CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun 6 Kasım akşamı yayınladığı bir Twitter mesajı, uyuşturucuyla mücadele ve çeteleşme sorununun seçimlere doğru siyasetin bir parçası haline geldiğinin kanıtı gibiydi. Mesaj Sırpçaydı. Sırp suç örgütü lideri Zerşko Bojaniç’in İstanbul’da polis tarafından gözaltına alınması üzerine yayınlanmıştı. Mesaj yayınlandığında İstanbul polisi Bojaniç’in Sarıyer, Ormanada sitesindeki villasının bahçesinde kazıya başlamıştı bile; öldürülüp oraya gömülmüş kimse olup olmadığını arıyorlardı.
Kılıçdaroğlu tvitini hem Türkçe hem Sırpça yayınlamıştı. Türkçe mesaj “Kartellere sesleniyorum” diye başlıyordu; “Şehirlerimizi terk edin. Sizi yok edeceğiz. Kirli paranızı alın gidin. Size kurban vereceğimiz tek bir evladımız yoktur.” Sırpça mesaj ise doğrudan “Sırp kartelleri” diye başlıyordu.
Bir açıdan bakınca Emniyet işini yapıyordu; işte uluslararası polis örgütü İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan mafya liderini İstanbul’da yakalamıştı. Ancak madalyonun diğer yüzündeki gerçek başkaydı: Bojaniç 2014’ten beri İstanbul’da yaşıyordu.
Sarıyer’de bir villa
Olay, gazeteci Fatih Altaylı 6 Kasım’da -muhtemelen komşulardan çekilen bir videoyu Twitter hesabından yayınlayıp “3 gündür polisin bahçede kazı yaptığını” yazmasıyla ortaya çıkmıştı. Altaylı yazmasa belki ortaya dökülmeyecekti. Komşuları şaşkındı; “Boris” Bey kendi halinde bir kişiydi. Şimdi bahçesinde uyuşturucu kuryesi olarak kullanılıp öldürülmüş üç kadınla birlikte örgüt içi anlaşmazlık nedeniyle öldürttüğü yardımcılarından Risto Mijonovik’in cansız bedenleri aranıyordu.
Sırp mafyası kendi içindeki kanlı hesaplaşmayı burada görecek kadar yerleşmişti İstanbul’a.
Kılıçdaroğlu’nun mesajı bu duruma da ışık tutuyordu. Daha bir kaç gün önce, Londra seyahati sırasında iktidara geldiklerinde “uyuşturucu baronlarının kafalarını koparacağım” çıkışını yapmıştı.
İstanbul’un Sarıyer ilçesi önemli. Sadece son yirmi yıldır en büyük rant alanlarının burada açılması nedeniyle değil ama. Cumhurbaşkanlığı Konutu Huber Köşkü, İstanbul İl Jandarma Komutanlığı Kışlası, İstanbul Sahil Güvenlik ve Boğazlar Komutanlığı ve Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) İstanbul Bölge Başkanlığı da Sarıyer İlçesinde yer alıyor. Diğer deyişle olay mahalli devlet güvenlik örgütlerinin burnunun dibinde.
Ne sadece Sarıyer ne sadece İstanbul
Daha bir ay kadar önce, 8 Ekim’de Sarıyer’deki İstinye Park alışveriş merkezinde bir lokantada İran ve Azerbaycan mafyaları arasında çıkan çatışmada yemek yiyen iki Türk vatandaşı yaralanmıştı. Yine Sarıyer’deki Vadi İstanbul AVM’deki bir lokantada 13 Eylül’de mafyalar arasında çıkan çatışmada Rusya, Azerbaycan ve Gürcistan vatandaşları gözaltına alınmıştı.
Ondan üç gün önce, 10 Eylül’de Sarıyer’e komşu Şişli ilçesinde Karadağ, Skaljari merkezli Sırp suç örgütü Jovita Vukotiç otomobilinin taranması sonucu öldürülmüştü. 2003’te Sırbistan Başbakanı Zoran Cinciç’in öldürülmesiyle bağlantılı olarak da aranan Vukotiç daha önce Rus sevgilisi izlenerek 2018’de Antalya’da yakalanıp iade edilmiş, ama serbest kalıp “Emlakçı” olduğunu gösteren sahte pasaportla 2020’de Türkiye’ye döndüğü anlaşılmıştı.
