TV karartmalar: "Ben yönetemiyorum" itirafı

İçerde ve dışarıda işler yolunda gitse, bu yasaklara, cezalara, yargıyı ele geçirmeye gerek var mı?.. Elbette yok!..

Haber Tarihi: 03.07.2020

- Yunanistan'ın ilk kadın Cumhurbaşkanı "ilk yurt dışı gezisini" nereye yapıyor? Ege Denizi'ndeki "Eşek Adası"na. Gidince ne yazıyor onur defterine?.. Şunu yazıyor:

"Ben bu adanın fahri vatandaşıyım, bu ada Yunanistan'ın ayrılmaz parçasıdır."

Yunanistan o adayı on altı yıl önce işgal ediyor, ne o zaman, ne de bugün Ankara'dan Atina'ya çıt yok!..

- Avrupa Birliği pek çok ülkeye sınırlarını açıyor, Türkiye hariç. Kendi vatandaşlarını Türkiye'ye gelmesine izin vermiyorlar, özellikle de Almanya. Başbakan Merkel'e telefon, iki bakanın Berlin'e gitmesi vs., sorunu çözmüyor. Türkiye Korona nedeniyle "riskli ülkeler" arasında. Bu da, turizmi fena halde baltalıyor.

- Ekonomi en derin krizlerinden birini yaşıyor. En başta "işsizlik", enflasyon, geçim sıkıntısı, toplamda kişi başına gelirin düşmesi sıkıntıyı katlıyor.

- "Kıdem tazminatına el atmak" milyonlarca işçinin en duyarlı alanı, insanların geleceğini tehdit ediyor, o nedenle işçiler öfkeli.

- Baroları parçalama, "böl ve yönet" tasarısı Meclis'te. AKP'nin "sivil topluma geçit yok" kuralının can damarlarından biri.

- İnsanlar mutsuz, insanlar bugünden ve yarından kaygılı, güvensiz. Ekonomik olarak güvensiz, hukuk açısından güvensiz.

Ülkede hiçbir iş yolunda gitmiyor. AKP içerde ve dışarıda fena halde sıkışmış bulunuyor.

AKP oyları sürekli düşüyor. Çok normal!..

*********

"Üç Y"den eser yok

İktidara gelirken, AKP halka söz veriyor, "üç Y" formülü.. "Üç Y'yi kaldıracağız" sözü.

"Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar..."

Aradan geçen zamanda "üç Y" çuvallıyor. Yolsuzluk iddiaları Meclis kürsüsünden defalarca dile getiriliyor.

Yoksulluk... Kendine ve çevreye bakmak yetiyor... Ekonomik kriz bunun en iyi göstergesi... Hani nerede kalkmış yoksulluk?..

***********

Ve yasaklar...

"Belki de, en çok işletilen mekanizma "kaldıracağız" denilen, her alanda genişleyen yasaklar..."

- İktidarı denetlemek yok!..

- Meclis devre dışı!..

- İstediği her kararı yürürlüğe koyabiliyor!..

- Polislerin kıyafetinden ilaç fiyatlarına, madenleri kimlerin işleteceğinden dış politikaya, rektör atamalarından imar planlarına, bir ülkede akla ne gelirse, hepsine "tek bir kişi" karar veriyor.

Akla gelebilecek her türlü yetkiye, her türlü yasağa rağmen, ortaya çıkan tablo çok kötü.Ve böyle bir ortamda...

AKP iktidarının tutunacağı tek yol kalıyor, hâlâ ve hâlâ yasakları genişletmek....

Ülkede olan biteni halktan gizlemek, halktan kaçırmak...

************

RTÜK ve BİK

Nasıl gizleyecek?..

Medyayı denetim altına alarak... Yüzde doksanını ele geçiriyor ama, yetmiyor...

O yüzde doksan, solda sıfır, kimsenin inandığı ve izlediği filan yok.

Halkın ezici çoğunluğu, ele geçiremediği, medyada özgür yayın yapan geriye kalan yüzde onunu izliyor. Gazetelere para cezası yağdırmak, TV'lere program durdurma ve para cezası vermek de, yetmiyor.

Hızla genişleyen yasakların bir üst basamağı olarak, RTÜK Halk TV ve Tele 1'e beş günlük karartma cezası veriyor. Bizim TV tarihimizde bir ilk!.. Bugüne kadar böyle bir ceza yok.

AKP'nin elinde medyaya yönelik iki kurum var:

Basın İlan Kurumu (BİK) üzerinden yazılı medyaya ilan kesme cezası, yani para cezası veriyor, RTÜK üzerinden de TV'lere program kesme, para cezası ve şimdi de karartma...

Ne zaman?..

Kıdem tazminatı, baroları parçalama tasarısı, ekonomik kriz sürecinde... Bunları halktan kaçırmak gerek...

Ne zaman?..

"Yandaş ATV kanalına altı ayda doksan bin şikayet varken, RTÜK'te o kanala ait tek bir şikayetin bile ele alınmadığı dönemde..."

RTÜK'ün Halk TV ve Tele 1 için verdiği karartma cezasının gerekçesini boş verin!.. Değmez!.. Nasıl olsa karar verilmiş, "gözünün üstüne kaşın var" diyerek, her türlü cezayı yağdırmaya çoktan hazırlar!..

*******

Her şeyi var ama...

Aslında bu kadar yasak, bu kadar hukuksuzluk, temel hak ve özgürlüklerin bu ölçüde askıya alınması, hukuk devletinden bu kadar vazgeçmek, kuvvetler ayrılığına son vermek, demokrasiye sırtını dönmek, üniversite kapatmaya kadar varan öfke, kin, halkta kutuplaşma...

Medyaya bu ölçüde ceza yağdırmak... Devletteki kurulların ve kuralların tek taraflı işlemesi...

Bütün bunlar bir itiraf!..

"Ben yönetemiyorum" itirafı!..

İçerde ve dışarıda işler yolunda gitse, bu yasaklara, cezalara, yargıyı ele geçirmeye gerek var mı?.. Elbette yok!..

Her şeyin var ama, yönetemiyorsun?..

O zaman gelsin yasaklar, gelsin ekran karartmalar!..









YALÇIN DOĞAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları