Yerel basınla meşale yakmak!

Haber Tarihi: 06.02.2020


Cumhuriyet tarihi, belki de Osmanlı basın tarihini de kapsama alanına dâhil ettiğimizde, gazeteciliğin bu coğrafyada en pespaye dönemini yaşadığını iddia etmek, sanırım haksız bir iddia olmayacaktır.

40-45 yıldır gazeteci camiası içindeyim, 12 Eylül askeri darbe süreci, sıkıyönetim ardından olağanüstü hal durumlarına tanıklık ettim, bugünkü soytarılar gibi gazetecilik yapan, yapmaya çalışanlar vardı, ancak, bunlar kader pespaye değillerdi doğrusu, haklarını teslim etmek lazım.

Bunlar, bugünküler, başka bir şey!

Garipler!

Tarifi imkânsız bir durumun temsilcileri gibiler.

İsimlerini zikrederek sinir katsayınızı yükseltmek istemiyorum, çok yakından bildiklerim var, gazetecilikle ilgileri yok. Bu işlere bulaşmadan önce böyle de değillerdi. Ya da onlarda bu takkiyeciler gibi kendilerini gizlemeyi bilen mahlûk sınıfındaydılar da bizler farkına varamadık.

O nedenle sorma gereği hissediyoruz;

Siz kimsiniz?

Bütün nezaketimize rağmen, aldığımız eğitim ve terbiye çerçevesinde kendimizi sürekli baskı altında tuttuğumuz halde, bazen kendimizi tutamadığımız zamanlar oluyor ve bu soytarılara, ‘Siz kimsiniz’ diye sorma gereği duyuyoruz.

Evet.

TV ekranlarında ‘gazeteci’ diye boy gösteren halk düşmanı zerzevata soruyoruz; ‘Siz/sizler, kimsiniz?’

Sizden çok sizleri düşünmek zorunda bıraktınız bizleri.

Anneniz, babanız, eşiniz, akrabalarınız, kardeşleriniz, çocuklarınız yok mu sizin?

Gece eve gittiğinizde, hafta sonları bir araya geldiğinizde bunlar sizlere; ‘Bu ne soytarılık, kendinizi neden bu kadar aşağılıyor, toplum karşısında neden bu kadar küçülüyorsunuz’ demiyor mu?

Diyorlarsa ve sizler hala bu yolda devam ediyorsanız vahim bir durum, yok onlarda size hiçbir şey demiyorsa, sizleri olumluyorsa bu çok daha vahim bir durum.

**

CHP yönetiminin CNN Türk ile ilgili boykot kararını da yukarıda söz ettiğim saygısızların saygısızlığından dolayı destekliyorum. Bu karardan önce de tepkimi dile getirmiştim. CHP adına o ekranlara çıkıp, yalan-dolan işlere muhatap olmanın bir anlamı yok.

Bu arada; yaygın basınla, gerek TV gerekse yazılı olanlarla muhataplığın bir anlamı yok. Basın özgürlüğü cümleleri kurarak bunlara can suyu olmaya da gerek yok. Bizim olduğumuz, olabileceğimiz bütün alanlardan def etmek lazım bu soysuzları, çünkü bunlar pratikleriyle halk düşmanı olduklarını ortaya koymuş vaziyetteler.

**

Yerel basınla yol yürümek:

Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na da özet bir raporla sunmuştum. Bizim yapacağımız en doğru şey; yerel gazete ve TV’leri bulundukları alanlarda desteklemek. Bu iktidarın ötekileştirdiği yok saydığı, giderek de yok olan yerel gazete ve TV’lere sahip çıkmak, onlarla yol yürümektir. Genel merkezde bu konuyla ilgilenecek özel bir birim oluşturulmalı ve Türkiye genelinde çalışmalar yapmalıdır. Milletvekili ve Belediye başkanlarından azade bir birim. (Bu konuda henüz bir çalışma görmediğim için kamuya açık yazmak durumunda kaldım, Genel başkandan özür diliyorum.)

Yerel basınla yol yürümek diyorum; Bilmem, kurtuluş savaşının ilk yıllarını hatırlatıyor mu? Hatırlatıyorsa ilk meşaleyi de Adana’dan yakmak mümkün! 








NACİ SAPAN İsimli Yazarın Diğer Yazıları