Kamu kurumlarında tasarruf masarruf kimsenin umurunda değil. Sadece halk kemer sıkmakla meşgul, sıkacak kemer kaldıysa!..
Et, peynir filan değil, onlar artık lüks...
Yumurtadan ilaca, domatesten tüp gaza, ekmekten patlıcana, karpuzdan masaya, ayakkabıdan suya..
Aklınıza hangi gıda maddesi, hangi ev eşyası, hangi giyim eşyası, fermuardan pile kadar hangi ihtiyaç maddesi, hangi okul fiyatı gelirse gelsin...
Bunun bir de kirası var...
Akıl almaz bir fiyat patlaması var, öyle böyle değil.
Türk - İş'e göre, Temmuz enflasyonu yüzde 12.38.
Ne, 12.38 mi?..
Bütün fiyat artışlarının ortalaması olsa bile, 12.38 az gelir.
Çıkın pazara da görün, gıda ve ilaç fiyatlarından örnek:
Sadece son on günde gıda fiyatlarının tamamına gelen artış yüzde 25, ilaçta yüzde 30.5 dolayında.
Benzin ve motorinde ise, zammın ucu artık çoktan kaçmış durumda.
İki yıl önce Tayyip Erdoğan "ekonomist" olduğunu bir kez daha ilan ediyor ve "Nass" diyor.
Bugün hepimiz paspas oluyoruz.
Yeni asgari ücret 11.402 lira, açlık sınırı 11.658 lira, asgari ücret daha ilk ayda açlık sınırının altında kalıyor.
Açlık, açlık!.
Paspas olmanın fotoğraflarından sadece biri.
Erdoğan duyuyor mu acaba?..
Ona oy veren yüzde 52 acaba ne alemde?..
Her beş saatte
Fiyatlar böyle patlarken...
İnsanlar da, patlıyor!..
Kadın cinayetleri, sokak mafyaları, trafik canavarları her yerde kol geziyor.
İnsanlar cephanelik gibi!..
Umut Vakfı silahlanma konusunu yıllardır izliyor, o Vakfın son bilgisi:
"36 milyon ruhsatsız silah dolaşıyor ülkede.
4 milyon da ruhsatlı.
Her iki kişiden biri silah taşıyor."
Adaletin ve hukukun ortadan kalktığı bir düzende...
Herkes kendi hukukunu silahla oluşturuyor.
Bunun sonucunu CHP milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi açıklıyor, onun araştırmasına göre:
"Her 5.2 saatte bir, bir kişi ateşli silahla öldürülüyor.
Korkunç bir durum.
Fiyatların patladığı bir yerde, silahların patlaması, trafik canavarlarının kol gezmesi, sokaklarda insanların her an patlamaya hazır bombaya dönüşmesi sürpriz değil.
TV dizileri
Türkiye çoktandır şiddet toplumu.
Şiddeti pompalayan sadece enflasyon ve ona bağlı ahlakın çökmesi değil.
Şiddet bir de çok başka bir yerden pompalanıyor:
Bazı TV'lerdeki belli dizilerden.
Mafya bozuntuları...
Silahlı çatışmalar...
Uyuşturucu ticareti hikâyeleri...
Kavga, dövüş, cinayet gırla gidiyor o dizilerde.
Daha vahim olan...
Vurdulu kırdılı dizilerin izlenme oranları hiç fena değil.
O olanlara bak, Türkiye'nin nerede olduğunu gör!..
İnsan sormadan edemiyor:
Siyasi hafiyelik peşinde koşan RTÜK nerede?..
Biz neredeyiz?..
Nereye gidiyoruz?..
Ne huzur var, ne güven
O genelge
Sormadan edemiyor, deyince...
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e sormak istiyorum.
17 Temmuzda Mehmet Şimşek tüm kamu kurumlarına bir genelge gönderiyor:
Tasarruf genelgesi.
Bütün kamu kurumlarının temsil, tören, ağırlama, bina ve araç kiralama, tanıtım ve personel giderleri, enerji ve su alımları, personel servisi hizmetlerinde tasarrufa gidilmesini istiyor.
O isteğe bir istek daha ekliyor:
"Bütün kamu kurumları o genelge doğrultusunda hangi alanlarda, ne kadar tasarrufa gittikleri ve gideceklerine ilişkin bilgileri Hazine ve Maliye Bakanlığına bildirmekle yükümlü kılınıyor."
Ne zamana kadar bildirmek zorundalar?..
28 Temmuz'a kadar.
Bugün beşinci gün
Bugün 2 Ağustos.
Mehmet Şimşek'in tasarruf genelgesi devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı tarafından medyaya ve herkese servis ediliyor.
Gizli filan değil.
28 Temmuz'un üzerinden, 29, 30, 31 Temmuz, 1 Ağustos geçiyor. Bugün beşinci gün.
Genelge doğrultusunda hangi kamu kurumunun, hangi alanda, ne kadar tasarruf ettiğini ve edeceğini Bakanlığa çoktan bildirmiş olması ve o bilgilerin yine çoktan halka sunulması gerekiyor.
Ancak, şu ana kadar resmi bir açıklama yok.
Harcamaya devam
Açıklama olmadığı gibi...
Dün bazı TV'lerdeki haberlerde tasarrufla ilgili tam tersi bilgiler yayınlanıyor.
Mehmet Şimşek "araç kiralamada tasarrufa gidilecek" derken...
Çeşitli kamu kurumları....
"Araç kiralamayla ilgili 52 yeni sözleşme imzalıyor, toplam bir milyar 149 milyon lira ödeniyor."
Araç kiralamanın dışında...
"Temsil giderlerini arttırıcı 24 yeni organizasyon düzenleniyor."
Kamu kurumlarında tasarruf masarruf kimsenin umurunda değil. Sadece halk kemer sıkmakla meşgul, sıkacak kemer kaldıysa!..
Şimşek ne yapar?
Ekonomiden sorumlu Bakan kamu kurumlarına tasarruf genelgesi gönderiyor, kurumlar bildiğini okuyor!..
Bakalım Mehmet Şimşek bu durumda ne okuyacak?..
Formasyonu itibariyle epey rahatsızlık duyduğunu tahmin ediyorum.
Bu durumda...
"Ben bu işte yokum" mu der?..
Yoksa, kamu kurumlarına herhangi bir idari ceza mı keser, genelgesinin hesabını mı sorar?.. Örneğin, o yeni sözleşmeleri iptal mi eder?..
Ne yaparsa yapsın, önce genelgenin sonuçlarını açıklasın!..
Ciddiyetten bu ölçüde uzak bir devlet yönetiminin son örneklerinden biri.