Antalya deyince… Azerbaycan ve Rus mafyalarının anlaşmazlığı sonucu Azeri suç örgütü lideri Nadir Salifov da 19 Ağustos 2020’de Antalya’da bir lokantada öldürülmüş, bu olay Türk suç örgütü lideri Sedat Peker’in Birleşik Arap Emirliklerinden yayınladığı iddialarla tartışılmaya başlamıştı.
Peker’in açıklamalarıyla dikkatlere gelen Rus milyardelerin favorisi Bordum’la ilgili gelişmeler de yakında yeniden gündeme gelebilir.
Kılıçdaroğlu’nun dikkat çektiği otel
İran ve Rus rejim muhaliflerinin sık sık Türkiye’de öldürülmesi yanı sıra, son dönemde İsrail ve İran gizli servislerinin de Türkiye’de hesaplaşmaları da söz konusu.
Ancak şu anda gündemde olan Balkan mafya örgütlerinin Türkiye faaliyetleri. Bu arada Thodex kripto para vurgunu faili Faruk Fatih Özer’in kaçak olarak bulunduğu Arnavutluk’ta mafyanın yerel yöneticilere verdiği rüşvet ağıyla korunduğu da açığa çıkmış durumda.
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun 2 Kasım’daki CHP Grubuna hitabında gündeme getirdiği “Laleli’deki otel” konusu da ilginç. Kılıçdaroğlu’nun dikkatini, çektiği husus, mülkiyeti Türk Hava Kurumuna (THK) ait olan ve kayyım idaresinde iki yıldır kullanılmayan otelin yok pahasına Katarlılara satılmaya çalıştığı idi.
Oysa bu muhtemel otel satışının altında Balkan mafyasının varlığı da çıkabilir. Laleli, 1950-60’larda Boşnak, Makedon, Arnavut ve Karadağ Türk ve Müslümanlarının gelip yerleştiği, ticaret yaptığı bölgelerden. Oysa son zamanlarda Sırp ve Karadağ mafyalarının egemenlik kurmaya çalıştığı bölgelerden olduğu konuşuluyor. Kılıçdaroğlu’nun Sırpça tvit atmasına neden olan Bojaniç olayının da Laleli odaklı mafya hesaplaşmalarıyla bağlantısının çıkması şaşırtıcı olmamalı.
Uyuşturucuyla mücadele
Neticede Sırp mafya şefi 2014’ten bu yana, İstanbul’da, Sarıyer’de devletin burnunun dibinde yaşıyor, hasımlarıyla kanlı hesaplaşmasını da burada sürdürüyormuş.
İçişleri bakanı Süleyman Soylu Bursa’daki uyuşturucuyla mücadele toplantısında yaptığı konuşmada her hafta 5 bin uyuşturucu satıcı ya da imalatçısını gözaltına aldıklarını söyledi. Bunların çoğunun “torbacı” diye tabir edilen köşe başı satıcıları olduğunu söylemeliyiz. Çürük elmalar bir yana, canla başla çalışan narkotik polislerini ve uzmanlarını tebrik etmek lazım, sorun onlarda değil; neticede polisler yukarıdan gelen yönlendirme ve talimatlara göre çalışıp operasyon yapıyorlar.
Öte yandan, Soylu’nun 30 Haziran’da Cumhuriyet tarihinin en büyüğü olarak duyurduğu Bataklık Operasyonunda Eylül sonu itibarıyla tutuklu kimse kalmamış durumda. Satıcılarla uğraşmak gerekli ancak sivrisinekleri kovarak bataklık kurutulamıyor.
Artık tehlike değil, yaşadığımız gerçek
Ayrıca, Soylu’nun verdiği rakamlar aynı zamanda sorunun son yıllarda ne kadar yaygınlaştığını gösteriyor. Kılıçdaroğlu’nun son dönemde giderek artan ve ucuzluğu nedeniyle büyük şehirlerin yoksul mahallelerini saran sentetik uyuşturuculara dikkat çekmesi arı kovanına çomak sokmuşa benziyor. Bu konuda Derin Yoksulluk Ağı yöneticisi Hacer Foggo’nun çalışmalarını ve CHP yönetimini uyarıcı çabasını da görmemiz gerekiyor.
Türkiye’nin maalesef bölgemizdeki bütün mafya örgütlerinin harekât ve hesaplaşma alanına dönmesi tehlikesinden değil, artık gerçeğinden söz ettiğimiz günlerdeyiz.