Öyle bir şirket ki kurarken de kazandırdı, satarken de! Ama en tatlı parayı "dedikodusu çıkınca" kazandırdı. İşte Erdoğan'ın yakınlarının 2 Pound'a kurup, 15 milyon dolara sattıkları şirketin bütün hikâyesi...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yakınlarına 556 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildi.
"Kurban olduğum Rabbim, verdikçe veriyor" demeyeyim de ne diyeyim?
Hatırlarsınız, Kılıçdaroğlu, Erdoğan ailesi fertlerinin Man Adası'nda kurulu Bellway şirketine para gönderdiklerini iddia etmişti.
Erdoğan bunun üzerine mahkemeye başvurdu ve para trafiğinin yönünün ters olduğunu söyledi.
Ve sadece bu "terslik" Kılıçdaroğlu'na 556 bin liraya patlamış görünüyor.
Türk hukuk tarihine geçecek bir karar bu ama "yazılırken altın hurufat kullanılır mı" diye soracak olursanız, "hiç sanmıyorum" diyeceğim.
Bir ticari sihirbazlık örneği olan bu alışverişle ilgili olarak daha önce sorduğum sorulara yanıt alamamıştım.
Harvard İşletme mektebinde örnek olay olarak anlatılsa yeridir.
Buyurun, "kurarken de, satarken de, dedikodusu yapılırken de kazandıran" Bellway şirketinin 32 kısım tekmili birden öyküsünü benden dinleyin.
Hikayeyi anlatmaya "Boğaz'da erguvanlar açmaya başlamıştı" diye başlasam, yalan olmaz.
10 Nisan 2006 günü, İstanbul'da 1 Milyon TL sermayeli bir şirket kuruldu: Turkuvaz Denizcilik.
Ortakları Ziya İlgen (Cumhurbaşkanı'nın eniştesi), Mustafa Erdoğan (Cumhurbaşkanı'nın kardeşi), Burak Erdoğan (Cumhurbaşkanı'nın oğlu), Osman Ketenci (Cumhurbaşkanı'nın dünürü), Mustafa Gündoğan (Cumhurbaşkanı'nın eski özel kalem müdürü) olan bu şirket kuruluşundan 4 ay sonra adını BUMERZ olarak değiştirdi.
BUMERZ isminin sözlükte bir karşılığı yok.
Burak'ın "Bu"su, Mustafa'nın "M"si, Erdoğan'ın "Er"i, Ziya'nın "Z"sinden oluşan bir isim!
Çok da yaratıcı bir isim olmadığını söylesem, haksızlık etmiş olmam.
İrlanda Denizi'nde, üzerinde 81 bin kişinin yaşadığı, bir ada olan Man Adası'nda aynı ismi taşıyan bir başka şirketin kuruluşu da 2,5 yıl sonrasına denk geliyor.
Şirketin kuruluş evraklarında Ziya Ülgen'in adı var, diğer ortakların yok. (Bu şirket daha sonra adını Bellway olarak değiştirecekti.)
"Vergi cenneti" Man Adası'nda 2 Pound sermaye ile kurulan bu şirket, kuruluşundan 2 gün sonra Malta'da kurulu Pal Shipping Trader One Ltd. şirketini satın aldı.
Bu şirket petrol taşımacılığında kullanılan, 25 milyon dolar değerindeki Agdash tankerinin de sahibiydi.
Pal Shipping Trader One Ltd. şirketinin sahibi de şu anda FETÖ'den sanık olarak hapiste tutuklu bulunan Mübariz Mansimov'dan başkası değildi.
İddialara göre 25 milyon dolarlık bu şirket için 7 milyon dolarlık ilk ödeme, Sıtkı Ayan isimli iş adamı tarafından yapılmıştı.
Sıtkı Ayan, Türkiye'den geçen borularla doğal gaz taşımacılığı işi yapar, Cumhurbaşkanı'nın sevdiği bir şahsiyettir. Onu kucaklamak istediğini, FETÖ'nün "yargı eliyle darbe girişimi" günlerinden biliyoruz.
BUMERZ şirketi, Mansimov'a kalan borcunu ödemek için 23 Ekim 2008 tarihinde, Letonya'nın Parex Bank'ından 18 milyon 400 bin dolar kredi alır.
Mansimov, BUMERZ'e sattığı gemiyi, BUMERZ'den 2015 yılına kadar kiralayarak alınan kredinin taksit ve faizlerini üstlenir.
Süper bir ticari işlem yani!
Arabamı size satıyorum, sonra da satın almak için bana ödediğiniz parayı geri verip, arabayı sizden kiralıyorum.
BUMERZ şirketinin daha sonra Bellway adını aldığını ve bu isimle Sıtkı Ayan'a satıldığını da biliyoruz.
Bellway'in satış bedeli 15 milyon dolar olarak belirlenmiş ve 15 Aralık 2011 ile 4 Ocak 2012 arasında eski ortaklara ödenmişti.
MASAK ve savcılık soruşturmasının kesin olarak ortaya koyduğuna göre Man Adası'ndaki şirketin satışından, BUMERZ'in ortaklarına şu ödemeler yapılmıştı:
Burak Erdoğan'a (Cumhurbaşkanı'nın oğlu): 3 milyon 750 bir ABD Doları.
Mustafa Erdoğan'a (Cumhurbaşkanı'nın kardeşi): 3 milyon 750 bin ABD Doları.
Ziya İlgen'e (Cumhurbaşkanı'nın eniştesi): 3 milyon 750 bin ABD Doları.
Osman Ketenci'ye (Cumhurbaşkanı'nın dünürü): 2 milyon 250 bin ABD Doları.
Mustafa Gündoğan'a (Cumhurbaşkanı'nın eski özel kalemi): 1 milyon 500 bin ABD Doları.
Ortada büyük bir başarı var!
2 Pound sermayeyle bir şirket kuruyorsunuz.
Sonra bu şirket bir gemi satın alıyor. Gemiyi size satan, geminin satış bedelini geri ödeyerek, gemiyi sizden kiralıyor.
Sonra bu şirketi bir başka iş adamına satıp, 15 Milyon dolar kazanıyorsunuz!
Kılçıksız, tertemiz para!
Bir de bunun dedikodusunu yapandan 556 bin lira tazminat alıyorsunuz.
"Yaşasın Türk adaleti" diye sevinçten bağırsalar yeridir yani!
Yalnız bu hikayede benim üzüldüğüm bir taraf var ki o da bu başarının bir tek aile içinde kalmış olması.
Oysa bu üniversitelerde okutulacak kadar büyük bir ticari başarı.
Aslına bakarsanız, Erdoğan'ın oğlu, biraderi, eniştesi ve dünürü ile Binali Yıldırım'ın çocukları el ele verseler, milli gelirimizi bir anda Danimarka düzeyine getirmeleri işten bile değil.
Damat Bakan Berat Bey'i sulu dereye götürüp, susuz getirebilir bu kadro, kesin bilgi!
CHP zihniyeti ise bunun ancak dedikodusunu yapabiliyor.
Hatırlar mısınız bilmem; 2018 seçimlerine gidilirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu sözü çok sık tekrarlıyordu:
"Bizim hizmetlerimizin ulaştığı yere, bunların hayalleri bile ulaşamaz!"
Gerçekten de öyle görünüyor.
CHP zihniyetini bilmem ama "şahsım olarak" bunun hayalini bile kuramıyorum!