Bu ülkede artık her şey normal!..

Haber Tarihi: 12.01.2023


Bu ülkede hiçkimse, hiçbir kurumda artık hiç bir olaya şaşırmıyor. O sınır çoktan aşılmış bulunuyor

Sen nasıl böyle bir soru sorarsın, sen neyi kurcalıyorsun?.. Bu soru büyük suç.

Soru ne?..

"Sarayın on üç makam uçağı var, peki neden yeteri kadar yangın uçağı yok?.."

Bu ne biçim soru, sen terörist misin, yoksa FETÖ'cü mü?..

İnanmak güç ama, bu soruyu sordu diye, gazeteci Ender İmrek yargıç karşısında!..

Soru sormayıp, bir olay karşısında, "mimikle" tavır almak ve fakat o mimiğe ceza verilince, cezayı eleştirmek ve kendini korumak adına, yüzüne maske takınca ya da ağzını kapatınca ne oluyor?..

"Halk TV'nin başına gelen oluyor, RTÜK Halk TV'ye yeniden para cezası kesiyor. Verdiği ceza ile alay etti gerekçesiyle!.."

Çığrından iyice çıkmış bir yönetim, RTÜK kararlarında olduğu gibi, hem bürokratik yapıda, hem yıllarca süren ve sorumluların bir türlü ceza almadığı adli uygulamalarda kendini gösteriyor.

İki facia

Örnek mi?..

"4.5 yıl önce, Temmuz 2018'de Çorlu'da meydana gelen tren kazasında, yedisi çocuk 25 kişi yaşamını yitiriyor, 328 kişi yaralanıyor.

4.5 yıldır insanlar adalet bekliyor, sorumluların cezalandırılmasını istiyor."

Dün kazanın 12'nci duruşması var, yine sonuç yok.

Örnek mi?..

"Amasra'da maden ocağı patlıyor, 42 insan hayatını kaybediyor.

Aradan üç ay geçiyor, henüz tek bir sorumlu yargı karşısına çıkmış değil.

Bilirkişi raporları, göstermelik komisyonlar, hiçbir anlam ifade etmeyen nutuklar... Sorumlular hakkında soruşturma açılması için bir girişim bile yok!..

42, evet kırk iki insan ölüyor.

Henüz hesap veren yok."

Faciayı unutturmak, hiçbir sorumluya dokunmadan dosyayı kapatmak mı istiyorlar?..

Fezlekede dünya rekoru

AKP iktidarı Meclis'te de, kendine göre bir "adalet" işletiyor.

Muhalefet milletvekillerini baskı altında tutmak amacıyla onların dokunulmazlıklarının kaldırılması için harekete geçiyor.

"Meclis'te muhalefet milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını öngören tam 1.700 fezleke, yani dosya, yani suçlama var.

Bu dünyadaki Meclisler arasında bir rekor.

Dünyada hiçbir ülkenin Meclisinde böyle bir sayı, böyle bir baskı, böyle bir uygulama yok.

Demokrasinin körleşmesinin göstergelerinden biri."

Dün CHP milletvekili Ali Mahir Başarır ile İYİ Parti milletvekili Lütfü Türkkan için düğmeye basılıyor. Neden o iki milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmak isteniyor, 1.700 dosyadan neden Başarır ve Türkkan seçiliyor, belli değil.

Gözdağı olsun da, ne olursa olsun!..

Görüşme komedisi

Burada bitmiyor, devamı var.

CHP ve İYİ Partili iki milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için "Anayasa ve Adalet Karma Komisyonu" toplanırken..

"AKP anayasa değişikliği için CHP ve İYİ Parti ile görüşmek üzere, iki partinin kapısını çalıyor."

Ne yönetim ama!..

Ne siyaset ama!..

Böyle bir durumda, insan şöyle bir dakika durup, ‘biz ne yapıyoruz' diye düşünmez mi?..

Görüşme talebinden vazgeçmez mi?..

Ya da dokunulmazlıkları kaldırmaktan vazgeçmez mi?..

Nerede bunun siyasi nezaketi?.. Siyasi yönetimi?.. Ülkeyi de, böyle yönetiyorlar.

Bu durumda hem CHP, hem İYİ Parti haklı olarak AKP'den gelen görüşme isteğini geri çeviriyor.

Aynı amaçla kapatmak istedikleri HDP ile de görüşmek istiyorlar, HDP de geri çeviriyor.

Boğaziçi Mezunları Derneği

İyi olan ne varsa, onu bozmak!..

Sanki hedef bu!..

"Boğaziçi Üniversitesi'nden" son bir örnek.

Dünya çapındaki üniversiteyi bozmak amacıyla öğretim üyeleriyle, öğrencilerle uğraşan üniversitenin hiçbir biçimde kabul görmeyen yeni yönetimi bu kez "Boğaziçi Mezunlar Derneği" ile uğraşıyor.  

Üniversitenin otuz yıllık "Boğaziçi Mezunlar Derneği Sosyal Tesisleri" var. Dört binden fazla mezunun 2.5 milyon dolarlık bağışı sayesinde ortaya çıkmış tesisler.

"Rektörlük bu sosyal tesislerin kira sözleşmesini uzatmıyor, yani mezunlarını kampüsten uzaklaştırmak istiyor."

Türkiye'nin en değerli eğitim kurumlarından biri olan Boğaziçi Üniversitesi ile sanki "siyasi bir hesaplaşma!.."

Dünya çapındaki öğretim üyelerinin görevlerine son vermek, Türkiye'nin en değerli öğrencilerini polisle karşı karşıya getirmek, onları gözaltına aldırmak, okula girmelerini önlemek yetmiyor, şimdi de eski mezunlarla hesaplaşmak!..

Öğretim üyelerinin, öğrencilerin ve eski mezunların kullandığı sosyal tesislere el koymak!..

Bu ülkede hiçkimse, hiçbir kurumda artık hiç bir olaya şaşırmıyor. O sınır çoktan aşılmış bulunuyor.

Her gün ama, her gün bir olumsuzlukla, toplumun her kesimine yeni bir rahatsızlık vermeyi "yönetim biçimine" dönüştüren AKP'nin bir dönem daha iktidarda kalması artık mümkün değil.








YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları