de en çok buna takıldım.

Suudi Arabistan hangi zor zamanımızda yanımızda olmuş, gerçekten merak ettim.

Cumhurbaşkanı keşke bunları tane tane sıralasaydı da mahcubiyetten hepimizin yüzü kızarsaydı.

Ama bunu yapamaz.

Çünkü Suudi Arabistan tarihinin herhangi bir döneminde "zor zamanlarımızda yanımızda" olmadı.

Bizim siyasal İslamcılar her ne kadar tersini hayal etseler de öyle bir "kardeşlik" ilişkisi içinde de hiç olamadık.

Cumhurbaşkanı, Suudi katillerin İstanbul'da muhalif gazeteciyi cesedini bile ortadan kaldıracak şekilde öldürdüklerinin ortaya çıkmasından sonra söylediklerini, Suudilerin Türk mallarına, televizyon dizilerine filan boykotunu da unutmuş gibi görünüyor.

Bu unutkanlık gösterisinde bir sakınca yok tabii.

Öyle bir Suudi düşmanlığı da doğru değildi şimdi böyle bir Suudi hayranlığı da doğru değil.

Sorun Cumhurbaşkanı'nın bir "ortasının" bulunmamasında.

Uçlarda gezinip duruyor ki normal bir dış politika böyle olmaz.

Başarılı dış politika, devletlerin birbirinden farklı çıkarlarını ortaklaştırabilmektir.

Maç krizine yol açan ve bunu da doğru dürüst yönetemeyen kendisinin tayin ettiği kişilerden başkası değil.

Türkiye'nin çıkarlarına sabotaj arıyorsa, bakması gereken yer liyakatsiz kişileri hangi görevlere, niye getirdiği olmalıdır.








MEHMET Y. YILMAZ İsimli Yazarın Diğer Yazıları