Hep söylenir, aynı zamanda hepimizin gözlemleridir. Siyasette ön planda olanlar, iktidarı elinde bulunduranlar, ne zaman ki aile efradını bu işin içine kattıysa, o işin sonu hüsrandır, rezilliktir. Halkın gücüyle, tercihi ile yönetim kademelerine gelenler her nedense bir süre sonra geldiği noktanın gücünün kendisi ile ilgili olduğuna inanıyor, o gücün, yani halkın gücünün verdiği yetkinin kullanım hakkını şahsi kararlarıyla eşdeğer bir mantıkla yürütme gafletine giriyor. ‘Gölgelerin gücü adına, güç bende artık’ diyor, HE-MAN oluveriyor bir anda.
Damatlar, oğullar, kızlar, eş-dost, akrabaların Devlet ve yönetim kadrolarında cirit attığı bir dönemin sona erdirilmesi adına verilmiş demokrasi mücadelesinin olumlu sonuçları alınmış iken, CHP’li bazı Belediye Başkanlarının kurtulmaya çalıştığımız kötü örnekleri kendilerine şiar edinerek, ‘Onlar yapıyorsa bizde yaparız’ gibi bir mantık içinde oğullarını, damatlarını Genel müdür, Özel kalem Müdürü gibi mevkilere ataması, kendilerine ‘huzur hakkı’ sağlamak gibi yollara başvurması, CHP tabanında olduğu gibi, destek veren demokrasi güçlerinin güvensizliğine neden olmaktadırlar.
Her ne kadar tepkilerden dolayı verdikleri kararlardan geri dönseler de, bıraktıkları ilk izlenim onlar adına olumsuz sonuçlara hitap etmekle beraber, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar yürüyüşüne engel uygulamalardır. Başkaları yapabilir, ki, yaptıkları için katlanmak zorunda olduğumuz sonuçlar ortada.
Halkçı Belediyecilik anlayışı ile yola çıkanların başvurmaması gereken yöntemler, daha birkaç gün önce Afyonkarahisar toplantısında Belediye Başkanlarına çok net ifade edildi. Hiçbir Belediye Başkanı ‘Kendi paramla, kendi gücümle seçildim, istediğimi yaparım’ mantığı ile hareket edemez, etmeye de hakkı yoktur. Oğulları, damatları işsiz olabilir, ancak şunu da unutmasınlar; yıllardır işsiz, parasız olmasına rağmen bu partiye omuz, destek veren ciddi bir kesim var, onlar da, çocukları da, yakınları da işsiz. Onlar, zaten öncelik hakkını elde ederek Belediye Başkanı oldu, şimdi öncelik hakkı yıllardır işsiz gezen ötekileştirilmiş olanların hakkı. Sadece CHP’liler değil, onlar gibi işsiz, aşsız bırakılmışlar bütün kesimler bu hakka sahip.
Keşke bu kararları vermeden önce tepkileri hesaba katıp, tepkilerden sonra kararlarınızı geri çekmeseydiniz. Eskisi gibi değil artık, insanlar hesap soruyor. Siyaset ve Türkiye’de eskisi gibi değil, yeni bir dönemin içine giriyoruz, eski yöntemler hiç geçerli olmayacak. 50+1’lik bir sürecin varlığı kabul edilerek belediyecilik yapılması gerekiyor ki, damatlı, aileli yönetim biçiminden kurtulalım.
Umarım, birkaç belediye başkanının tepki çeken yöntemleri esas alınır, diğerlerine örnek olur. Erken teşhis, erken müdahale şimdilik sonuç verdiğine göre, ileriye umutlu bakmak mümkün. Ancak, CHP Genel Merkezinin bu anlamdaki denetim mekanizması mutlaka oluşmalı, oluşturulmalıdır. Çünkü bu mücadele 4 yıl için değil, gelecek nesil için verildi/mücadele devam edecek. Kimsenin buna şu ya da bu şekilde engel olmaya hakkı yok.
Halk sınavını verdi, sıra belediyelerde.