Bir kesimin hala olabilir, ancak AK Parti 17 yılın sonunda Türkiye halklarının ‘umudu’ olmaktan giderek uzaklaşıyor. Çok sevilse de aynı filmin defalarca tekrarı bireylerde nasıl bıkkınlık yaratıyorsa, bıkkınlığın siyaset sahnesindeki versiyonu da benzer bir durumdur desem de, tam da yerine oturan bir karşılık olmadığının farkındayım. Sadece bıkkınlıkla sınırlı tutmamız gereken bu örneğin dışına çıkmamız gerekiyor galiba.
Bıkkınlık veren filmi seyretmeyip hafızanızdan ve günlük yaşamdan çıkarmak, karşılaşmamak, yüzleşmemek mümkün, çünkü bireysel bir tercihtir, bir umut değildir, yenisini, daha iyisini tercih edip seyretmek mümkün.
Ya diğeri, siyaset ve ülke yönetimi ile ilgili film öyle mi?
17 yıl halkına sürekli umut aşılayan, gelecek sunan, 2023, yetmedi, 2071 gibi hiçbirimizin göremeyeceği yılları umut olarak aşılayan bir iktidarın şimdiye kadar seyrettiğimiz, birkaç kez de tekrarını izleme şerefine ‘mazhar’ olduğumuz filmi zihnimizden silmek, kaldırıp bir köşeye bırakmak mümkün mü?
Değil
İktidar filminin bıraktığı derin izler, yaralar, yıllara sarih yayılmacı bir politikayla bizi/bizleri, ülkenin tamamını sıkıntılı bir sürecin esiri konumuna getirebilir. O nedenle iki bıkkınlık örneğini daha yazmaya başlarken birbirinden ayırmak gerekir diye düşündüm.
İki örneğin tek ortak yanı film olmalarıdır, o kadar!
İktidar filminin sonuna, finaline geldiğimiz halde yeni senaryolarla yeni oyunlar sahneye konularak ‘yola devam’ demek istedikleri içindir ki, kumandanın düğmesine basıp, THE END diyemedik. Bir kesim filmin sonunu hala görmek istemiyor, kendi adına umudu izlemek istiyor, ancak önemli bir kesim bu filmin sonunun umut olmaktan uzak bir yerde durduğunun farkında. Gördüğümüz, analiz ettiğimiz, tanık olduklarımızla değerlendirdiğimizde 31 Mart tarihi Türkiye halklarına umut olduğunu aşılayan, aşılamaya devam eden iktidarın serum torbası boşaldı, dolabında takviyesi de kalmadı gibi.
**
Ankara, İstanbul, Adana, Mersin, Bursa, Antalya gibi büyük şehirlerde yurttaşların iktidarın 17 yıllık ‘Umut’ filmini tekraren izlemek istemediklerini artık çok net görüyoruz. Yerel seçimleri kaybetmiş olması iktidarın filmi sona erdirmiş olması anlamına gelmiyor elbette ki! Bütün mesele muhalefetin ondan sonraki süreci halkın, ülkenin yararına kullanılabilir bir hale getirme çabasının halkta karşılık görmesi ile ilgili bir durum. AK Parti umut olmaktan çıkıyor, filmsiz, senaryosuz, gerçek anlamda halkın umudu olmak gibi bir sorumluluk tarihi yaklaşıyor olabilir, hazırlıklı olmak gerekiyor.
**
Muhalefet partileri, kazandığı bütün belediyeleri ilk günden itibaren çok iyi denetlemeli, rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık gibi zararlılardan kurumları uzak tutması elzemdir. Genel merkezler yapmıyorsa, oy verenlerin oy verdiklerini tepeden tırnağa izlemesi, incelemesi, yanlışlarını ortaya çıkarması, belediyelerine sahip çıkması, çıkmak istemesi anasının sütü gibi helaldir. Aksi takdirde, şimdiye kadar tekrarlı izlediğimiz filmlere bir tekrar daha eklemiş oluruz.