Rüşvetin belgesine yayın yasağı

Mahkemenin korktuğu şey nedir, doğrusunu isterseniz anlamak mümkün değil. Hâkim, "şüyuu, vukuundan beterdir" diye mi düşündü? Yoksa bu işte Süleyman Bey'in tek başına hareket edemeyeceğini öngördüğü için mi yayın yasağı kararı getirdi?

Haber Tarihi: 03.11.2022

Galiba bu bir Türk geleneği haline geliyor: Yolsuzlukların ortaya çıkması için karı – koca anlaşmazlıklarını beklemek!

Normal olarak böyle şeyler Meclis komisyonlarının araştırmalarında, savcılıkların çabalarında, müfettişlik faaliyeti sırasında ortaya çıkar.

Bizde öyle olmuyor. Meclis denetim fonksiyonunu tamamen kaybetmiş, savcılar siyasal iktidarın işaret ettiği durumların dışındaki suçlarla ilgilenmiyor, müfettişler de siyasi partilerin uzantısı haline gelen devlet kurumlarının içinde görevlerinin gereklerini yerine getiremiyorlar.

Ama karı – koca anlaşmazlığı başlayınca olay değişiyor.

Halk TV'nin internet sitesinde yayımlanan bir haber çok çarpıcı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın himayesinde faaliyet gösteren TÜRGEV'in eski başkanı ve eski İstanbul Büyükşehir Belediyesi bürokratlarından Ahmet Ergün'ün ilk eşinden olma kızı, Ergün'ün ikinci eşi Sibel Ergün aleyhine mal kaçırma davası açmış.

Sibel Ergün'ün mahkemeye sunduğu belgelerden biri, Ahmet Bey'in Belen İnşaat isimli şirketindeki diğer ortaklarına karşı imzaladığı bir taahhüt belgesi.

Belen İnşaat, Cengiz ve İçtaş ile 220 milyon lira bedelli bir demiryolu inşaatı ihalesi almış.

Söz konusu belge, bu ihalenin komisyonu olarak da DDY'nin eski genel müdürü Süleyman Karaman'a -ki kendisi, ihale tarihinden iki yıl önce TCDD Genel Müdürlüğü görevinden ayrıldığını vurgulayarak iddiayı yalanladı- yapılacak 5 milyon dolar tutarındaki ödemenin tamamının Ergün tarafından yapılacağını gösteriyor.

Buna nasıl bir isim vermek dinimize daha uygundur, bilmiyorum, Karaman Hoca bir isim bulacaktır elbette.

İddiaya göre, bu beş milyonluk "komisyon" beş yılda beş eşit taksit olarak ödenmiş.

Dikkatinizi çekmek istediğim konu şu ki bu belge bir dava dosyasında yer alıyor.

Normal olarak bunu duyan savcının harekete geçmesi, bu ödemenin izini sürmesi ve varsa ihaleye karıştırılan fesadı bulması, suçlular için dava açması gerekirdi.

Bizde öyle olmadı, bir mahkeme alel acele bu konuda haberlerin yayınlanmasını yasakladı.

Mahkemenin korktuğu şey nedir, doğrusunu isterseniz anlamak mümkün değil.

Hâkim, "şüyuu, vukuundan beterdir" (duyulması, gerçekleşmesinden kötüdür) diye mi düşündü?

Yoksa bu işte Süleyman Bey'in tek başına hareket edemeyeceğini öngördüğü için mi yayın yasağı kararı getirdi?

Bu işin daha yukarılara tırmanma olasılığının olduğunu da düşünmüş de olabilirler tabii.

Seçimden sonra gerekçenin doğrusunu öğreniriz nasıl olsa.








MEHMET Y. YILMAZ İsimli Yazarın Diğer Yazıları